Leyla İPEKCİ
Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'yle üyelik müzakerelerinin geçici olarak durdurulması kararı alındı. Tavsiye niteliğindeki bu karar siyasidir, sosyolojiktir, etkisi olur olmaz. Türkiye'deki vatandaş bırakın üzülmeyi veya kendisini eleştirmeyi, üzerindeki AB vesayetinden kurtulduğu için çok daha hafiflemiş durumda.
Bu algıyı düzgünce ölçmek için küresel şirketlerin araştırma ve anket yapması da boşuna maddi bir külfet olacaktır. Biz, şiddetin, terörün, işgal ve darbelerin, vesayetin, küresel fitne ağlarının, iç savaş provalarının on yıllardır içinde yaşayanların her anında, her zerresinde kayıtlı bu olgu.
Üstelik de bir anda oluşmadı. Kırk yıllık geçmişi bırakalım, tam üyelik müzakerelerinin başladığı 12 yılı da. Son beş yılımızı her tür çığlığımıza rağmen işitmeyen, işitmek istemeyen AB siyasetinin beceriksiz yaklaşımı, menfaat uğruna aleni terör destekçiliği ve çaresiz inadı devam ettiği sürece de değişen bir şey olmayacak. İşin en ironik tarafı şu ki; bu pozisyonu da devam edecek AB'nin. Çünkü başka bir varoluş senaryosu yok. Kalmadı.
***
Bizler ki kimi zaman içimizdeki vesayetçilerin türlü oyunlarına ve kanlı iktidar emellerine karşı demokrasi perspektifi açısından yoğun biçimde AB üyeliği müzakerelerimizi desteklemiş idik. Sonucunda girmemiz gerekmiyor ama bu perspektif sayesinde içimizdeki her tür saklı yapılanmanın, devlet içindeki devletçilerin, terörle işbirliği yapan çevrelerin, faiz lobicilerinin, kriz ve çatıştırma odaklarının; velhasıl her tür açık ve gizli vesayetçinin işini zorlaştırmak için şahane bir perspektifti. Epey de işe yaradı.
Hatta AK Parti ilk iktidara geldiğinde müzakerelerin en güçlü savunucusu olmuş ve içimizdeki AB destekçisi gibi görünen çeşitli vesayet odaklarının Kıbrıs meselesinden terörle mücadeleye dek hemen her konudaki ikiyüzlü tavrını her fırsatta açığa çıkarmıştı.
AB Parlamentosu başkanı ekonomik yaptırımların da uygulanabileceğini söylemiş. Sanırım, bu da burada ne devlet ne de sivil düzeyde büyük bir infialle karşılanmaz. Nereden baksanız, Avrupa ekonomisi hızla küçülüyor, durağanlaşıyor ve bize uygulayacakları her yaptırım, bizden önce kendi çıkarlarını tehlikeye atacaktır.
***
AB ve Amerika: Türkiye'de Gezi olaylarından itibaren gerilla sempatisi içindeki genç isyancıları veya muhalefet adı altında terörist işbirlikçilerini desteklemeye her devam ettiğinde büyük ve toplu bir kopuş yaşandı Avrupa ruhundan. Hele PKK'nın Avrupa ülkelerindeki faaliyetleri belki 30 yıldır biliniyor olmasına rağmen, özellikle Suriye sonrasında iyice açığa çıkan ve aleni bir biçimde zalim ittifakına dönüşen bu işbirliğine hiçbir katmanda tolerans kalmadı.
Milyonlarca mülteci korkunç bir iç savaş sebebiyle ülkemize gelmişken, Suriye'de veya Irak'ta yaşananların bizden ayrı olduğunu, bize gözdağı olacağını filan sananlar fena halde yanıldı. Bu bizim de savaşımızdı. Musul'da Halep'te olanlar bizden gayrı değildi.
Bunu söylemeye çalışanları faşistlikle, sömürgecilikle, imparatorluk emelleriyle filan itham etmeye kalkanlar, buradaki gerçek olguyu, iç içe ve bir arada kaynamakta olduğumuzu fark edemeyecek kadar kendi çıkarlarına dalıp gitmişlerdi. Fitne kampanyaları, kan, gözyaşı ve algı operasyonu ile burada giderek dirilen o mayayı bozmaya devam edeceklerine ikna olmuşlardı. Eskisi gibi.
Batı'nın PKK'nın uzantısı olan örgütleri desteklemesi bu sıcak savaş ortamında her şeyi bitirdi aslında. Geri dönülemez bir set çekti aramızda. Buna bir de durmadan patlayan Daiş, PKK gibi bombaların ve canlı bombaların sivil hayatımızda açtığı tahribatı ekleyin. Burada biz ölmeye devam edeceğiz ve siz orada bu ölümlerimizi meşrulaştırmaya, darbeleri, terörü filan haklı göstermeye devam edeceksiniz! Bu her şeyin sonu oldu işte.
Bugüne gelene dek, son beş yıldır, özellikle Gezi, Kobani olayları, 6-8 Ekim felaketi, 17, 25 Aralık girişimi, hendek savaşı, küresel bombaların patlaması gibi kalbimizi hedefleyen olaylarda AB'nin tutumu apaçıktır. Bir de 15 Temmuz'da bütün kurumlarımız patlatılırken, meclisimiz bombalanırken, Cumhurbaşkanı ve ailesi korkunç bir saldırıdan kıl payı kurtulmuşken, onlarca şehidimiz varken zalimlerle aleni işbirliği yapmaları eklenince: Avrupa ruhu Türkiye vatandaşları algısında silinmiş gitmiştir. AB ruhundan geriye hiçbir şey kalmamıştı uzun zamandır. Külleri dahi savruldu gitti rüzgarla.
***
Türkiye Yazarlar Birliği'nin düzenlediği 8. İstanbul Edebiyat Festivali'nin bu yılki teması Edebiyat ve Darbeler idi. Acizane konuşmacı olarak katıldığım bölümde sanat açısından 15 Temmuz'u ele aldık. Neden bir darbenin çok ötesinde bir küresel işgal girişimi olan 15 Temmuz? Neden illa bir sanatsal ifadeye bürünmeli mi? Bürünebilir mi?
Aradan dört aydan fazla bir sure geçti, henüz çok yeni. Ama dört asır da geçse bu değişmeyecek. Milli iradesi, demokrasisi, geleceği, kısacası sevdiği her şeyin toplamı olan vatanı için bir gece koltuklarından kalkıp can feda edip şehit oldular. Vatan biziz dediler. Bu müthiş bir tanıklıktı bizler için.
AB'ye de bizlerden bir tavsiye kararı versek; bunu söylerdim işte. Eğer yeniden bir siyasi değişiklik yapmak ve Türkiye'yle diplomatik stratejik vesaire ilişkileri düzeltmek isterse: Nerede hata yaptığını anlamak için önce 15 Temmuz'da ne olduğunu anlamaya çalışmakla işe başlasın.
Ölümü hiçe sayarak tankın altına giren, üzerine silah sıkılınca yürümeye devam eden insanların ne yaptığını, neyi dirilttiğini, bizi neye şahit tuttuklarını anlamaya çalışsın. Bunun ne AB insan hakları raporunda, ne kimlik ve aidiyet ideolojilerinde, ne varoluş felsefesinde, ne de doğu batı sentezlemesine dayanan sosyolojide bir analizi yapılabildi henüz. Kalpten kalbe bir kurs almadan da, içinde yaşanılamadan da öğrenilemez. Belki Şangay beşlisinde de buna rastlanmayacak. Nato'da da vesaire. Ama gönülsüz ittifaklarla bir yere kadar. Şimdi bunca zulmete adalet gerek. Sızlandırılmış aşk ve irfan kursu! Yeni stratejik ittifakların ana teması olmaya aday. Er geç.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018