Yasin AKTAY
Hanefi Avcı’nın cezasının Yargıtay’ca onanmasını Ali Bayramoğlu “Cemaatin Güç Gösterisi” olarak nitelemiş. Durumu gerçekten çok iyi ifade eden bir niteleme, ama eksik. Bunu tamamlayacak bir betimleme cemaatin bu güç gösterisinin aynı zamanda tükenişinin, batışının bir ifadesi oluşudur. Paralel yapı Hanefi Avcı ile ilgili asıl güç gösterisini hayatı boyunca muhafazakar, milliyetçi bir emniyet görevlisi olarak temayüz etmiş birini bir komünist silahlı örgüt kurmak ve yönetmek suçlamasıyla yaptığında yapmıştı.
Oradaki güç gösterisi sadece yapılan şovdan ibaret kalmamış, herkesi de bu absürt iddiaya inandırmak suretiyle gerçekleşmişti. Bir inandırıcılık düzeyi testi olarak Hanefi Avcı vakası başlıbaşına örnek bir vakadır. Ergenekon denilen yapıyla mücadele adına üretilen büyük kredinin neye yetebileceğini de gösteren bir göstergeydi bu olay.
Oysa şimdi, bambaşka bir safhadayız ve bu safhada ortaya konulan güç gösterisi şimdiye kadarki bütün iddialarından vazgeçmeyi de gerektiriyor. Bedeli ağır ödenen veya ödenecek olan bir güç gösterisi. Her hamle niyeti, planı ve sorumluluğu daha fazla ele veren bir tür suçların itirafı şeklinde gerçekleşiyor. Güç gösterisi yaparken, sirkatini söylüyor paralel yapı. Bu sirkat kimsenin görmezden gelebileceği bir sirkat değil.
Paralel yapı, sirkatini bu kadar açık biçimde ortaya koyacak şecaat gösterilerine neden girişiyor olabilir? Bu şecaat gösterilerinde bir akıl kalmış mıdır? Daha önce sorduğumuz soruyu tekrarlayalım: Camianın stratejik aklına ne oldu?
Aslında başından beri paralel yapı 17-25 Aralık darbe sürecine bütün unsurlarıyla katıldığı halde “bizim alakamız yok” demeyi de hiç ihmal etmedi. Bunun, muhatabını aptal yerine koyan çileden çıkarıcı pişkinlik boyutunu hissetmemek mümkün değildi.
Ancak sürecin devamında muhatabın aptal yerine konulmasından ziyade camiaya atfedilen aklın biraz daha abartılmış olduğunu hissettirecek daha çok şey olmaya başladı. Başkalarını sürekli aptal yerine koymanın kaçınılmaz sonucudur zaten, insan kendi akıl ve basiret yitimine uğrar. Karşıdakinin aptal olduğu varsayımı akıllıca davranmayı, hatta akıllı olmayı gereksiz kılar. Allah’ın sopası da böyle çalışıyor işte.
Paralel yapı elli yıldır biriktirdiği bütün stratejik müktesebatını getirip büyük bir kumara yatırdı ve kaybetti. 17 Aralık girişimi bir tamahkar kumarbazın hikayesidir bir bakıma. Sadece kendi kaybetmedi, ona inananlara da kaybettirdi. Gelinen noktada kayıpların telafisi mümkün görünmüyor. Tekrar eski duruma avdet etmek mümkün değil.
Bu ölçekte kayıpların psikoloji üzerinde doğal olarak çok ciddi bir travmatik etkisi oluyor. Öyle görünüyor ki, bu travma sonrası durumlarda ortaya çıkabilecek tipik durumlarla karşı karşıyayız. Son derece güçlü bir haklılık şemasına sahip olan camia, bu durumda kendi haklılığına kendini inandırabilmek için çok daha radikal, çok daha saldırgan bir dile sarılıyor.
Çok iyi retorik yapabilen, çoğu da ithal, bir kaç kalemşörü ve aynı haklılık şemasında ısrar eden yığınla trolün yürüttüğü PR kampanyaları dışında yapı, retorik sanatının da köküne kibrit suyu ekiyor. Ancak dışarıdan tam bir retorik katliamı gibi görünen bütün bu hareketlerin, failleri açısından travmayı daha az kayıpla atlatmaya yarayan bir işlevi oluyor.
Gülen, elemanlarını bütün bu yaşananlara rağmen yaşananların sonunda bir umut olduğuna dair kesin bir inançla motive ediyor. Bu bir telafi mekanizması, zira, yapılanların akılla izah edilir bir tarafı yok. Esasen hiç birisi baştan beri kendi aklıyla hareket etmiyor. Asıl büyük hikmetli sırrı taşıyan “hocaefendi”nin bir bildiği vardır ve o ne diyorsa odur.
Ehli sünnet itikadı açısından ancak vahy alan birine, yani bir peygambere, o da aldığı vahy sınırlarında gösterilebilecek olan bu sadakat, Şiilik karşıtlığıyla temayüz eden paralel yapının en ayırt edici özelliği haline geliyor.
Bu özelliği dolayısıyla empatiyi de, dışarıdan nasıl göründüğünün basiretini de yitirdiler. Algıyı yönetelim derken, haklarında oluşan algının cenderesine yakalandılar.
Böylece her yaptıklarıyla daha fazla batma noktasına geldiler.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019