Etyen MAHÇUPYAN
Bundan elli sene sonra Türkiye'nin bugünlerini anlatmaya soyunacak olan bilim insanları acaba nasıl bir hüküm verecekler? Arayışları muhtemelen onları bugünleri anlamak üzere geçen yüzyılın başlarına, hatta daha da öncesine götürecek.
Osmanlı bir Avrupa imparatorluğu idi, ama Batı'nın otoriter zihniyeti öne alan, çatışmacı, pazarlıkçı ve sözleşmeci kültürünü paylaşmıyordu. Onun yerine ataerkil zihniyeti temel alan ve devlet şemsiyesi altındaki cemaatler hiyerarşisinin uyumundan beslenen bir yönetim tasavvuruna dayanmaktaydı. Cemaatler hem idari mekanizmalar hem de kimliksel ve kültürel yapılardı. Dolayısıyla her cemaati ayrı ayrı devletle ilişkide tutan bir hukuk ve siyaset anlayışı vardı.
Modernlik bu yapıyı darmadağın etti. Modernliğin itici gücü aydınlanmanın yol açtığı sekülerleşmeydi ve bu yaklaşım ataerkil zihniyeti ideolojik olarak ‘geriliğe' ve gayri meşruluğa mahkûm ediyordu. İkinci olarak modernlik relativist zihniyeti ve onun öznesi olarak da bireyi öne çıkarmaktaydı. Osmanlı ise fertleri cemaatler içinde eriten bir toplumsal çerçeveye oturmaktaydı ve cemaat dışı kalan ferdin hukuksal bir zemini yoktu. Nihayet modernlik milliyetçiliği ve ulus devlet oluşumunu teşvik eden bir önerme olarak siyasallaştı. Ne var ki Osmanlı'da böyle bir geçişi mümkün kılacak siyasal ve hukuksal gelenek neredeyse hiç yoktu…
Modernlik bu üç eksen üzerinden kapitalizmle bütünleşti ve yeni bir medeniyet paradigması haline geldi. Osmanlı'ya ise bu büyük dalgaya adapte olmak düştü. Cemaatler Batı'da yeşeren hak ve özgürlükleri talep ettiler. Devlet bir yandan bunları kabul eder gözüktü, ama öte yandan da o hak ve özgürlükleri vermemek için uğraştı. Buna karşılık cemaatlerin talepleri daha da arttı. Sonuçta her cemaatin içinde milliyetçi ve eli silahlı direnç grupları oluştu. Devlet ise bunları zor kullanarak bastırma yoluna gitti. Balkanlar'da da böyle oldu, Anadolu'da da… Aradaki fark Balkanlar'da devletin kimliğine sahip olanların azınlık, Anadolu'da ise çoğunluk cemaatini oluşturmasıydı.
Bu arada hak ve özgürlük talepleri sadece azınlık kimliklerine has bir siyaseti ifade etmiyordu. Saray giderek bir istibdat rejiminin uygulayıcısı olarak algılanmaktaydı ve Sünni cemaatin içinden de yönetimi devirmeyi amaçlayan hareketler doğmuştu. İşin ilginci bunların içinde modernliği şiar edinen gruplar olduğu gibi, dindarlıklarını koruyarak adalet arayanların da bulunmasıydı. Bütün bu arayışların yan yana gelmesi 1908'de İkinci Meşrutiyet ile sanki anlık bir rüya üretti. Ama bu rüya sadece bir yıl sürdü…
Adana katliamı dayanışmacı görüntünün sahte olduğunu, İttihatçı kadronun dar milliyetçiliğinin bir siyasi stratejiye dönüştüğünü gösteriyordu. Balkan Savaşı'nda alınan yenilgi ve Arnavutların bağımsızlık arayışları ise net bir biçimde Anadolu'nun Müslümanlaşması, Müslüman kitlenin ise Türkleşmesi ile sonuçlanacak olan dönemi başlattı. 1913'ten itibaren kıyı şeridindeki Rumlar ya Anadolu içlerine doğru tehcir edildiler ya da gitmeye zorlandılar. 1914'te Süryaniler tehcir edildi. O yılın sonunda gayrimüslim erkekler askere alındılar ve büyük çoğunluğu bir daha geri gelmedi. Bir yıl sonra ise Ermeni tehciri başlatıldı. Bu süreçte yüz binlerce insan öldü ve öldürüldü, malları yağmalandı. Anadolu Müslümanlaştırıldı ama hedef, bu Müslümanların Türkleşmesiydi. Çünkü böylece yeni bir rejim ve yeni bir kadro meşru hale gelecek, yeni bir vatandaşlık yaratılarak devletin alt unsuru kılınacaktı. Artık devlet milliyetçi olmaktan ziyade laikti… Devlet çeperinde, ona hem bağımlı olan hem de meşruiyet sağlayan modern ve ‘çağdaş' bir cemaat oluştu. Müslüman kitleden buraya devşirilenlerin dışındakiler siyasi ve kültürel kamusal alanın ötesine itildiler, horlandılar ve kategorik olarak ‘ikinci sınıf' kılındılar. Böylece Türkiye azınlığın ‘niteliksel üstünlüğünden' hareketle çoğunluğu yönettiği bir ‘cumhuriyet' oldu ve rejimin bekçiliği de asker ve yargıya, yani devletin iç cemaatine düştü.
Dünya savaşı ve Soğuk Savaş bu sistemi ‘normal' kıldı. Ama dünya normalleştiğinde bir ucube içinde yaşadığımızı idrak ettik. Devlet ise Kürtlerin itirazı karşısında hem yeniden milliyetçileşti, hem de normalleşmeden ürkerek laikliği bir tür zihinsel hastalık haline getirdi.
Geçen yüzyılın son çeyreği gerçekte bir tükeniştir… Bugünleri yazacak olan geleceğin bilim insanları muhtemelen 21. yüzyıl başında zamana yayılmış bir devrimin yaşandığını, en azından bir yüzyıllık parantezin kapandığını, Anadolu toplumunun yeniden kendisini aradığını ve bulduğunu yazacaklar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023