Cihan AKTAŞ
Dört ya da beş yıl geçti aradan. Trenle Konya’ya giderken Çatalhöyük’te, dokuz bin yıllık tarihi olan yaşama birimlerinden, günümüz mimarisine hatta hayat tarzlarına nelerin kalmış olabileceği sorusu üzerine düşünüyordum bir yandan. Çarşamba ırmağı, dokuz bin sene önce Çatalhöyük’ün önünden geçiyormuş; kazılmış evlerin, kat kat tabakaların en altına düşen zemindeki sazlık bu nedenle tabii görünüyor.
Mağara hayatından şehir hayatının ilk örneklerine geçişin izlerini örenlerde incelemek gerçekten de heyecan verici. Bunlar, güvenlik nedeniyle penceresiz yapılmış, kapıları damlarında toprak evler. Boğa, leopar, şişman kadın resimleri... Korunmak, öncelikli amaç; yine de ortamı güzelce yaşanacak hale getirmenin yolları aranmamış, mesela duvarlarda bir zamanlar mağaraları şenlendirmiş olan resimler çizilmemiş değil. Ocak ve tandırdan çıkan dumanın tek çıkış yolu olarak, merdiven delikleri görünüyor.
Yüzlerce ev yan yana; zaman içinde yıkıyor, üstüne yeni bir katman yapıyorlarmış. Arkeologlara göre bunun nedeni eskiyen evleri tamir etmektense, üstüne yeni bir kat inşa etmenin daha kolay olması. Bunun sonucunda ev tabanları mezarlığa dönüşüyormuş. Ölülerini tamamen yok olmuş saymayan dönemin insanları için pratik bir yanı var bu dönüşümün. Zemin, mezarlıklar yapıldıkça zaman içinde yükseliyor. Arkeologların ulaştığı zemine kadar 15-16 katman sayılabilir; daha da derine gidilecek.
Orada bir ırmak var; evlerin yerini seçerken dikkate almış olmalılar. Elma bahçeleriyle uzaklaşıyor ırmağın görüntüsü... Bakışlarım o bahçede oynayan dokuz bir yaşındaki çocuklara takılıyor.
****
Dokuz bin sene önce Çatalhöyük ahalisi evini aynı zamanda kabri bilmiş, hayat düzenini öylece kurmuş. Günümüzde ise bir depremle selle evler, mukimlerinin mezarı oluyor. Ben bu yazıyı yazarken 12 insan sel yüzünden hayatını yitirdi. Aralarında elma bahçelerinde oynama çağındayken bodrum katı hayatına zorunlu kalan çocuklar da var. Bu ölümler hepimiz gibi TOKİ yöneticileri için de şu önemli uyarının altını bir kez daha çizdi: Kapıcı ailelerini, mimari projelerde genellikle yaşama mekânı olarak tasarlanmayan dairelere yerleştirme alışkanlığına bir son verilmesi gerek.
Samsun ölümlerinde TOKİ, DSİ’yi suçluyor. Tamam, DSİ’nin bendi patlamış, ancak bu patlama TOKİ binalarının yerinin doğru seçildiğini göstermiyor. Orada bir ırmak var ve siz afet riski altındaki zemini seçmişsiniz konutlarınız için; dere derseniz, ağır intikamıyla biliniyor. Su taşmalarını hesaba katan ön araştırmalar yapılmıyorsa, imar planı kâğıtta bir desen olmakla kalır. Değerli hocalarım Muhteşem Giray’ın, Mete Ünal’ın arazi seçimi konusundaki titizliklerini hatırlıyorum. Yapı projesi dersinden geçen mimarlar projenin yapılacağı zemini iyi tanımakla kalınmayacağını, binanın çevreyle uyumunu da dikkate alması gerektiğini bilir. Mimaride başarı, dere manzarasını “Fransız balkon”dan izlemekle sağlanmıyor.
Bu felaket bize neyi düşündürtmeli? Herhangi bir ön-proje, uygulanma ânı gelip çattığında çoktan anakronik hale gelmiş olabiliyor. Bursa’nın o akıp giden zamanın bir saygıyla sindiği dokusuna Doğanbey Konutları’nı dikebilmenin nasıl bir aymazlıkla mümkün olduğu üzerine düşüncelere dalıyorum, senede hiç olmazsa üç dört kez gittiğim şehre her adım atıp da Uludağ’a doğru baktığımda. Ulu Camii'nin güzelim silueti ve onu bütünleyen binaları kuşatan kötü yapılaşmaya karşı tedbirler almak yerine, bu tür bir beton saldırısını onaylamak nasıl bir şehircilik ve estetik anlayışının eseri olabilir ki… Doğrusunu isterseniz Doğanbey Konutları orada durdukça TOKİ için muhtemel her başarının önünü tıkayacak.
Kemalist ideolojinin tek yönlü ilerleme/kalkınma anlayışının tahakkümüne karşı “yönteme hayır” diye haykırmış İslamcı danışman ve uzmanların ulaştığı noktanın, çevre uyumunu gözetmeyen türde bir planlama olması, sistemin klasik usulleriyle dönüşmeye yatkınlaştıran bir hazırlıksızlığın, donanım yoksunluğunun göstergesi olarak okunabilir mi acaba?
Kaldı ki, sorunun toplumsal uçurumu kapatmaktan geri duran bir boyutu da var: Söz konusu olan sadece TOKİ konutları değil tabii ki... Dikey yapılaşmanın getirdiği insaf ve nezaketten uzak, kapıkulu gibi bakılan“kapıcı” anlayışıyla bodrum katı hayatına mecbur ediliyor yoksul aileleri.
****
Çılgın projelere heveslendiren bir keşif ve imza ihtirasının gözardı ettiği hassasiyetler, Çatalhöyük’e giderken trende kafama takılmış olan sorularla bütünleşiyor: Dokuz bin yıl önceden günümüze korunmuş bir alışkanlık, mezar konutlar; ama sadece görünüşte. Çatalhöyük’ün kadim toplumu ölülerini de kendinden bilirmiş. Bizler ise en acı ölümleri bile imar-inşa tozunun büyüsüyle makulleştirmenin peşindeyiz adeta. Yoksul aileleri bağlardan bahçelerden kopartıp bodrum katlara yerleştirmeyi şehirleşme başarısı sayıyoruz.
Aklıma Rosa Luxemburg’un “Ne Yapmalı”yı eleştirirken yaptığı, merkezî hiyerarşinin bedelinin, yaratıcılığın ve aşağıdan gelen inisiyatifin kaybedilmesi olduğuna dair tespit geliyor.
[email protected]
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016