Murat AKSOY
Önce bir siyasi tespit ile başlayalım.
Dünyada var olan her Devlet “özünde” otoriterdir. Amerika da, Hindistan da, Almanya da, Japonya da böyledir. Çünkü devletler, ulus-devlet dünyasında “ulusal çıkarları” korumak için gerektiğinde vatandaşından “sır” saklamayı varlıklarının temel referanslarından biri olarak görürler. Bu otoriter öze göre, güçlü devlet olmanın koşulu budur.
Çok kategorik olsa da Doğu ile Batı’yı birbirinden ayıran en temel özelliklerden birisi, devlet-toplum arasındaki güç dağılımındadır.
Doğu toplumlarında devlet, ne kadar güçlü ise göreli olarak Batı devletlerinde toplum o kadar güçlüdür.
Batı’da toplumların gücü, devletlerinin özündeki otoriterliği yok etmemekte sadece denetleyebildikleri ölçüde azaltmaktadır.
Bunu sağlayan ise, sivil toplumun ve onların temsilcisi olan siyasetin devleti denetim gücüdür. Bu yüzden Batı’da sivil toplum ve siyaset daha güçlü ve köklüdür.
Sivil toplum ne kadar güçlü ve kamusal alanda etkiliyse devletin denetlenmesi, şeffaflığı ve hesap verebilirliği o kadar mümkün olmaktadır. Bu denetim, devletin demokratikleşmesine yol açmaktadır.
Türkiye, coğrafi olarak Batı ile Doğu’nun birleştiği yerde olsa da çoğunlukla zihinsel olarak Doğulu oldu. Devlet-toplum ilişkisi hep devlet lehine oldu. Devlet istisnai dönemler dışında otoriter oldu.
İktidar olan en demokratik iktidarı bile denetimine aldı, kendine benzetti.
AKP iktidarının son dönemi tam olarak bu eklemlenmenin tarihidir. Yani AKP’nin devletleşmesi, devletin AKP üzerinden operasyonel olarak etkili olması, onu denetim altına alması tarihidir.
AKP’nin kültürel kimlik olarak İslamcı, muhafazakâr olmasının devlet açısından bir önemli yoktur. Sonuç olarak devlet bir formdur ve onun için önemli olan toplum üzerindeki denetim gücüdür. Bu denetimi, hangi araçla sağladığı ikincildir.
Bu açıdan AKP, iktidar olsa da, toplumu yöneten esas güç devletin kendisidir.
Devlet, Erdoğan/AKP iktidar bloku ile toplum üzerinde tam bir denetim sağlama, toplumu cendere altına almak istemektedir.
Bunun için Türkiye’nin demokratikleşme hedefi, Erdoğan/AKP iktidar bloku üzerinden devletin denetlenmesidir.
Devlet/Erdoğan/AKP iktidar blokunun, siyaseti devre dışı bıraktığı, sivil toplumu, medyayı, düşünce ve ifade özgürlüğünü bu kadar ağır baskı altın aldığı durumda, “sivil itaatsizlik” siyasal araç olarak, sokak ve meydanlar da toplumsal muhalefetin en önemli siyasallaşma aracı olarak ortaya çıkmaktadır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Meclis’te ifade ettiği, “Sokakta, meydanda sonuna kadar direneceğiz.” mealindeki ifadeleri bu bağlamda önem kazanmaktadır. CHP’nin bu açıdan “devlet”e mesafe alması önemlidir.
Devlet/Erdoğan/AKP iktidar blokuna karşı sadece CHP’lilerin değil bu blokun mağdur ettiği tüm toplumsal kesimlerin demokratik bir devlet hedefiyle siyaseten ortaklaşması kaçınılmazdır.
Bunun en önemli aracı siyaset, siyasetin işlevsizleştirildiği durumda da sivil itaatsizlik eylemleridir.
Sivil itaatsizlik çünkü…
Bu kavramı 1848’de Henry David Thoreau; “Yönetim siyasetinin ya da yasaların değişmesini isteyen, aleni, şiddetsiz, vicdani, fakat aynı zamanda siyasi olan, yasa dışı bir eylem.” olarak tanımlamıştır.
Bu haliyle sivil itaatsizlik eylemi;
-yasaya aykırı,
-ama şiddet içermeyen,
-toplumsal duyarlılık yaratacak biçimde kamuya açık, sonuçları hesaplanabilir ve en önemlisi de
buna katılanların;
-eylemin hukuki ve siyasal sonuçlarına katlanılmayı göze almasına dayanır.
Son dönemde ortaya çıkan onca anayasal ihlale, hukuksuzluğa rağmen devletin hiçbir kurumu görevini yapmıyor.
En basit biçimde Cumhurbaşkanı seçilmek için gerek şart olan üniversite lisans diplomasının olup olmadığının bu kadar tartışılıp gerçek ortaya çıkarılamıyorsa; muhalefetin ve toplumun başka siyasal araçlar kullanması kaçınılmazdır.
Sivil itaatsizlik bu araçlardan sadece biridir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018