Murat AKSOY
Kürt sorununun çözümü konusunda yakalanan olumlu havayı ve çözüm iradesini 1993'te Bingöl'de, 2011'de Silvan'da olduğu gibi berheva etmek isteyen PKK, Dağlıca saldırısını gerçekleştirdi. PKK'nın bu saldırısı ne 1993'teki ne de 2011'deki sonucu verdi. Tersine çözüm iradesi daha açık biçimde ortaya çıktı.
Dağlıca saldırısının ortaya çıkardığı en önemli sonuç kuşkusuz, hem BDP hem de PKK içindeki farklılaşmayı daha da görünür kılması oldu. Eğer bu farklılaşma bugün flu görünüyorsa bunun tek nedeni silahlı vesayetin varlığıdır. PKK'nın elindeki silah BDP'yi de, Kürtleri de sindiriyor olabilir. Leyla Zana siyasi risk alarak buna karşı çıkmayı başarmıştır. BDP'ye düşen Zana'yı yalnız bırakmamaktır.
Dağlıca saldırısı, Kürt siyasi hareketinde hem sözünün hem de varlığının siyasal karşılığı olan Leyla Zana'nın Hürriyet Gazetesi'ne, PKK içindeki çözüm yanlısı Murat Karayılan'ın Avni Özgürel'e verdiği söyleşinin sonrasında geldi. Saldırı adeta hem Zana'ya hem Karayılan'a verilmiş bir cevap oldu.
Bu süreç, Kürt siyasetini analiz ederken sıkça kullanılan 'şahin-güvercin' dikotomisi giderek sahici biçimde karşılık buldu. Ve bu ayrışma sadece BDP'de değil, PKK içinde de net biçimde ortaya çıktı.
Murat Karayılan Kandil'de Avni Özgürel'e barış, silah bırakma mesajları verirken, 'Davrimci Halk Savaşı' çizgisini savunanlar aynı günlerde Suriye'de Dağlıca saldırısını planlıyorlardı. PKK'nın içindeki bu farklılaşmayı daha açık biçimde gösteren başka ne olabilir ki?
Son gelişmeler PKK içindeki 'şahin' kanadın daha güçlü olduğunu gösteriyor.
Bu tespiti Leyla Zana'nın Başbakan Erdoğan ile görüşmesinde yakalanan olumlu havanın tam ters noktada duran yazı ve söyleşiden çıkarmak mümkün.
Leyla Zana'nın açıklamalarından sonra Başbakan Erdoğan Zana'nın görüşme talebini kabul etti. Zana görüşmeden sonra Öcalan'a ev hapis dahil pek çok konuyu Başbakan'la paylaştığını, kısaca çözüm için siyaset yolunun hâlâ açık olduğunu Meclis'te yaptığı toplantıda ifade etti.
Oysa bu görüşmeden birkaç gün önce yine PKK yöneticisi Mustafa Karasu'nun Özgür Politika gazetesindeki yazısına baktığınızda bambaşka bir dili, bakışı görmeniz mümkün. Yazı açık biçimde Leyla Zana'yı hedef alıyordu. Karasu yazısında; 'Leyla Zana'nın konuşmaları çözümle de, barışla da ilgili olmayan konuşmalardır. Türkiye'nin Güney Kürdistan'daki siyasi ilişkilerinin başka bir tezahürüdür. Leyla Zana bunları söylemeden çok kısa bir süre önce Güney Kürdistan'daydı. Zaten güneyli siyasetçiler AKP'lilerle ilişkileri gereği her zaman 'AKP iyidir' demişlerdir. - Dolayısıyla, Leyla Zana'nın söyledikleri de çözüm ve barış için bir değer ifade etmiyor. Sadece Kürdistan'da etkisizleşen AKP'ye bir nefes verme anlamına geliyor' ifadelerine yer verdi.
Aynı şekilde Zana-Erdoğan görüşmesinden sonra da; KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan Fırat Haber Ajansı'na söyleşi verdi. Söyleşi 'Askeri Çözüm Sürecindeyiz' başlığıyla duyruldu. Kalkan söyleşide; 'Sanal bir PKK yaratılıyor. Gerçekten PKK yönetimi, sorumluları, temsilcileri ne demişler, ne açıklamışlar, pratikte yaşananlar neler, ne anlama geliyor, buna hiç bakılmıyor. Bunlar elinin tersiyle itiliyor, görmezden geliniyor ve de üstü kapatılıyor. Bunun dışında sanal bir PKK gerçeği üretiliyor. PKK adına açıklamalar yaptırılıyor, PKK adına görüşmeler yaptırılıyor, PKK adına neredeyse silah bırakma kararı çıkartılıyor ve böylece kendi kendine sonuca gidilen bir ortam yaratılıyor ve bu topluma empoze ediliyor. Toplum bu biçimde yanıltılıyor, toplum belleği bu biçimde çarpıtılmaya çalışılıyor' sözleriyle sert bir çıkış yaptı.
Gerek Karasu'nun gerekse Kalkan'ın sözleri PKK'nın Karayılan gibi barıştan, çözümden, silahlı mücadeleye son vermeye çok uzak olduğunu gösteriyor.
Eğer PKK içinde Öcalan, Karayılan hattı güçlü olsaydı Fırat Haber Ajansı'nda bunun yansıması gerekirdi.
PKK'da bu süreçte 'şahin' çizginin egemen olmasının sebebi elbette Suriye'deki gelişmelerdir. Bu çizgi, Suriye'de yaşanan kaosun 'kendi' ömürlerini uzattığını düşünmekte ve buna göre alan genişlemesine gitmektedirler.
Bu resim PKK'daki farklılaşmayı görünür kıldığı gibi siyaseten BDP'ye, BDP'ye oy veren ya da vermeyen özgürlükçü-demokrat Kürtlere sorumluluk yüklemektedir. Elbette ki bunların içinde en büyük sorumluluk siyasi parti olduğu için BDP'ye düşmektedir. BDP, bu süreçte eğer siyasi parti olma vasfını yeniden kazanmak istiyorsa PKK'ya ve onun şiddetine açık mesafe almalıdır.
Yakalanan olumlu hava BDP'ye bunu yapma imkanı vermektedir. BDP, Zana'ya sahip çıkmalı ve PKK'ya silahlı mücadeleye son verme çağrısı yapmalıdır. AK Parti'ye düşen de güven ortamının yaratıcı siyasi adımlar ve demokrasiyi derinleştirecek yasal değişiklikler yapmaktır.
Kürt sorunu ve Kürtler için yol ayrımına gelmiş bulunuyoruz. Yol ayrımı açık bir bölünmedir. Şimdi değilse bile yakında. Bu bölünmenin bir tarafında siyaset, diğer tarafında vesayet ve şiddet vardır. Siyaseti Leyla Zana'nın açtığı yol temsil ederken; vesayeti Kürtlerin haklarından çok, kendi varlığını ve iktidarını korumak isteyen PKK içindeki şiddet yanlıları temsil etmektedir. İlk yol hayat, ikinci yol ise daha çok ölüm demektir.
twitter: @murataksoy
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018