Yasin AKTAY
Malezya izlenimlerim dolayısıyla hem dindar nesil tartışmasına hem de gündemdeki MİT tartışmasına ara vermek durumunda kaldım. Her iki tartışma olanca hızıyla devam ediyor. Dün başbakan AK Parti Gençlik kolları Kongresine hitaben yaptığı konuşmada altını çize çize "dindar nesil" yetiştirmek istediğini tekrar söyledi. MİT tartışması ise beklendiği gibi ve bu krize girilmişken olabilecek en iyi şekilde çözüldü. Hükümet, siyasete yargının müdahale etme girişimini en açık şekilde yanıtlayarak siyasal alandan en ufak bir parselin işgal edilmesine izin vermemiş oldu.
Her iki tartışmanın şahsımı ilgilendiren tarafları oldu. Birincisi, dindar nesil konusunda. Devletin eğitimdeki rolünün ne olduğuna dair tartışma görünenden çok daha karmaşık. Doğrusu Türkiye'de çağrıştırdıklarının aksine daha liberal ABD, İngiltere veya AB ülkelerinin birçoğunda "dindar nesil" yetiştirme hususunda devletin çok daha açık, istekli ve stratejik davrandığını öncelikle vurgulamakta yarar var. Örneğin ABD ve Kanada'da devletin genel anlamda eğitim konusunda dini grup ve cemaatleri teşvik eden bir yaklaşımı var çünkü bu yolla gençliğin daha dindar yetişeceği bekleniyor. Bu konuda devletin bir din tercihi yok, dinin kendisi başlı başına kişinin kendini kontrol etmesini sağlayan bir mekanizmayı devreye sokması dolayısıyla bir "toplumsal sermaye" olarak değerlendiriliyor. Bir "sivil din" konsepti, kuruluşundan beri ABD'nin dinle ilgili genel tutumunu oluşturmuştur.
Almanya'da da devlet dini cemaatlerle mutlu bir topluma ulaşmak için işbirliği yapar. Alman laikliğinin "toplum mutluluğunu" merkeze alan yaklaşımı dindar nesil yetiştirme hususundaki girişimlerin önünü açık tutmakla yetinir. Görünen kadarıyla da ABD'deki kadar başarılı değildir ancak dindar bir nesil yetiştirme hedefinden tamamen kopuk sayılmaz.
Türkiye'de dindar nesil yetiştirmekle ilgili bir siyasi partinin özel bir ilgisinin olması gayet doğal, AK Parti gibi bir siyasal aktörün böyle bir gündeminin olmaması yadırganır zaten. Ancak burada sorun devlet erkini yöneten siyasal partinin vatandaş çeşitliliğiyle ilgili gözetmesi gereken hukukla ilgilidir. Din eğitimi veya tercihi bir ebeveyn hakkıdır ve bu hakkın ihlal edildiği sınırlara uzanmama konusunda bir hassasiyeti her zaman korumak gerekiyor.
Beni bunları söylemeye sevk eden ölçüler liberal devlet anlayışına herhangi bir primim değil, tamamen İslami ölçülere olan duyarlılığımdır. Oysa Star Gazetesi'nin Açık Görüş ekinde sevgili kardeşim Edip Asaf Bekaroğlu "dindar nesil" tartışmasında devletin rolüne dair muhafazakâr kesimden gelen itirazları tamamen liberal Zeitgeist'e olan teveccühümüze bağlamış. Yanlış bağlamış.
Belki eğitimde ve toplumda özgürleşmenin önü hiçbir dönemde bu kadar açılmış olmaması dolayısıyla, AK Parti'nin 9 yılı aşan icraatı böyle bir uyarıyı yapmayı gereksiz bile kılıyordur. Başbakanı bu sözünden dolayı dini baskıyı artıracak diye eleştirmek gerçekten de hakkaniyete sığmaz. Ancak mevzu buradan açılmışken bu uyarıyı yapmakta, belki 3. taraflara duyurmak açısından fayda olmuştur. İnsanların istemedikleri bir dine göre eğitim görmeme hakkı, bu hakkı saygı, bir "liberal değer" değil (veya belki liberaller de bunu benimsiyordur), ondan çok önce bir İslami değerdir.
Bunu liberallerin de benimsiyor olup olmadığı doğrusu hiç umurumda değildir. Bekaroğlu'nun liberalizme yönelttiği bütün eleştirilere katılıyorum. Ama bunu yaparken liberallere de bazen layık olduklarından daha fazla bir değer rezervi armağan ettiğinin farkına varıyor mudur acaba? Ki bu çok sık yapılan bir yanlıştır. Evrensel nitelikli bazı değerler kapanın elinde kalırmış gibi, liberaller bir kez sahip çıktığında o değerlere mesafe koymak şartmış gibi davranmaya başlıyoruz. Oysa bu değerler kimsenin tekelinde olamaz, liberallere de münhasıran armağan edilemez. Zaten onlar bu değerlere sahip çıktığında da kendi total tasavvurları içine yerleştirerek yaparlar bunu.
Son Arap Baharı devrimlerine yönelik yaklaşımlarda da örneğini çok gördük bunun. Mısırlılar "özgürlük", "onur" ve "ekmek" istediler ya! Bunlar sırasıyla liberallerin, milliyetçilerin ve muhafazakarların söylemleridir. "O halde bu işin hiçbir yerinde İslamcılık yok" deyiverdi birçok kelli felli siyasal bilimci. Yahu, bir İslamcının özgürlük mücadelesine yazılması için liberal, onur mücadelesine yazılmak için milliyetçi, ekmek mücadelesine yazılması için sosyalist olması gerektiğini kim söyledi? Sonuçta bütün bu değerlerin mücadelesini kimin verdiği, seçimde aldıkları yüzde 74 oyla da ortaya çıkmış olmadı mı?
Demek ki neymiş? İslamcılık sadece fetişleştirilmiş bir "İslam" sözcüğünün üzerinden siyasal dil kurmaktan ibaret bir şey değilmiş.
Bir de neymiş? İslamcılık (veya bu sözcükten hoşlanmayabilecekler için, İslami siyaset) ekmeğin de, onurun da, hürriyetin de yükseltilmesinin siyasetini herkesten daha iyi yapar. Tıpkı devletin din ve vicdan özgürlüğünü temin edecek bir çerçeveyi sunma konusunda gösterdikleri performans gibi. Bunun liberal zeitgeist'le bir ilişkisi yok, biraz kendine güvenirse Müslümanlar, tamamen yükselen İslam'ın adalet anlayışından gelen bir şeydir.
Tabi bu daha çok söz kaldırır. Diğer konuya biraz yer ayırmak için burada keseyim.
Oda TV MİT görevlilerinin ifadeye çağrılması ile ilgili tartışmada basit bir klasman yapmış. Altın madalyayı Faruk Mercan'a bronzunu Avni Özgürel'e verdiği bu klasmanda bana da gümüş madalyayı uygun görmüş. Ne var ki, madalya madalyadır deyip sevinçle kabullenilecek gibi değil bu ikincilik. Bu kadar yanlış anlamış olabilmelerine de doğrusu ihtimal veremiyorum, zira başka türlü anlaşılmam için ancak kasıt lazım olabilir. Bu olay dolayısıyla çıktığım televizyon programlarında MİT görevlilerinin ifadeye çağrılmasını savunmuş olarak yansıtmışlar, böyle yapmakla yapıştırdıkları etiket net: "cemaatçi".
Oysa referans verilen televizyonlarda söylediğim şey çok açıktı: "Savcıların bu hareketi siyasal alana aleni bir müdahaledir. Hükümetin bu müdahaleye karşı direnmesi hem tek çaresi hem de zaten yapacağı tek şeydir."
Şimdi ben şu değilim, bu, hiç değilim diyeceğim de, kime diyeceğim, niçin diyeceğim?
Dinlediklerini yanlış yorumlamış olabilirler de, ki, kendilerinden başka beni böyle anlayanı duymadım şimdiye kadar), bu köşede yazdıklarımı da mı okuyamıyorlar? Hayret!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019