Ayhan ONGUN
Aylardır beklenen demokratikleşme paketi Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. Paketle ilgili en çok yapılan eleştiri, bunun bir seçim paketi olduğu şeklindeydi.
Başbakanın “Bu ilk değildir, bir son da olmayacaktır” açıklaması da bir anlamda bu paketin, daha sonra geleceklerle birlikte bir seçim paketi olduğu eleştirilerine haklılık kazandırıyor.
Örneğin; Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı sözleşmesine konan çekincelerin kaldırılmasına yönelik bir değişikliğin olmaması, Aleviler ve cem evlerine statü tanınması, faili meçhullerle mücadele konusunun pakette yer almaması daha çok tartışılacağa benzer.
En önemli ve haklı tartışma konularından birisi de paketin kapalı kapılar ardında hazırlandığına ilişkin olanı.
Kuşkusuz tüm toplum kesimlerini aynı anda memnun edecek bir reform düzenlemesi mümkün değildir.
Burada yapılması gereken, paketin daha da genişletilerek, daha geniş kitlelerin desteğini alacak bir hale getirilmesidir.
Muhalefet partilerinin, eğer bu paketi kendileri hazırlamış olsalardı, başka hangi değişiklikleri yaparlardı? Sorusuna açıklık getirmeleri gerekir.
Aksi halde, yine bildik yöntemlerle ve toptancı bir yaklaşımla pakete karşı çıkmak, AK Partinin elini güçlendirmekten başka bir işe yaramaz.
Dikkat edilirse, paketin en ilgi çeken bölümü; siyasi partiler ve seçim yasalarıyla ilgili olan kısımlar.
Seçim barajı konusunun tartışmaya açılmış olması bence olumlu bir gelişmedir. Varsa iktidarın önerdiği üç seçeneğin dışında başka öneriler de tartışılmalı ve sonunda hem temsilde adaleti, hem de yönetimde istikrarı sağlayacak bir formül üzerinde uzlaşı sağlanmalıdır.
Hazine yardımı konusunda oran daha aşağı çekilebilir ya da tamamen ortadan kaldırılarak örgütlenmenin önündeki önemli bir engel daha ortadan kaldırılmış olur.
Gerek seçimler sırasında, gerekse önseçim zamanlarında farklı dillerde siyasi propaganda yapma, siyasi partilerde eş başkanlık, beldelerde teşkilatlanma zorunluluğunun ortadan kaldırılması ve oy verme hakkına sahip olan herkesin siyasi partilere üye olabilmesi gibi konulara öz olarak karşı çıkılabileceğini düşünmüyorum.
Bazı etik kuralların korunması için kimi tedbirler alınabilir veya uygulamada kimi sıkıntılarından söz edilebilir ancak bu şekli itirazlar, öz olarak bu değişikliklere karşı çıkma nedeni olamaz.
Öte yandan kamu kurumlarında başörtü yasağının bazı istisnalar dışında kaldırılıyor olması, köy ve kasaba isimlerinin önündeki engellerin kaldırılması, yardım toplamada THK tekelinin kırılması, kişisel verilerin korunması gibi konular da toplumun büyük kesiminde olumlu karşılanabilecek değişiklikler.
Özel yaşam ve inanca yönelik müdahalelerin suç sayılması, şimdiye kadar yasak kabul edilen kimi harflerin serbest bırakılması, Süryani vakfına, mallarının iadesi, okullarda kıyafet serbestisi, Roman dil ve kültür enstitüsünün kurulması ve de en önemlisi Türkler dışında diğer etnik yapıları fazlasıyla rahatsız eden, Nazi Almanya’sından kopya edilmiş andın; tüm devlet okullarından kaldırılmış olması, bence de önemli değişikliklerdir.
Ana dilde eğitim konusunda Kürt yurttaşlarımızı tatmin etmese de, ulusalcı cephenin “Öcalan’ın talimatıyla yapıyorlar” şeklindeki eleştirilerinden çekinerek işi yokuşa sürdükleri görülüyor.
Çocuğunu devlet okuluna bile gönderecek maddi imkanlara sahip olmayan yurttaşlara ”ana dilde eğitim istiyorsan, özel okula gönder” demek ne kamu vicdanına sığar, ne eşitlik ilkesine uygun düşer.
Mevcut olumlu değişikliklere, geçmişte olduğu gibi” bunları AKP getirdiyse istemiyoruz” mantığıyla, daha doğrusu mantıksızlığıyla karşı çıkmak yerine AK Partiyi ısrarla meclis minderine çekip, orada güreşmek daha doğru olmaz mı?
Görünen o ki AK Parti, kucağındakilerin hepsini birden saçmak istemiyor.
Bu durumda muhalefete düşen görev; daha fazla özgürlük, daha fazla hak talebiyle iktidarı zorlamak, meşru zeminde demokrasi mücadelesini sürdürmek olmalıdır.
Tüm eksiklerine, yanlışlarına, yetersizliklerine rağmen; ülkemizde demokrasi ve özgürlüklerin genişletilmesi için bu demokratikleşme hamlesini fırsata dönüştürmek pekala mümkündür.
Keşke siyasi partiler ve seçim sistemini hepten değiştiren, çağdaş standartlarda, barajsız, şeffaf, katılımcı bir parlamenter sistemi esas alan, yeni, sivil bir anayasa için de gerekli duyarlılığı gösterebilsek.
Uzun tutukluk nedeniyle oluşan mağduriyetleri giderici, toplum olarak hepimizin yüreğini acıtan faili meçhulleri ortaya çıkaracak, eşit yurttaşlığı anayasal güvenceye alacak yasal düzenlemeler de yapılsa!
AK Partiye karşı olmayı; demokrasiye, özgürlüklere ve bu uğurda yapılacak mücadeleye karşı çıkmak olarak algılayan bir muhalefet anlayışının, iktidara gelme şansının olmadığını, artık herkesin anlaması gerekiyor.
Başbakanın iddia ettiği gibi pek bir sürpriz içermese de demokratikleşme yolunda olumlu bir adım olarak görmemiz gereken bu paketin; mecliste daha da genişletilerek yeni bir anayasanın önündeki kimi engellerin kaldırılmasına imkan verecek bir gelişme olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020