Kerem ALTAN
Yaşadığımız garip günlerin akılda kalacak şaşkınlıklarından biri de, bir CHP liderinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yaptığı “siyasetten uzak dur” uyarısı ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de “bizi siyasete çekmeye çalışıyorlar” diyerek “isyan etmesi” olacaktır sanırım.
Üstelik CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun orduyu uyaran sözlerini birçok gazeteyle beraber Cumhuriyet gazetesinin de manşetinde okumak işi daha da “eğlenceli” hale getirdi.
Yaşadığımız kâbusu biraz olsun unutturan ve gelecek için az da olsa umutlanmamızı sağlayan bu tip küçük eğlenceliklerle nefes almaya çabalarken Deniz Baykal’a düzenlenen komplonun arkasından da Başbakan’ın çıkması eğlenceyi yarıda kesti.
Her ne kadar Başbakan, “Ben kaldırttım, o nedenle ben koydurmuş olamam” gibi insanı “çaresiz bırakan” bir savunma yapsa da; Baykal’ın kaydının hangi sitelerde yayınlandığı, kimin bilgisayarından ele geçirildiği, operasyonun sonunda en çok kimin bu işten karlı çıktığı ve Başbakan’ın bu suçlamalara karşı bir türlü hukuku harekete geçirmediği ortadayken dünyanın hayretle izlediği bir “yalan makinası”nın düz mantığına ikna olmak zorlaşıyor.
Bir gün, Deniz Baykal’ın CHP liderliğini bırakmasına yol açan operasyonun arkasından iddia edildiği gibi Başbakan’ın olduğu resmen kanıtlanırsa buna en “kullanışlı aptallar” bile şaşırmayacaktır.
Başbakan’ın geldiği hal ne yazık ki budur.
Başbakan’ın her şeyi yapabileceğini artık kefen giyen taraftarları bile biliyor. Onaylıyorlar veya aldırmıyorlar ama şunu çok iyi biliyorlar: “Bizim Başbakan gerekirse insanların özel hayatlarını da kasete aldırır ve bunu yayınlatır. Gerekirse çocukları öldürtür, üstüne o çocukların annesini meydanlarda yuhalatır, gerekirse insanların üstüne bomba yağdırtır. Gazetelere haber yazdırır, gazetecileri kovdurur, medya havuzları kurar, kupon arazilerden komisyon alır. Her şey beklenir bizim Başbakan’dan. İleri demokrasi diye bağırarak diktatörlüğünü kurar. Ne hukuk dinler ne adalet.”
Muhtemelen sonunda bir “Helal olsun!” çekiyorlardır ama en azından kimden ne beklemeleri gerektiğini biliyorlar.
Artık Pazar günkü seçimlere kadar “Baykal komplosu” konuşulur derken birden dün öğle saatlerinde bir başka ses kaydı düştü internete.
Deniz Baykal konusunu gölgede bırakmaz fakat çok daha geniş bir kitleden tepki alacağı kesin.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun konuşmaları, ülkeyi bir savaşa sokmanın peşindeki insanların zorbalığını bir defa daha iliklerimize kadar hissettirdi bizlere.
Nasıl savaş çıkartabiliriz diye düşünüp duruyorlar… Aceleleri ve “uzun vadede çözmeleri gereken işleri” var.
Hatta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun söylediğine bakarsak, “Başbakan da telefonda bu gerektiğinde bir imkan gibi de değerlendirilmeli bu konjonktürde” demiş Süleyman Şah Türbesi’ne yapılması planlanan saldırı için.
Aslında kayıtlara göre çoktan karar vermişler fakat her kafadan bir ses çıkması ve Davutoğlu’nun da itiraf ettiği gibi devlet aygıtının çalışmaması nedeniyle bir türlü başaramamışlar kanlı macerayı başlatmayı.
Bir de çıkartılacak savaşın gerekçesiyle ilgili ufak pürüzleri gidermeye çalışıyorlar.
Kayıtlarda, bu ufak pürüzle ilgili “iç rahatlatıcı” çözüm, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan geliyor: “Problem değil o. Gerekçe üretilir.”
17 Aralık’tan sonra ortalığı hallaç pamuğu gibi atmalarına rağmen belli ki bu hafta başında gerçekleşen bir görüşmenin dinlenmesini bile engelleyemeyen MİT Müsteşarı Hakan Fidan aslında haklı, nasılsa bir gerekçe bulunur. Ne gerekçeler duydu bu kulaklar; montajdan zamanlamanın manidarlığına, sahaya yansımamalardan milli iradeye kadar…
İnsan, Türk askerlerinin bulunduğu bir türbeye adamlarını saldırtmayı içine sindirdikten sonra günahlarını örtecek, bir neden bekleyenleri ikna edecek bir gerekçe nasılsa bulur.
Bizim yöneticilerimiz için iş değil gerekçe bulmak.
Aktütün baskınını hatırlarsınız.
Şimdilerde kahramanlar gibi ortalıkta dolaşan paşaların her zamanki kanlı oyunlarından biri yaşanmıştı Aktütün’de. Çok sayıda insan ölmüştü o karakol baskınında.
Kayıtlara göre MİT Müsteşarı’nın aklında da Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili Aktütün baskınına benzer bir plan var. Üstelik “Süleyman Şah operasyonu”na bile gerek yokmuş, aslında bugüne kadar çok geç kalmışız Suriye ile savaşa girmek için.
Bir orgeneralin Suriye’ye nota verildiğinden habersiz olması ya da “Barış Süreci”nin mimarlarından olduğu söylenen Fidan’ın, “Akşama kırmızı et mi yesem yoksa beyaz etten vazgeçmesem mi?” rahatlığında savaş planları yapması, insanları savaşa ikna etme gerekçeleri bulmak için kendini “parçalaması” dinleyenlere “ne oluyoruz” dedirtiyor...
Fakat ses kaydını dinledikçe özellikle konumu gereği “elalem ne der” kaygısıyla işlerin ağırdan alınmasından memnun olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, “Devletin enstrümanları çalışmıyor. Şu anda devlet düzgün karar alabilen birkaç birimin ve birkaç kişinin üzerinden yürüyor” sözlerinden sonra Başbakan’ın devleti ne hale getirdiğini kendisine en yakın isimlerden birinden duymak aslında “ne olduğunu” açıkça anlatıyor.
Başbakan devleti bitirdi. Devlet yürümüyor.
Devlet denilen şey nihayetinde bir örgütlenmedir ve bu “birkaç kişiyle” yürümez.
O “birkaç kişi” dünyanın en akıllı, en demokratik, en adaletli, en komik, en sempatik, en yakışıklı, en güzel, en güçlü, en zeki, en zarif, en kibar, en dürüst insanları olsa bile yürümez.
Pazar günü bu ülke bir karar verecek.
Belediye seçimlerini bir ülkenin kaderi haline getirmek de ancak bize yakışırdı. Ama öyle veya böyle işler bu noktaya geldi.
Artık tercih zamanı.
Ya taraftarlarının bile kendisinden her şeyi beklediği, etrafına topladığı insanların savaş peşinde koştuğu garip bir adamın ülkeyi yürüyemeyecek hale getirmesini ve ardından da yok etmesini izlemeye devam edeceğiz ya da bu diktatöre işlerin o kadar da kolay olmadığını göstereceğiz.
Ya bu ülke Recep Tayyip Erdoğan için feda edilecek ya da bu zorbalığa bir son verip yaralarımızı sarmaya başlayacağız.
Üçüncü bir yol gözükmüyor…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları













































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.01.2015
7.01.2015
30.12.2014
24.12.2014
16.12.2014
28.11.2014
18.11.2014
11.11.2014
4.11.2014
21.10.2014