Ayhan ONGUN
Eskiye tekrarlayıp durmak yerine, yeni dünyada, yeni koşullara, yeni ilişkilere ve yeni anlayışlara uygun yepyeni şeyler söylemenin zamanı geldi artık, diye düşünüyorum.
Son üç seçimde oylarını artırarak iktidar olmayı başaran AK Parti bile ilk dönemlerinde yaptığı iyi ve güzel şeylerin ardından şimdilerde tüm toplumu şoke eden tavır ve politikalarla giderek kendisini ve geleceğe ilişkin umutları tüketmeye başladı.
AK parti bile dedim, çünkü Sayın Erdoğan’ın sağlık sorunları başlamadan önce AK Parti, yurttaşların alışık olmadığı yeni ve kabul gören şeyler söylediği için bu ülkede iki kişiden birinin oyunu alan bir parti haline gelmişti.
Cumhuriyetten bu yana askeri ve bürokratik vesayetin dayattığı uygulamalarla yönetilen, yeniliklere ve gelişime kapalı toplum, yeni şeylere ve yeni şeyler söyleyenlere öylesine hasret kalmıştı ki, bu yüzden AK Partiye dört elle sarıldı.
Ama son günlerde yapılan ve söylenenlere baktığımızda AK Partinin artık tekrar eskiye döndüğünü söylemek, sanırım yanlış olmaz.
AK Parti bir dönem Türkiye’ yi değiştirmek iddiasıyla çıktığı yolda ne yazık, kendisini değiştirmeyi başaramadı.
Öyle olunca da, kendisini değiştiremeyen AK Parti, her şeyi kendine benzetmeye, topluma kendi ahlakını, kendi hayat tarzını ve çok daha vahim olanı, kendi dinini dayatmaya çalışmak gibi bir yanlışa yöneldi.
Oysa, değişime ve yenilenmeye böylesine muhtaç bir ülkede, kendi ipini çeken, hata üzerine hata yapan bir iktidarın karşısında güçlü bir muhalefet, daha doğrusu yeni şeyler söyleme becerisini gösteren bir siyasi yapılanmanın başarı şansı o kadar yüksek ki!
Geçtiğimiz günlerde kürt sorununa ilişkin yaptığı çağrı ve girişimle birden ilgi odağı haline gelen ve yaptığı hamle Başbakan tarafından da kabul gören CHP’ nin şu anda tek iktidar alternatifi olması tüm dikkatleri Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun üzerine topladı.
Kılıçdaroğlu, eğer parti başkanlığı yerine lider olmayı tercih eden cesur atılımlarına devam eder ve CHP içerisinde Yeni CHP den yana olanların sabrı ve enerjisi çabuk tükenmezse yine de AK Partinin karşısında tek seçenek, CHP olarak görünmekte.
CHP dışındaki sol, ideolojik kabullerden vazgeçmediği, dünyayı değiştirmeyi tüm insanlar için değil, yalnızca işçi ve emekçi kesimler için talep ettiği sürece yeni bir sol örgütlenme kolay görünmüyor.
Bütün bunlara rağmen önümüzdeki günlerde oluşabilecek yeni durumlara karşı, solda yeni şeyler söyleyebilecek, toplumun çoğunluğunu kazanmaya yönelik politikalar üretecek siyasi yapılanmalara duyulan ihtiyaç güncelliğini koruyor.
Sürekli yenilenen, gelişen, değişen ve çelişen dünyada; çelişkilerin esiri olmamak, değişim ve yenilenme konusunda ısrarlı ve inatçı olmak, mevcut durum ve ortamlara uygun davranabilme cesareti gösterebilmek, ancak yeni şeyler söylemekle mümkün.
Ne; AK Partinin yaptığı her şeyi kötü göstererek, olumlu da olsa her uygulamasına karşı çıkarak yapılacak bir muhalefet, ne de yapılan işin topluma ne kazandıracağından çok, kim tarafından yapıldığına takılarak, ideolojik koşullanmalara bağlı bir anlayışla yapılacak karşı çıkışlar, demokrasiye bir şey kazandırmaz.
Bu duruma çok somut bir örneği şu günlerde 40 ilde ve tek ilçe olarak Bodrum’ da gerçekleştirilen Türkçe Olimpiyatlarında yaşadık.
Emek yoğun bir organizasyonla onuncusu gerçekleştirilen bu büyük etkinliğin içeriği, toplumdaki yansıması ve etkisini, dünya barışına, sevgi ve hoşgörünün yaygınlaşmasına yapacağı katkıyı değil de organizasyonun kimler tarafından yapıldığını öne çıkararak eleştirenler, bu tür çalışmaların yerine ne öneriyorlar, yeni ne söylüyorlar anlamak mümkün değil.
Söyleyecek yeni sözü olmayanlar, eski söylemleri tekrarlayarak kendilerini rahatlatmaya, tatmin etmeye çalışıyorlar.
Benzer bir organizasyonu MHP yaparken seslerini çıkarmayanlar, bu olimpiyatlara niye karşı çıkarlar?
Kaldı ki, izleyenler görmüşlerdir, Endenazyo’dan, Güney Afrika’ya, Mozambik’den Slovanya’ya kadar çok geniş bir coğrafyadan çocukların kardeşlik, sevgi, barış dilini birlikte kullanmalarından kimler, niye rahatsız olurlar?
Üstelik de Diyarbakır da yapılan etkinlikte Kürtçe şarkılar söyleyen çocukları, Zülfü Livaneli’ nin Karlı Kayın Ormanı türküsünü söyleyen kara derili genci, Ahmet Kaya şarkıları söyleyen, Atilla İlhan’dan şiirler okuyan, yüreği insan sevgisiyle dolu çocukları görünce biraz olsun utanmazlar mı?
Bu ülkede Kürtçe şarkılar söylemek istiyorum dedi diye Ahmet Kaya’ya bu ülkeyi dar eden, yaban ellerde ölümüne neden olan o modernist, kibirli elitler ve sözüm ona miliyetçi geçinenler; bugün her fırsatta Ahmet kaya şarkıları dinliyor, daha yakın zamanda mezarına sövdükleri Nazım Hikmet’ in şiirlerini okuyorlar.
Ve yine aynı insanlar; dünyanın farklı ülkelerinden farklı din, dil ve renkte çocukları bir araya getirerek, dünya barışına katkı sunmaya çalışan uluslar arası bir organizasyona kara çalmaya çalışıyorlar.
Söyleyecek yeni bir şeyi olmayanların hırçınlığı, kibiri ve saldırganlığıyla aslında kendilerini tükettiklerinin farkında olmuyorlar.
Gerek mevcut iktidarın so günlerde artan otoriter tavırlarından, gerek geçmişe takılarak politika yapmaya çalışan muhalefetten ve gerekse klasik sol söylemlerle dünyayı tanımaya çalışan soldan kurtulmanın tek yolu vardır.
Yeni şeyler söylemek lazım………………………………..
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- SU AKAR, YOLUNU BULUR!
19.08.2021 - İKTİDAR ÇOCUKLARINI KURBAN VERİYOR!
31.03.2021 - ÖĞRETMEN OKULLARININ EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ YER
17.03.2021 - BOĞAZİÇİ’NDE NELER OLUYOR?
3.02.2021 - AK PARTİ KİMLERİ TEMSİL EDİYOR?
23.10.2020 - DEVLET KİN GÜDER Mİ?
30.09.2020 - CHP KURULTAYININ ARDINDAN
28.07.2020 - GENÇLERİ DOĞRU ANLAMAK GEREK
19.05.2020 - İSTİM ARKADAN GELİR Mİ?
15.05.2020 - HER ŞEY BİR VİRÜSLE BAŞLADI……….
19.03.2020
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
AK Parti din referansli bir siyasi partidir. Hedefinin ne oldugu da kuruldugu gunden beri bellidir. Bunu Erdoganin seneler once soyledigi cumlelerde bulabilirsin. "Demokrasi bir tranvaydir. istedigimiz yerde ineriz...Demokrasi amac degil aractir". Hedef siyasi islam rejimi kurmaktir. Bu, otoriter, totaliter bir rejimdir. Ama bunu yapabilmek icin oylarin %50si yetmez. En azindan %70 oy gerekir. Erdoganin "400 milletvekiline ihtiyacim var" diye bagirmasi bundandir. Yazidaki basliga gelince: Otoriter iktidarla demokratiklesme olmaz. "Otoriter" ve "demokrasi" kelimelerinin anlamini bilmeyenlere yutturabilirsin bunu ancak. Son zamanlarda otoriter kelimesini cok kullanir oldun. Okurlarini Erdoganin otoriter rejimine alistirmak cabasi olsa gerek. Halbuki yakin zamanlara kadar "Erdogan otoriter degil, ataerkil" diye kandirmaya calisiyordun insanlari. Ne yaparsaniz yapin, halkin %50sini uyutamazsiniz.