Ayhan ONGUN

BALYOZ KİMİN BAŞINA İNDİ?
9.01.2013
2393

 21 aylık bir yargılama sonucunda karara varılan balyoz davasının gerekçeli kararı da açıklandı. Bin 435 sayfa tutan gerekçeleri okuduktan sonra; “sanıkları neredeyse kahraman gibi göstermeye kalkan darbe yanlıları”, şimdi ne diyecekler diye merak ediyorum doğrusu.

        Bence asıl balyoz, bu davadan yargılananların değil de, sisteme koşulsuz biat eden, kendilerini bu ülkenin sahibi gören, kendi dışındaki herkesi düşman sayan kibirli modernistlerin başına indi.

        Balyoz davasından yargılananların tamamı, işledikleri suçun farkındaydılar ama tüm suçlularda olduğu gibi doğal savunma refleksiyle inkar yolunu seçtiler.

        Ancak belgeler, tanıklar, dökümanlar ortaya çıktıkça sanıklar arasında başlayan panik, dil sürçmelerine! kadar gitti ve gelinen süreçte birbirlerini suçlamaya, itiraflara başladılar.

        Onların durumu elbette kolay değil!

        Daha düne kadar kendilerini her şeyi yapmaya muktedir kabul eden, şimdiye kadar yaptıkları, hep yanlarına kar kalmış olanların bir anda tüm bu statülerini yitirmeleri, üstüne üstlük özgürlüklerini de kaybetmeleri öyle kolay kabul edilecek bir durum değil.

        İnsanların bir gün bile özgürlüklerinden yoksun kalmalarının ne demek olduğunu, yaşamayan bilmez. O yüzdendir ki, onlar da geçmişte özgürlüklerini, yaşamlarını yitirenleri, işkence görenleri bilemediler, dikkate almadılar.

        Bugün onlara, yaşamlarını alt üst ettikleri insanların gösterdiği hoşgörüyü, onlar göstermediler.

        Bu yetmiyor gibi, istemedikleri bir yönetim iş başına geldiğinde, ellerindeki güç ve statünün gideceğini anladıklarında, yeniden darbe planları yapmaktan da geri durmadılar.

        Böylesine kapsamlı bir davanın 21 ay gibi bir sürede sonuçlandırılmasından bile rahatsız olanlar, geçmişte on yıllarca duruşmaya bile çıkarılmadan hapiste tuttuklarını unutuverdiler.

        Yaklaşık 1.500 sayfayı bulan gerekçeli kararda ortaya konan bilgi ve belgelere rağmen hala darbecileri savunmaya kalkanlar başlarına balyoz inmiş gibi akıl tutulması yaşıyorlar.

        Kuşkusuz yargı süreci devam ediyor, kararda değişiklikler, cezalarda indirimler olabilir. Hatta kimilerinin cezaları yargıtaydan da dönebilir. Ama hiçbir sonuç, Türkiye’ de darbecilerin varlığını, darbe yanlılarının toplumu yanlış yönlendirmek, darbeye destek vermek için gösterdikleri çabayı değiştirmez.

        Gerek balyoz davasından, gerekse diğer benzer davalardan suçlu bulunanlar, cezalarını çekerek belki vicdanlarını rahatlatabilirler.

        Peki,darbe destekçileri bu vicdan azabıyla nasıl yaşayacaklar, bu ayıptan nasıl kurtulacaklar?

        Bence bu sürecin en önemli mağduru; sanıkların aileleri, yakınlarıdır. Hapisteki eşini bekleyen kadınlar, babalarından ayrı kalan çocuklardır, asıl mağdurlar.

        Şimdi onların içinde bulunduğu duygusal atmosferde” geçmişte sizin eşiniz, babanız yüzünden binlerce insan öldü, işkence gördü, yüz binlerce çocuk hem babasız kaldılar, hem de aç, açıkta kaldılar.” demeyi de pek doğru bulmuyorum.

        Çünkü sorun; tek başına kişilerin zaafları, yaptıkları hatalar, suçlardan çok, bir zihniyet sorunudur ve asıl yargılanması gereken de bu darbeci, vesayetçi zihniyettir.

        Son günlerde terörün sonlandırılmasına yönelik yapılan görüşmeler, müzakereler olumlu adımlardır. Bu sürecin barış ortamının oluşturulması, toplumsal bir uzlaşının sağlanmasıyla sonuçlanması ihtimali bile heyecan verici. Ama her zaman olduğu gibi barışa giden yol tuzaklarla doludur. Bu süreci sabote etmek isteyenler, savaş baronları, darbe yanlıları elbet boş durmayacaklardır.

        Bu ülkede yaşayan, topluma ve insanlığa karşı kendini sorumlu gören herkesin, her kurum ve kuruluşun atacağı her adıma, söyleyeceği her söze daha bir özen göstermesi gereken günlerden geçiyoruz.

        Hiç kimsenin barış umudunun yok olmasına neden olacak bir tavır, girişim ya da davranış gösterme, hata yapma lüksü yoktur.

        Artık gün; kavga ve tartışmalar yerine barış dilinin öne çıkarılması, daha özgür, daha adil ve eşitlikçi bir toplumsal yapının oluşturulması için katkı koyması günüdür!

        Ne iktidarın, muhalefeti yok sayma, ne de muhalefetin bu sorunun çözümünden siyasi rant elde etmek için iktidarla kavga etme hakkı olamaz.

        Şimdiye kadar hangi gerekçeyle olursa olsun, darbecilere kimi zaman mahcup, kimi zaman farkında olmadan destek olan kesimlerin de süreci yeniden ve önyargısız değerlendirerek, bu akıl tutulmasından kurtulmalarında yarar vardır.

        Kim yaparsa yapsın, barış için atılan her adım kutsaldır.

        Haydi siz de barış için bir adım atın!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar