Ayhan ONGUN
21 aylık bir yargılama sonucunda karara varılan balyoz davasının gerekçeli kararı da açıklandı. Bin 435 sayfa tutan gerekçeleri okuduktan sonra; “sanıkları neredeyse kahraman gibi göstermeye kalkan darbe yanlıları”, şimdi ne diyecekler diye merak ediyorum doğrusu.
Bence asıl balyoz, bu davadan yargılananların değil de, sisteme koşulsuz biat eden, kendilerini bu ülkenin sahibi gören, kendi dışındaki herkesi düşman sayan kibirli modernistlerin başına indi.
Balyoz davasından yargılananların tamamı, işledikleri suçun farkındaydılar ama tüm suçlularda olduğu gibi doğal savunma refleksiyle inkar yolunu seçtiler.
Ancak belgeler, tanıklar, dökümanlar ortaya çıktıkça sanıklar arasında başlayan panik, dil sürçmelerine! kadar gitti ve gelinen süreçte birbirlerini suçlamaya, itiraflara başladılar.
Onların durumu elbette kolay değil!
Daha düne kadar kendilerini her şeyi yapmaya muktedir kabul eden, şimdiye kadar yaptıkları, hep yanlarına kar kalmış olanların bir anda tüm bu statülerini yitirmeleri, üstüne üstlük özgürlüklerini de kaybetmeleri öyle kolay kabul edilecek bir durum değil.
İnsanların bir gün bile özgürlüklerinden yoksun kalmalarının ne demek olduğunu, yaşamayan bilmez. O yüzdendir ki, onlar da geçmişte özgürlüklerini, yaşamlarını yitirenleri, işkence görenleri bilemediler, dikkate almadılar.
Bugün onlara, yaşamlarını alt üst ettikleri insanların gösterdiği hoşgörüyü, onlar göstermediler.
Bu yetmiyor gibi, istemedikleri bir yönetim iş başına geldiğinde, ellerindeki güç ve statünün gideceğini anladıklarında, yeniden darbe planları yapmaktan da geri durmadılar.
Böylesine kapsamlı bir davanın 21 ay gibi bir sürede sonuçlandırılmasından bile rahatsız olanlar, geçmişte on yıllarca duruşmaya bile çıkarılmadan hapiste tuttuklarını unutuverdiler.
Yaklaşık 1.500 sayfayı bulan gerekçeli kararda ortaya konan bilgi ve belgelere rağmen hala darbecileri savunmaya kalkanlar başlarına balyoz inmiş gibi akıl tutulması yaşıyorlar.
Kuşkusuz yargı süreci devam ediyor, kararda değişiklikler, cezalarda indirimler olabilir. Hatta kimilerinin cezaları yargıtaydan da dönebilir. Ama hiçbir sonuç, Türkiye’ de darbecilerin varlığını, darbe yanlılarının toplumu yanlış yönlendirmek, darbeye destek vermek için gösterdikleri çabayı değiştirmez.
Gerek balyoz davasından, gerekse diğer benzer davalardan suçlu bulunanlar, cezalarını çekerek belki vicdanlarını rahatlatabilirler.
Peki,darbe destekçileri bu vicdan azabıyla nasıl yaşayacaklar, bu ayıptan nasıl kurtulacaklar?
Bence bu sürecin en önemli mağduru; sanıkların aileleri, yakınlarıdır. Hapisteki eşini bekleyen kadınlar, babalarından ayrı kalan çocuklardır, asıl mağdurlar.
Şimdi onların içinde bulunduğu duygusal atmosferde” geçmişte sizin eşiniz, babanız yüzünden binlerce insan öldü, işkence gördü, yüz binlerce çocuk hem babasız kaldılar, hem de aç, açıkta kaldılar.” demeyi de pek doğru bulmuyorum.
Çünkü sorun; tek başına kişilerin zaafları, yaptıkları hatalar, suçlardan çok, bir zihniyet sorunudur ve asıl yargılanması gereken de bu darbeci, vesayetçi zihniyettir.
Son günlerde terörün sonlandırılmasına yönelik yapılan görüşmeler, müzakereler olumlu adımlardır. Bu sürecin barış ortamının oluşturulması, toplumsal bir uzlaşının sağlanmasıyla sonuçlanması ihtimali bile heyecan verici. Ama her zaman olduğu gibi barışa giden yol tuzaklarla doludur. Bu süreci sabote etmek isteyenler, savaş baronları, darbe yanlıları elbet boş durmayacaklardır.
Bu ülkede yaşayan, topluma ve insanlığa karşı kendini sorumlu gören herkesin, her kurum ve kuruluşun atacağı her adıma, söyleyeceği her söze daha bir özen göstermesi gereken günlerden geçiyoruz.
Hiç kimsenin barış umudunun yok olmasına neden olacak bir tavır, girişim ya da davranış gösterme, hata yapma lüksü yoktur.
Artık gün; kavga ve tartışmalar yerine barış dilinin öne çıkarılması, daha özgür, daha adil ve eşitlikçi bir toplumsal yapının oluşturulması için katkı koyması günüdür!
Ne iktidarın, muhalefeti yok sayma, ne de muhalefetin bu sorunun çözümünden siyasi rant elde etmek için iktidarla kavga etme hakkı olamaz.
Şimdiye kadar hangi gerekçeyle olursa olsun, darbecilere kimi zaman mahcup, kimi zaman farkında olmadan destek olan kesimlerin de süreci yeniden ve önyargısız değerlendirerek, bu akıl tutulmasından kurtulmalarında yarar vardır.
Kim yaparsa yapsın, barış için atılan her adım kutsaldır.
Haydi siz de barış için bir adım atın!
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020