Aslı Aydıntaşbaş
Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı, en iyi ihtimalle önümüzdeki 3-5 yıla yayılacak uzun ve meşakkatli bir seferberliğe dönüşüyor.
ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında geçen hafta gerçekleşen telefon görüşmesinin en somut sonucu da bu...
Görüşmede ağırlıklı meselenin Türkiye’nin Suriye’deki varlığı olduğunu biliyoruz.
Bildiğimiz bir başka nokta, 45 dakikalık görüşmede daha ziyade Türk tarafının derdini anlattığı, ABD tarafının dinlemede olduğu şeklinde. Erdoğan, Obama yönetiminin Suriyeli Kürtlerle işbirliği konusunda, kamuoyuyla da sık sık paylaştığı şikâyetlerini dile getiriyor. Buraya kadar sürpriz yok.
Sürpriz, Cumhurbaşkanı’nın IŞİD’in kalesi Rakka’yla ilgili Trump’a yaptığı teklif. Malum, Erdoğan daha önce Obama’ya “IŞİD’e karşı Rakka operasyonunu YPG’yle değil bizim desteklediğimiz ılımlı muhaliflerle yapın” demişti. Ancak Amerikalılar, aylar süren incelemelerden sonra Türkiye’nin teklif ettiği 20 bin kişilik muhalif ordusu yerine YPG’de karar kılmıştı.
Erdoğan-Trump görüşmesinde ortaya atılan yeni fikir ise, Rakka operasyonunu ağırlıklı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üstlenmesi. Aynı El-Bab’da olduğu gibi, IŞİD’in kalesine yönelik kuşatmanın TSK öncülüğünde (Arap muhaliflerin de katılımıyla) yürütülmesi.
Bakın... Pasifist değilim; gerekirse Türkiye’nin sınırları dışında askeri angajmanlara girmesini anlarım, yeri geldiğinde desteklerim. Ama Rakka işi bana mantıklı gelmiyor.
Birkaç nedenden dolayı... Bir, Rakka’nın sınırlarımızın güvenliği ya da Kürt kantonlarının birleşmesiyle doğrudan bir alakası yok. 1974 Kıbrıs harekâtının bir mantığı var; Türkiye sınırını IŞİD’den temizlemenin bir mantığı var; ama Suriye’nin 145 kilometre içerisindeki cihatçı başkentini ele geçirmenin bugünün Türkiye’si için stratejik bir önceliği yok...
Uluslararası bir güç söz konusu olsa anlaşılabilir. Ancak tek başına Türkiye’nin bu işi üstlenmesi, bizim kuşak için bir Vietnam’a dönüşebilir...
Amerikalılar meseleye son derece basit bakıyor. “Biri yapsın da kim yaparsa yapsın” havasındalar. Bizim ise tek motivasyonumuz, Amerikalıların Kürtlerle iş tutmaması.
Gel gör ki bu, Rakka’ya yürümek için iyi bir sebep değil. Suriye’deki Kürtleri ya da Kürt oluşumunu Türkiye için tehdit olmaktan çıkarmanın yolu, gerekirse geçmişte olduğu gibi Suriyeli Kürtlerle uzlaşıp (Kürtlerin de sadece Kürt bölgelerinde iddia sahibi olmayı kabulleneceği) makul bir kuzey Suriye haritası üzerinde anlaşmaktır.
Zaten, çözüm sürecinin mantığı da sadece PKK’nin silahsızlanması değil, aynı zamanda Türkiye’nin sınırlarının ötesinde bir Kürt hinterlandı kurarak nüfuz alanını ve refahı yaymasıydı. Bu formül, Barzani için doğruysa, Suriye’de neden olmasın?
Sahi, Rakka’da kral olsak ne yazar? Amerikalılar, Rakka IŞİD’den alındıktan sonra birileri çıkıp 150 bin nüfuslu kenti yönetsin istiyor ve bu işi Türkiye’ye havalet etmek istiyor. “Sünni dünyasındaki asıl sıkıntı, iyi yönetim olmaması. Kürtlerin yapması mümkün değil; bari Türkiye oradaki Sünnilerin hamisi olsun!” diyorlar.
Ama unutmayın. Bizler, Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı’nda anlattığı toprakların bilerek ve isteyerek reddi üzerine kurulmuş bir cumhuriyetiz. Şimdi dönüp yine Rakka’da belediye işletmenin, çöp toplamanın ne faydası var?
Ezcümle, Suriye’deki varlığımızın uzaması ya da kalıcı hale gelmesi, Türkiye’nin kimyasını değiştirir diye endişeleniyorum. Demokrasiyi daha da zayıflatır; olağanüstü hal ve güvenlikçi yaklaşımı, kalıcı hale getirir.
İktidar ve istikrarı, yanlış yerde arıyoruz. Türkiye’nin güçlü olması, güvende olması, uluslararası meşruiyet kazanmasının yolu, Trump’la Rakka’ya yürümek değil; demokrasiyi güçlendirmektir.
Gelin oraya bir el atalım...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018