Ben yazının başına oturduğumda sandıkların açılmasına bir saat vardı ama “lanet olsun “ diyeceğim; Sadet Partisi sandık müşahidi  iki kardeş Hasan Aktaş  ve İlyas Aktaş   Malatya’nın Pütürge ilçesinde, Akp’li bir adayın yeğeni  tarafından silahlı saldırı sonucu öldürüldüğü haberleri ajanslara düştü..

Hangi seçim bu iki canın hayatını geri getirir ve bundan daha  değerlidir...

Hangi Belediye başkanın seçimi ve başarısı bu iki kardeşten daha önemlidir ?

Sadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu bu cinayet üzerine:

”lanet  olsun alacağın  bir iki oy yerin dibine girsin” diye isyan ediyordu.

Erdoğan bu cinayet üzerine:

“bu bizi çok üzdü  siyasiler iki dudaklarının arasından çıkan söze dikkat etmeli” diye açıklama yaptı.

Söyleyene bak demekten başka bir şey aklımıza gelmiyor.

Bu seçim sürecinde Erdoğan ve ortağının muhalefete hakaret ve iftira etmediği kötü söz kaldı mı dağarcıklarında.

Neydi öyle be, sanki seçim değil de savaşa gidiyorduk, Erdoğan’ın ve Bahçeli’inin ellerinde bir tek kesici ve ateşleyici alet yoktu ama dilleri  zehir zemberekti.

Seçime gelirsek.

Seçim hiçte eşit şartlarda yarışılmadı muhalefet teröristlikten tutun da   hainliğe  uzanan, aklınıza ne kadar kötü söz ve iftira varsa  hepsinden nasibini aldı.

Hele HDP’ye  özgürce  siyaset yapma fırsatı hiç verilmedi .

Yandaş medya objektif habercilikten uzak ve tam bir yanlı yayın yaptı. Felaketti.

İşte göstergesi,1 Şubat 20 Mart arasında Cumhur ittifakına ayrılan süre 135 saat 51 dakika iken..

Millet ittifakına  ayrılan  süre ise  sadece 20 saat 3 dakika.

TRT ‘nin  16-20 Mart arasında Akp ve MHP’ye verdiği süre 27 saat.

HDP’ye göstermelik  bir iki istisna dışında hiç bir yerde    pek  bir süre verilmedi

İşte seçim böyle bir iktidar  ve muhalefet arasında eşit olmayan  şartlarda geçti.

Televizyon karşısında kanalları dolaşırken ne göreyim gözlerime inanamadım.

Sandıkların açılmasından yarım saat sonra 17.30’da   yandaş kanallardan TVNET ve Kanal 24 televizyonları  YSK’nın yasaklarını yok sayarak, sandıktan çıkan verileri Akp’e lehine vermeye başladı.

Üstelik  YSK yasakları saat 19.15’de kaldıracağını açıklamasına rağmen.

Ama ne veriler ne veriler ; üç ilden örnek vereyim bunu bire bir izlediğim için yazıyorum ;

İstanbul’da Binali Yıldırım’ın yüzde 73,Ankara’da Mehmet Özhaseki’nin yüzde 65 ve  İzmir’de  Nihat Zeybekçi’nin yüzde 56 önde olduğunu vermeye başladı..

Hemen telefona sarılıp arkadaşım  HDP Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu telefonla aradım .

VE  sosyal medya hesabımdan da  bir paylaşım yaptım.

Başkaları da izlemiş olmalı ki muhalefet partilerinin devreye girmesi ile YSK’nın uyarısı sonucu yandaş kanallar  yayın programını değiştirdiler.

Ya Anadolu Ajansı(AA) nın rezaletine ne demeli ?

Cumhur İttifakın adayı Binali Yıldırım gece saat 23.15 de kazandığını ilan etti.

Millet ittifakının adayı Ekrem İmamoğlu öne geçmeye başlayınca, AA veri akışını kesmesi  seçimlere gölge düşüren bir tutumdu..

 AA haber vereceği yerde kendisi haber oldu, olmakla da kalmadı  rezil oldu..

Buna rağmen Türkiye’de seçimlerin   lokomotifi olan   İstanbul’u burun farkı ile Ankara’yı yüzde üç, İzmir’i de her zaman olduğu gibi yüzde 20 fark atarak Millet ittifakının adaylarının kazanması, küçümsenmeyecek bir başarıdır.

Diğer bir önemli başarı ise kayyımların atanmış  olduğu  Van,Diyarbakır ve Mardin’de  Kürt seçmenin iradesi  tüm baskılara rağmen, tekrar sandığa yansıdı, bu  takdire şayandır.

Ben tekrar yazıma başlık yaptığım konuya dönersem  seçimleri elbette biri kazanacak biri de kaybedecek ama,bu iki kardeşin hayatlarını geri kim verecek ? Değer miydi?

Bu iki kardeşin ölümünden  toplumu ayrıştıranlar, kamplaştıranlar, ötekileştirenler hedef gösterenler,  muhalefeti illet-zillet diye hain düşman ilan edenlerin  hiç mi suçu yok  bu cinayette?

Ölen kardeşlerden  bir tanesi  bir bakanın,  valinin, generalin, Cumhurbaşkanın çocukları olsaydı bu cinayet  bu kadar soğuk kanlı karşılanır mıydı?

Beni en çok üzen seçimin üzerinden üç gün geçti ama, hiç bir yazılı ve görsel medya da, televizyon programlarında bu iki kardeşin katledilmesi konu edilmedi.

İnsan kanının sudan ucuz olduğu, insanın dini ,ırki ve mezhebiyle  değerlendirildiği bizim  topraklarda, insan değeri, insan hakları ve özgürlükler yönetenler ve yakınları için geçerlidir.

İşte iki kardeşin katledilmesini  de böyle okumalıyız diyorum, ailesine sabırlar dilerken, dilerim katil de  hak ettiği cezayı alır demekten başka elimizden bir şey gelmiyor.

Değer miydi bir seçim için iki kardeşi katletmek?