Lale KEMAL

AKP gemisi artık su alıyor
13.02.2016
2054

 AKP'nin ağır toplarından önce Bülent Arınç sonrasında Hüseyin Çelik'in, partilerinin hükümet etmedeki olumsuz gidişatına dönük aleni çıkışlarının ülkeye nasıl bir iyilik yapacağını şimdiden kestirmek zor.

Ne de olsa, karşımızda toplumun en azından yarısıyla ve hatta müttefiklerle köprüleri atmış bir hükümet ve cumhurbaşkanı var. Tüm devlet imkanlarını, muhalefeti bastırmak için orantısız biçimde kullanmakta olan bir yönetim anlayışına karşı parti ağır topları, bu olumlu çıkışlarına içlerinden ne ölçüde destek alacaklar, şimdilik belirsiz. En azından nihayetinde dayanamayıp konuşan bu parti ileri gelenlerinin de tıpkı öteki muhalefet gibi sindirilmeleri olasılığı göz ardı edilemez.

Türkiye'nin öngörülemez bir ülkeye dönüşmesinde temel etken, gerek iç gerekse dış politika uygulamalarında otoriter bir yönetim biçiminin tercih edilmiş olması.

Artık içeride ve dışarıda en çok sorulan soru, “Türkiye nereye gidiyor?” şeklinde. Kimileri bu soruyu, en kötü senaryo olan bir askeri darbe ya da ülke geneline yayılacak bir iç savaş şeklinde yanıtlarken kimileri de bir mucize yaşanabileceğini ve AKP'nin, demokratik değerleri önceleyeceği bir konuma yeniden geçebileceği tahminini yürütüyorlar.

Hükümetin, bir süredir içinde bulunduğu sürdürülemezlik hali, parti ağır toplarının eleştirel açıklamalarıyla daha bir gün yüzüne çıktı. Bu sürdürülemezlik hali ise ülkeye ağır bir fatura ödetme şeklinde yansıyor. Türkiye'yi yalnızlığa iten kavgalı dış politika siyaseti, güney ve güneydoğudan ticarete ağır darbe vurdu, dolayısıyla ekonomiyi zayıflattı. İçeride uygulanmakta olan ağır hak ihlalleri ve Güneydoğu'daki şiddetli çatışmalar, uluslararası toplumda Türkiye'yi neredeyse dışlayan bir niteliğe büründü. Her ne kadar şimdilerde ağır mülteci sorununu Ankara'ya ihale etmek için Avrupa devletleri hükümet ile ilişkileri iyi tutsalar da Türkiye hakkında neredeyse tüm dünyada olumsuz bir intiba hakim. Dünyanın bir ucunda Ekvator'da dahi olay çıkartıldı ya, bir bu eksikti o da oldu.

Baharın gelmesi, karların erimesiyle birlikte Güneydoğu'da korkarım çatışmalar daha da şiddetlenebilir. Ülkeyi, göreceli bir rahatlama getiren o 2,5 yıllık kısa süreli ateşkes dönemine döndürecek dolayısıyla çatışmaları sonlandıracak bir fırsatın yakalanmak istenmediği ise geçenlerde açıklanan “terörle mücadeleye devam,” niteliğindeki planla ortaya çıktı. PKK ile çatışmaların bir kazananı yine olmayacak ama yine hepimiz kaybedeceğiz. PKK ile çatışırken Suriye'ye tek yanlı askeri müdahale ise Türkiye'yi onarılamaz bir felakete götürür. Şimdi de ABD ile  “Suriyeli Kürt savaşçıların grubu PYD terörist mi değil mi?,” kavgasına girişildi. İktidar, kavgalarla, Esed takıntısıyla ülke dış politikasını esir aldı, yanıbaşımızda kaderimizi etkilemekte olan Suriye gelişmelerine seyirci konumuna indirgendik.   AKP'ye önemli alternatif olması gereken CHP, ülkeyi uçuruma sürükleyen onca sıkıntı varken,  “Atatürk posteri indirildi, indirilmedi,” kavgasıyla gündemi işgal ediyor.  Bu kavganın bize anlattığı şu; CHP halen halka inemiyor, AKP'nin muhafazakar tabanını kendisine oy vermeye ikna edemiyor,  içindeki sözde Kemalistlerden arınamıyor, çağdaşlaşmayı yakalayacak, dindarıyla, laikiyle, Kürt'üyle, azınlığıyla her kesimi kucaklayacak bir gündem oluşturamıyor.  Dolayısıyla karşısına politikalarıyla ezber bozacak bir muhalefet çıkmayan AKP ve cumhurbaşkanı, 13 yıllık kesintisiz iktidarın doğal sonucu olan güç zehirlenmesinin yol açtığı tahribat ile ülkeyi yönetilemez hale getirdi. Alternatifsiz AKP'nin içinde Arınç ile başlayan çatlak kısa vadede derinleşmeyecek. Ama iktidar kibri ve güç zehirlenmesi de sonsuza dek sürmeyecek. AKP gemisi artık yavaştan da olsa su almaya başladı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar