Ergun BABAHAN

Kürtlerle dans!
2.12.2014
1783

  PKK bir yandan iktidarla barış görüşmelerini yürütürken diğer yandan bölgedeki hakimiyetini güçlendiriyor. Hakkari’ye vali atayan örgütün, devletten daha fazla vergi toplamaya başladığı iddiaları var.

PKK’nın ‘‘Önder’’ dediği Abdullah Öcalan, 4-5 ay içinde yasal güvenceye bağlanacak bir müzakere süreci sonucu silahların bırakılmasının gündemde olduğunu söylüyor.

AKP temsilcileri de barış yolunda bir viraj alındığını ve yeni bir dönemin başlamak üzere olduğunu iddia ediyor. Fakat bir yandan 350 TOMA ısmarlıyor, güvenlik yasası çıkarıyor, bölgede yeni bir olağanüstü hale hazırlanıyor.

Özetle, herkes dans ediyor. AKP seçime kadar çatışmasızlık, Öcalan 4-5 ay içinde cezaevinden çıkmasını da garanti altına alacak bir paket, PKK ise bölgedeki hakimiyetinin resmen tanınmasını hedefliyor.

AKP’nin bu yolda en büyük güvencesi Öcalan. Oysa, Hürriyet Gazetesi’ne konuşan Uluslararası Kriz Komitesi’nden Hugh Pope’a göre, ‘‘Türk tarafı Öcalan’ı, sokağı bastırmak için kullanmaya devam ederse, Öcalan gerçekten barış aşamasına gelindiğinde zayıflamış olacak” Pope’un dikkat çektiği bir başka tehlike de şu:

‘‘Bazı Türk yetkililerin ısrarla Öcalan’ı PKK’dan ayırıp farklı bir yere koyma söylemlerini izliyoruz. Eğer barış süreci yürütüyorsanız bu yöntem çok tehlikelidir çünkü sonunda başkalarıyla yeni bir barış süreci başlatmak zorunda kalırsınız. ‘Öcalan başka, PKK başka’ tavrından kesinlikle vazgeçilmelidir”

OLMAYACAK DUAYA AMİN

Barış sürecine yönelik en büyük tehdit ise Pope’un şu uyarısında yatıyor: “Türkiye halkı, Türk hükümeti ile PKK arasında varılacak bir anlaşmaya uluslararası mahkemelerde meydan okuyabilir, dava açabilir… Malum, bu Türk güvenlik güçlerinin de olası bir uluslararası araştırmaya tabi tutulabileceği anlamına geliyor. Ancak Türk kamuoyu bundan haberdar değil, ama sonuçta hükümet barış yapmakta kararlıysa gidilmesi gereken yollar bunlar”

Şimdi, Silahlı Kuvvetler mensupları Ergenekon, Balyoz davalarından tutuklu yargılanırken, Kozmik Odalar basılıp araştırılırken bile Fırat’ın ötesindeki faili meçhullerin üzerine gitmeyen, kamu görevlilerinin suçlarını örtmeye çalışan ve Paralel Çete dediği Cemaat’e karşı askerle işbirliğine giden iktidarın durumunu düşünün.

Bu askerlere dönüp, ‘PKK ile anlaşmaya varacağız, örgüt bölgeye hakim olacak, ayrıca da arkadaşlarınız geçmiş yıllarda işlediği suçlar nedeniyle yargı önüne çıkacak’ diyecek ve şu anda eli giderek güçlenen komuta kademesi bu durumu kabullenecek.

Olmayacak duaya amin, denilse denilse bu gerçeğe denilir.

İKTİDAR LÜKSÜNÜN DERDİNDE

AKP, demokratikleşme adımlarını yarıda kesmese, barışı Kürtleri silahlandırma üzerine değil de, tüm toplumun sorunlarını çözme üzerine kursa, bugün başka bir tablo olabilirdi. Buna IŞİD’le mücadele ve Kobani’de üst üste yapılan hatalar eklenince, içinden çıkılmaz bir tabloyla karşı karşıya kalındı. Şimdi eşit vatandaşlık hakkıyla sorunu çözmeye çalışan bir iktidar, arkasına aldığı uluslararası güçle adı konulmamış bir bağımsızlık isteyen bir örgüt var.

Anayasa Mahkemesi’nin seçim barajını iptal etmesi halinde, bölgenin tamamının Kürt hareketi tarafından temsil edildiği bir gerçekle yüz yüze kalacağız. 6-8 Ekim’de yaşadıklarımız, asıl tehlikenin nerede yattığını da gösterdi bize. Kendi lüksünün derdine düşmüş bu iktidarla Türkiye’nin sıkıntısı çok ama çok büyük.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar