Hakan AKSAY
Ortada çikolata ve fincan takımı var...
AKP ile HDP’nin birbirine hediyeleri bunlar...
İçimden farklı duygular geçiyor.
Şimdi aranızdan en akıllıları bana diyecek ki:
“Yahu abartma hemen, resmî koalisyon görüşmeleri işte, her şey formalite icabı, fazla bir anlam arama!”
Biliyorum, böyle durumlarda ne “görüşme içten ve samimi geçti” gibi açıklamalara, ne de oradaki kibar sözlere ve gülücüklere inanılır.
Ama ben 7 Haziran öncesini hatırlıyorum.
HDP’ye yapılan saldırıları, patlayan silahları ve bombaları, ölenleri ve yaralananları...
AKP’nin devleti de bir tank gibi kullanarak kalktığı acımasız atağı...
Karşılıklı sert eleştirileri, hatta hakaretleri...
Şimdi masada AKP’nin hediyesi olan çikolata duruyor...
Ve HDP’nin AKP’ye verdiği Diyarbakır işi bakır işlemeli kahve fincanı takımı...
* * *
Evet, nihayet AKP ile HDP arasında bir görüşme yapıldı.
En son Dolmabahçe’de bir araya gelmişlerdi; ardından kızılca kıyamet kopmuştu.
Bu sefer inşallah sorun çıkmaz ve kimse “aynı karede olmamaları lazımdı” diye fikir beyan etmez.
(Gerçi dünkü görüşme yapıldığı sırada Saray ahalisinden İbrahim Kalın, soyadıyla aynı incelikte bir Demirtaş-terör eleştirisi yapmakla meşguldü.)
Benden daha coşkulu arkadaşlarımız, AKP heyetinin CHP ve MHP’ye göre HDP ile daha uzun görüştüğünün altını kırmızı kalemle çiziyor.
Hatta “aniden AKP-HDP koalisyonu ortaya çıkabileceğini” ima edenler bile var.
Ben burada sadece “görüşme” yapılmasını önemsiyor, onu öne çıkarıyorum.
“Görüşmek”, “konuşmak”, “el sıkışmak”, “hal hatır sormak”, “birbirine gülümsemek”...
Bunlar bile neredeyse acayip karşılanacak şeyler haline geldi Türkiye’nin son yıllarda içine sokulduğu olağanüstü ortamda.
Oysa yıllar önce Demirel, Ecevit, Erbakan ve diğer liderler aynı televizyon programlarında konuşup şakalaşırdı.
* * *
Dünkü görüşme nasıl geçti, bilemeyiz; orada değildik.
Aslına bakarsanız bu tür görüşmeler nasıl organize edilir, ben onu da bilmiyorum.
Mesela, nasıl belirlenir takımlar, yani görüşme ekipleri?..
Biri çıkar da “sen, sen, sen, müdafaada olacaksınız, sen orta sahada, sen de forvette olacaksın” falan mı der?
Takımlar aynı anda mı açıklanır? Yoksa birinin açıkladığı ekibe göre ötekinin kendi kadrosunu oluşturma şansı olur mu:
“Yalçın Akdoğan da gelecekmiş, Sırrı mutlaka senin de olman lazım!”
* * *
Akdoğan demişken...
Televizyonlardaki kısa görüntülerde en çok onun güldüğü dikkatimi çekti.
Oysa ortalık yerde gülmekle arası pek yoktur.
Neden acaba diye düşündüm...
“HDP barajı aşamasa süper olur” ve daha bir dizi “iyi dilekleri” için özür dilemek amacıyla gülmüyordu besbelli.
Onu güldüren başka bir şey vardı herhalde.
Masanın merkezine ondan da uzak olan, hatta duruşuyla neredeyse Ankara’da değil de Ağrı’daymış gibi duran içişleri eski bakanı Efkan Âlâ da oradaydı.
O pek gülmüyordu.
Acaba hâlâ yemin törenindeki Türkçe hatalarını mı düşünüyordu? Belki de “Şu Kürtler bile şıp diye okuyuverdi, bana yemini tekrarlattılar” diye kızıyordu için için.
* * *
Görüşmede AKP tarafından yalnızca Başbakan Ahmet Davutoğlukonuşmuş.
HDP tarafından da sadece eş başkanlar Selahattin Demirtaş veFigen Üstündağ söz almış.
Ama televizyon haberlerindeki görüntülere bakarsan konuşan tek bir kişi var: Sırrı Süreyya Önder...
Herhalde görüşme başında şakalar yaparak ortamın elektriğini alıyor, ne de olsa AKP ile “müzakere pratiği” var.
Önder, görüşme sonrasında da şakayla karışık açıklamalarına devam etti. Bu arada anlaşan insanların sohbet, anlaşamayanların müzakere ettiklerini vurguladı.
Doğru söze ne denir!..
* * *
Sonuçta öyle veya böyle, diyalog konusunda çok açız, susuzuz.
Kimse birbirini dinlemiyor bu ülkede.
Herkesin doğrusu “tek doğru”.
Hükümet kurma konusunda çok daha önceden de konuşulabilirdi.
Ve bugün daha geniş katılımcıyla görüşülebilir.
Dört partinin yöneticileri bir araya gelip hep beraber konuşsalar çok daha iyi olmaz mı!..
* * *
Davutoğlu dün HDP’ye ve Demirtaş’a yönelik iyi şeyler söylemeye çalışırken “Son bir ayda HDP’nin duruşunun değiştiğini gördük”demiş.
Olumlu değişme var diyorsa, bu sonuçta iyi bir şeydir.
Darısı herkesin başına.
Davutoğlu da değişti ve gelişti kuşkusuz.
En azından seçim kampanyasında “Sana Selahattin demeyeceğim!” diyorken, dün birkaç kez “Selahattin Bey” dedi.
Keşke çok daha fazla olumlu değişme olabilse...
Herkeste...
Ve diyalog ortamı, karşılıklı birbirini anlama çabası, işbirliği isteği güçlense...
Biliyorum, son günlerde birkaç görüşme yapıldı, sıcak anlatımlar kullanıldı, yarın da bayram diye bir anda her şey toz pembe hale gelmiyor.
Yaşanan krizler, işlenen suçlar tozlu raflara kaldırılmıyor.
Ama Türkiye, 7 Haziran sonrasında bir tuzağa düşmeden demokrasi ve barış yolundan yürümesini başarmak zorunda.
Bunun için de dünkünden çok daha fazla diyaloga ve farklı kesimlerin birbirini anlamaya çalışmasına ihtiyaç var.
@AksayHakan
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda
17.07.2025 - Zindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı
26.06.2025 - Rusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir
22.06.2025 - Putin’in İstanbul görüşmeleri önerisi ile İmamoğlu davasının ilgisi ne?
11.05.2025 - Savaşın 80. yıldönümünde herkes samimi bir cevap versin: Yetmedi mi?
10.05.2025 - Taksim Meydanı’yla konuştum dün
13.04.2025 - İyimserlik ve kötümserlik üzerine ya da altı ay sonra her şey bitecekse
29.03.2025 - CHP ve DEM operasyonları: Amaç Rusya usulü “sistem içi muhalefet” mi?
20.03.2025 - Trump’ın kafasındaki raflar: Çin, Avrupa, Ukrayna, Rusya, popülist sağ…
6.03.2025 - Ukrayna’da savaştan ve ateşkes sürecinden çıkan 8 ders
20.02.2025
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Allah allah bu yazar niye simdi Turk kanallarina laf etti ki? Hepsi hukumetin kontrolunde yani cok sikayet edeceginiz birsey yok!
FATMA ÖZTÜRK
Bizde medenilik görunuşle ilgili bir kavram yani başaçik iyi konuşuyorsan ,yemek yerken çatal,bıçağı iyi kullanıyorsan,giyim markaysa iyi bir mesleki eğıtim almişsan 10 numara medenisin.Sınıf arkadaşim prof sunumu vardı dinledim sonunda farklı yönde fikirlerimi söylemeye çalıştım ama ne mumkun dinlemeye tahamul yok araya gırıp söyledıklerımın anlaşılmasını engelledı.Farklı cinsıyetlere farklı fikirlere inançlara ırklara, haklara yaraticilığa tahamul etmek medenıyettır.Elıne sağlık teşekkürler.