Mümtazer TÜRKÖNE
Göstere göstere, bir tuluat şeklinde hukuk katlediliyor. Kamu vicdanında mahkûm olmuş, hırsızlık-yolsuzluk iddialarını katakülliye getirip kapatmak sadece cezadan kaçmak değil, aynı zamanda “sıkıysa gelin hesap sorun” diye meydan okumaktır.
Olan biten ortada. “Dönemin başbakanı”nın, bugünün Cumhurbaşkanı’nın tam merkezde yer aldığı ağır siyasî yolsuzluk iddiaları üzerine yargı bir soruşturma yürütüyordu. İktidar gücünün elinde tuttuğu yasama çoğunluğu seferber edilerek kanun değişiklikleri ile bu soruşturmaları engelleyecek yargı düzenekleri oluşturuldu. Devlet içinde yeni ittifaklar gelişti: Ergenekon ve Balyoz sanıkları veya tutukluları serbest bırakılarak cephe genişletildi. Doğrudan bu yolsuzluk soruşturmalarının sebebi olan iktidar medyası seferber edilerek algı operasyonları yapıldı. Siyasî-ekonomik istikrar kartı ile toplum tehdit edildi: Mahalli seçimde ve cumhurbaşkanlığında yolsuzluklara rıza gösterme veya ekonomik kriz arasında halk seçim yapmaya zorlandı. Adaletin elindeki kılıç yürütme organı tarafından gasp edildi ve adalet terazisinin bir kefesine yerleştirildi; bütün ölçüler şaştı.
Sonuç: Yargı’nın emrinde soruşturmayı adli kolluk sıfatıyla yürüten polisler gözaltına alınıp tutuklanıyor. Yolsuzluk soruşturmaları ise kanunla oluşturulmuş kısa devre yargı düzeneği ile kapatılıyor. “Dönemin başbakanı” için tam bir zafer gibi görünüyor. Gerçekten öyle mi?
Erdoğan, hukuk düzenine karşı, elindeki bütün kozları kullanarak topyekün bir savaş yürüttü. Yolsuzluk-hırsızlık iddialarından aklanmadı; hukuk düzenini tepetaklak ederek yargıyı bu iddiaları soruşturup-koğuşturamaz hale getirdi. Kendisi aklanmadığına, hukuk sistemi de işlemez hale geldiğine göre bu savaşın galibi yok. Mağlubu ise iğdiş edilmiş bir hukuk sistemi içinde hakkını aramakta zorlanacak olan bizleriz. Güven içinde müracaat edeceğimiz bir hukuk düzeni artık yok. Peki ne var?
Hukuk düzenine yönelik siyasî savaşın bir kapasitesi ve kendi sınırları var. Öncelikle elinizdeki silahın geri tepmesini hesap etmeniz lâzım. Yolsuzluk soruşturmasını kapatıp, bütün delilleri tam imha edecek iken, bu soruşturmayı adli kolluk sıfatıyla yürüten polislere açılan “darbe” davası yüzünden deliller muhafaza edileceğine göre, ateşlediğiniz silah geri tepmiş demektir. “Darbe” davası, yolsuzluk davasının delillerinin muhafaza edildiği bir sürece dönüşecek.
Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Hükümet erkânının Adlî Yıl Açılışı’na katılmamaları, doğrudan yargı mensuplarına yönelik taarruzun işaret fişeği olarak kayda alınmalı. 12 Ekim’de yapılacak HSYK seçimleri için yargı mensupları baskı altına alınacak. Yargıtay Başkanı nezaket çerçevesi içinde üstü kapalı olarak planı açıkladı. HSYK seçimlerine Hükümet’in müdahalesi sonuç vermez, arzu edildiği gibi bir heyet oluşmazsa kanun değişikliğine gidilecek. Yani hukuk düzeni bir dizi seri cinayete daha uğrayacak. İki tane engel var. Yargı bağımsızlığının en önemli dayanağı olan yargıçlık teminatını koruyan bir kurum olarak HSYK işlevsiz hale getirilirse, Anayasa Mahkemesi bu teminata sahip çıkacaktır. İkinci engel muhalefet partileri. Hükümet sandıktan aldığı güçle yargıya savaş açıyorsa, sandıktan aldığı güçle muhalefet mevzide yerini almak zorunda. Evrensel hukuka ve yargıçlık teminatına sahip çıkmak adına Meclis’teki üç muhalefet partisinin yapabileceği çok şey var.
Hukuk sadece adalet arayışının değil, aynı zamanda istikrarın da kaynağı. Göstere göstere yapılan bu kadar hukuksuzluk, “istikrarsızlık mı-yolsuzluk mu?” diye, “kırk satırla kırk katır” arasında seçime zorlanan toplumu bambaşka bir tercihe zorlayacak. Ali Babacan, hukuk devleti olmadan ekonomik ilerlemenin olamayacağını söylüyor. Bu sözü, Hükümet içinde ekonomik istikrarın neredeyse yegane teminatı olan kişi söylediği için çok önemli. “Yargının bağımsızlığı esastır, güçler ayrılığı esastır” sözü, üstelik tam da Erdoğan’ın yargıya yönelik genel taarruz hazırlıkları yaptığı sırada söylenmişse, Hükümet’in içinden de evrensel hukuka sahip çıkan bir iradeyi umabiliriz.
Hukuk savaşı, kısa vadede siyasetin, uzun vadede hukukun zaferiyle sonuçlanır. Kısa vade bitti, uzun vadenin içindeyiz.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025