Bayram ZİLAN
“Kesinlikle ellerine silah verilmemeli, çatışma bölgelerinden uzak tutulmalı. İsteyenler aileleriyle görüştürülmeli. Aileleriyle görüşmeleri sonrasında dağda kalmak istememeleri halinde inişlerine imkân tanınmalı”
Yukarıdaki ifadeler Öcalan’a ait. Öcalan, çözüm süreci başladığından beri Türkiye ve dünyada gelişen birçok olayda stratejik gözlemler yapıyor, yaşanan her gelişmenin öncesini ve sonrasını tahlil ediyor. Sonrası malum. Kendisini doğru ve akılcı bir pozisyonda konumlandırıyor. Kitlesine sağduyulu mesajlar veriyor, tehlikeyi ve tehlikenin nerden geldiğini yalın bir biçimde anlatıyor.
Bir de HDP’ye bakalım. Aşağıdaki sözler ilerde yapılacak kongrede HDP Genel Başkanı olması beklenen Selahattin Demirtaş’a ait:
“Orada oturan bazı aileler istihbarat tarafından kendilerine verilen ücret karşılığında o eylemi yapıyorlar. Çocukların da dağa gittiği yok.”
1 gecede Cihangir’in tuzu kuru-sosyete solculuğuna atanan HDP’nin en sosyalisti Sırrı Süreyya Önder ne demiş bakalım:
“Kandil’e gidip kendi gözlerimle gördüm, 15-16 yaşındaki çocuklar kendi istekleriyle dağda kalıyor”
Bu açıklamalar size de garip gelmiyor mu? Diyelim ki çocukları kendi rızasıyla orda. Peki bu, onların “çocuk olduğu gerçeğini” değiştiriyor mu?
Birinci hedefi “çocukların hayatlarını kurtarmak” olan, bu kapsamda dağdan inişleri sağlamak, silahlara veda etmek, düz ovada siyasetin zeminini hazırlamak olan çözüm sürecinin başlamasının üzerinden 18 ay geçti. Paris Suikastı hemen arkasından geldi. O günden bugüne süreci sekteye uğratmak için birçok sabotaj, provokatif eylem yapıldı, halen yapılıyor.
Öcalan, bütün bu provokasyonlar karşısında hep aynı noktada durdu, barıştan yana aldığı pozisyonu hiç değiştirmedi. şimdiki adıyla HDP ise sürekli savruldu, bocaladı.
Hakkâri’de 3 vatandaşın hayatını kaybettiği, asıl amacı çözüm sürecini sekteye uğratmak olan olayda Öcalan: “Gever’deki (Hakkari-Yüksekova) katliam nedeniyle aileler ve halka başsağlığı diliyorum, halkımız provokasyonlara karşı duyarlı olmalı” derken, Demirtaş: Hakkari'den Edirne'ye kadar artık analar ağlamıyor artık barış süreci var' diyenlere buradan sormak istiyorum: "Hakkari'de analar ağlıyor. Bu anaları bizzat sizin emrinizle işbaşına gelmiş olan kirli politikanızı uygulayanlar ağlatıyor” demeyi tercih etti.
17-25 Aralık gibi “yolsuzluk soslu çözüm sürecini bitirme maksatlı operasyon”ları karşısında Öcalan: “Ülkeyi, bir darbe ateşiyle yeniden yangın yerine çevirmek isteyenler, bizim bu ateşe benzin taşımayacağımızı bilmelidir. Her darbe teşebbüsü, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da karşısında bizi bulacaktır” deyip, operasyonun asıl amacının tespitine dair son derece önemli bir açıklama yaptı. Bu açıklama aynı zamanda Kürtleri kışkırtıp sokaklara dökmek isteyen güruhu da zora soktu.
Ancak aynı operasyon için Demirtaş, Öcalan’ın tam tersi istikamette konuştu: “Yolsuzluk ve rüşvet operasyonları örtülerek barış yolunda gidilemez diyoruz, Çözüm sürecini AK Parti'ye bağımlı kalmadan devam ettireceğiz”
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. İlgililer, son 18 ayda Türkiye’de vuku bulan ve çözüm sürecini doğrudan veya dolaylı ilgilendiren olaylarda Öcalan ile Kürt Siyasi Hareketi’nin açıklamalarının mukayeseli analizini yapabilir. Hatta bunun için “AB-Türkiye Mukayeseli Analizleri Uzmanı” olan Mehmet Altan’dan da destek alabilir.
Peki, Öcalan ile HDP arasındaki duruş farkı nerden kaynaklanıyor?
Bazı çevreler (TürkSolu-PKK’nin savaşçı-şahin kanadı) bu durumu Öcalan’ın dört duvar arasında olmasına ve doğal olarak böyle bir tavır sergilemeye mecbur olmasına bağlıyor. Ne var ki, Öcalan’ın avukat görüşmelerinden sızan açıklamaları bu tezi doğrulamıyor. Öcalan’ın aslında uzun zamandır barışı tesis etmek istediğini ancak İmralı’daki Ergenekon izolasyonu nedeniyle bunu başaramadığını söylemek yanlış olmayacaktır.
HDP’nin savrulmasınınsa iki ana nedeni var. Birincisi HDP, PKK içerisindeki savaşçı-şahin kanadın etkisi altında. İkincisi ise yıllarca silahların gölgesinde ve sigortasında siyaset yapan HDP’nin silahsız-çatışmasız bir ortamda söylem geliştir(eme)me sorunsalıdır.
Her iki sorun HDP’nin doğru bir pozisyon almasını engellemektedir. Çözüm süreci gibi tarihi bir süreçte sürekli bocalamasına neden olmaktadır.
Öyle olmasa, daha demokratikleşme paketi açılmadan, “Medyum Memiş” gibi “paketten kundır (kabak) çıktı” derler miydi?
Öcalan ile HDP arasındaki makas daralır mı? Bunu bilmiyoruz.
Ancak şunu söyleyebiliriz. Türkiye halkı giderek artan bir oranda barışa sahip çıkıyor. Kürt halkı dâhil olmak üzere herkes çatışmasızlığın tadına varmış ve bu ortamı korumak için barış iradesi geliştirmiş durumdadır. Bu süreci bozanı halk affetmeyecektir.
Bu nedenle HDP, hazır ismini değiştirmişken, Türkiye’deki sosyolojik ve siyasi değişimleri doğru okumalı, yeni bir söylem geliştirmelidir.
Aksi halde yeni hedefleri olan kitle partisi olmak bir yana, bölgedeki tabanlarını da kaybedecekler.
Zamanın ruhunu yakalayamayanlar, yok olmaya mahkûmdurlar.
@bayramzilan
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019