Ayhan ONGUN
Beş yıl süren Ergenekon davasında sonunda kararlar açıklandı. Bu kadar uzun süren tutukluluğun ardından yüksek cezaların çıkacağı bekleniyordu. Aksi halde cezaya dönüşen uzun tutukluluk hallerinin izahı mümkün olamazdı.
Aslında yazımın başlığını “Darbecilerle de barış” koyacaktım ama yazının tamamını okumayanlar için yanlış anlaşılır diye değiştirdim.
Darbeci zihniyetin yargılanması ve derin devletin mahkum olması anlamında değerlendirildiğinde, özellikle de kararın başında denildiği gibi “Ergenekon isimli silahlı terör örgütü” nün mahkemece tescil edilmesi önemlidir..
Burada asıl önemli olan bir diğer konu,darbe zihniyetinin mahkum olmasıdır. Darbecilerin aldıkları cezanın süresi, ne kadar hapis yatacakları, bence işin önemsiz yanı.
Türkiye’ de gerçek anlamda bir toplumsal barış isteniyorsa; Balyoz ve Ergenekon sanıklarını da kapsayan, KCK dan yargılananların da yararlanacağı bir genel af ya da benzeri bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Ceza alan kişileri, çocukları, eşleri, ailesi, yakınları, sevenleriyle birlikte değerlendirdiğinizde, asıl mağdur olanlar; bu insanlar.
Ayrıca ceza alanların içinde toplumda ismi öne çıkmış ve belli bir kesim tarafından benimsenen kişilerin olması, özellikle de “asker seven” bir toplumda rahatsızlık yaratması çok doğal.
Sonuçta sivil bir anayasa, evrensel ölçülerde bir demokrasi ve kalıcı barışın yolu; geçmişte yaşananları hukuk sistemi içerisinde değerlendirip, yargıladıktan, tarihe not düştükten sonra, yeni bir beyaz sayfa açılmasından geçiyor.
Yoksa ne birilerinin yeniden darbe çığırtkanlığı yapması, kimi darbecilerin “Silivri’yi yıkacağız, yakacağız” türünden anlamsız hezeyanları, soruna çözüm getirmez. Aksine toplumsal barışın önünde en büyük tehdit, şu an ceza alanlar değil, dışarıda darbecilerden kahraman yaratmaya çalışan darbeci zihniyettir.
Şunu artık herkesin bilmesi gerekir. Darbeci; yargılama sonucunda pişman olabilir, mağdur olabilir, haksızlığa da uğramış olabilir ama hiçbir zaman kahraman olamaz!
Darbecilerden kahraman yaratmak isteyenler, yarın bunun utancını ömür boyu bir madalya gibi taşıyacaklardır.
Gerekçeli karar açıklanmadan, Yargıtayda onanmadan bu kararlardan yola çıkarak kimseyi mahkum etmek doğru değilse de, aynı kişilerden kahraman yaratmaya çalışmak da doğru değildir.
Unutmamak gerekir ki, Başbakan Erdoğan’ın özel çabalarına rağmen İlker Başbuğ da ceza almaktan kurtulamadı.
O zaman darbecileri ve geçmişteki faili meçhulleri yok sayıp, yargıya yüklenmek, itibarsızlaştırmaya çalışmak, darbeyi desteklemek anlamına gelmez mi?
Bir diğer önemli konu, Ergenekon da yalnız askerler yargılanıyormuş, ya da yalnızca onlar ceza almış gibi bir algı yaratıp, ordu severlerin ilgi ve desteğini almak isteyenler; aynı davada onlarca gazeteci, siyasetçi, akademisyen, sivil insanın da yargılandığını ve ceza aldığını gizlemeye çalışıyorlar.
Mahkeme kararları içerisinde en çok dikkat çekenlerden biri de Mehmet Haberal’ın tahliye kararıydı kuşkusuz.
Aynı konumda bulunan diğer sanıklara uygulanmadığı halde henüz tahliyesini gerektirecek süreyi doldurmamış olmasına karşın tahliye edilmesi hayli tartışılacağa benziyor. Bu durumu aydınlatacak olan da yine gerekçeli karar olacaktır.
Yargıtay tarafından karar kesinleşmeden sanıkları mahkum etmek doğru olmasa da hukuk nezdinde bu insanların hükmen tutuklu olduğunu, bu insanların “o kadar da masum olmadığı” gerçeğini de kabul etmek zorundayız.
Mahkeme kararının hemen sonrasında İlker Başbuğ’un sosyal medyadan görüşlerini nasıl paylaştığını da anlayabilmiş değilim.
Anlayamadığım bir önemli konu da, Balyoz ve Ergenekon sanıklarının neredeyse tamamının 12 Eylül darbesi sırasında da aktif görevde olduklarını unutan o dönem mağdurlarının, nasıl birden bire “asker sever” ve kimilerinin de “darbe sever” haline geldikleri!
Kuşkusuz bu denli yüksek cezalar, darbeciler için bile olsa toplum vicdanında rahatsızlık yaratıyor. İddianameyi okuma zahmetine bile katlanmayan, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı meziyet sananlar, bu karara tepki gösterecek ve hatta bu tepkilerini farklı protesto biçimlerinde uygulamaya koyacaklardır.
Ancak asıl tehlikeli olan, henüz ulaşılamayan kimi uykudaki Ergenekon Silahlı Terör Örgütü hücrelerinin faaliyete geçerek eylemler yapmaya, ülkeyi yeniden bir kaos ortamına sürüklemeye çalışmaları.
Kimi sanıkların duruşma salonunda bile tehditler savurması boşuna olmasa gerek!
Sonuç olarak, Derin Devlet mahkum oldu. Kim tarafından ve hangi yöntemle yapılırsa yapılsın, darbelerin bir insanlık suçu olduğu mahkeme kararlarıyla da tescil oldu.
Darbeci zihniyet kamuoyu vicdanında da mahkum oldu.
Şimdi yeniden ve tüm toplumla barışma zamanıdır.
Barış dostlarla yapılmayacağına göre, geçmişte suç işlemiş de olsalar, darbe planlamış, darbeye teşebbüs etmiş de olsalar, bu insanlar da toplumun belli kesimleri tarafından kabul görüyorsa, toplumun huzur ve mutluluğu adına, terör örgütü yöneticileri gibi onlarla da barışmak, bir arada yaşamak zorundayız.
Kin ve düşmanlık üzerine bir hesaplaşma kimseye bir yarar sağlamaz.
Darbeciden de kahraman olmaz.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020