Cemil ERTEM
Türkiye’yi ve Türkiye’deki şu faiz tartışmasının arka tarafını görmek istiyorsanız, tam şu sıralar, Yunanistan ve Arjantin’e bakın derim. Yunanistan’da Troyka’nın (AB, IMF ve AMB) Almanya baskısıyla şekillenen neoliberal politikalara karşı çıktığı için (evet, yalnızca “kemer sıkma” politikalarına karşı çıktığı için; çok mütevazı bir yaşam sürdürdüğü, kravat takmadığı için falan değil) halkın iktidara getirdiği Syriza lideri Çipras giderek artan bir kuşatmayla karşı karşıya…
Almanya konuşlu gerici Avrupa finans oligarşisisi, Yunanistan ile borçlular (kreditörler) arasındaki görüşmeleri tıkamak ve Çipras’ı dizlerinin üzerine oturtmak için her şeyi yapıyor. IMF, Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve Acil Durum Likidite Yardımı (ELA) fonlarını Yunanistan’a kullandırmamak için her türlü dolabı şu sıralar çeviriyorlar. İlk hedefleri Yunanistan’ın bu yıl ödemesi gereken 22 milyar Euro’luk borcunu ödeyememesi ve temerrüde düşmesi. Böylece Yunanistan’a iki seçenek bırakacaklar; ya Troyka denilen finans oligarşisinin her dediğini yapacak ve Çipras’ın Samaras’tan hiç farkı kalmayacak ya da Yunanistan, Euro Bölgesi’nden çıkacak. Euro Bölgesi’nden çıkmasının Yunan halkı için maliyeti büyük. Çünkü Yunanistan’ı dışarı atarak yeni bir IMF reçetesine zorlayacaklar ve değersiz Drahmi ile her şeyi sudan ucuz, pul olan bu ülkeyi bir kez daha soyacaklar.
Demirelgiller dönemini özlemeyin!
Türkiye’nin yetmiş sente muhtaç olduğu, Demirelgiller dönemindeki, bol devalüasyonlu, zamlı ve düşük ücretli bir yoksullaştırma paketi Yunanistan’ı bir kez daha teslim alacak. Ama bu Euro’dan çıkma senaryosu burada da bitmiyor; Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkması demek, sadece bir başlangıç olacak; arkasından Portekiz, hatta İspanya sıraya girecek. Sonra Almanya merkezli ama neocon kumandalı operasyon, Türkiye ile AB ilişkilerini dondurma olarak devam edecek. Böylece, Avrupa krizini Yunanistan üzerinden siyasallaştırak Türkiye’ye taşıyacaklar. Bunun için Türkiye’de amaçladıkları operasyon ise, Yunanistan’daki gibi, ekonomik değil, siyasi…
Amaç çözüm sürecini bitirmek…
Çözüm Süreci’ni bitirmeye dönük adımlar atılacak. Tam silah bırakma günü beklenirken, iç güvenlik paketi bahanesiyle, Nevruz’dan başlayarak yeni bir iç savaş provası devreye sokulacak. Dikkat ettiniz mi, burada Yunanistan’ın Euro Bölgesi dışında kalması senaryosu ile Türkiye’deki çözüm sürecinin sona erdirilmesi aynı “üst aklın” ürünüdür ve birbirini tamamlayan kardeş operasyonlardır. Ancak bu durumun yalnız Avrupa ve Türkiye coğrafyasını ile sınırlı olduğunu sanmayın. Bu küresel ve büyük bir operasyondur. Bunu anlamak için tam burada Güney Amerika’ya Arjantin’e gidelim. Bir süre önce Yunanistan’a oynadıkları oyunun bir benzerini Arjantin’e oynayan ve ülkeyi temerrüde düşmüş gibi gösteren de, işte bu finans oligarşisi idi. O zaman Arjantin Devlet Başkanı Fernandez de Kirchner bunlara “leşçi akbabalar” demişti.
Leşçi akbabalar
Kısaca oynanan oyun şuydu: Arjantin 2005 yılında bir borç takası yaptı. Yaklaşık 103 milyar dolarlık dış borcu Arjantin 41.8 milyar dolar değerindeki kağıtla takas etti. Çoğu bankalar, emeklilik kuruluşları ve Avrupalı bireysel yatırımcılardan oluşan alacaklılar paralarının yüzde 70’ine veda edip Arjantin’in borç takası önerisini kabul etti. Arjantin’de doğal olarak borç takasını kabul etmeyen “leşçi” hedge fonlara ödeme yapmadı.
Ama ABD mahkemeleri bu fonlara ödeme yapmadan, yeni borçları ödemeyeceğini kabul edince, Arjantin tercihli temerrüd durumuna düştü. Arjantin Devlet Başkanı Fernandez de leşçi akbabalara halkının parasını vermeyeceğini söylemişti o zaman.
Sonra son BM Genel Kurulu’nda Fernandez de Kirchner, tıpkı Erdoğan gibi, İsrail’in Gazze saldırısını eleştirdi ve Erdoğan’ın, “Dünya beşten büyüktür” persfektifine yaklaşan bir konuşma yaptı.
Peki geçen gün, Fernandez de Kirchner’in başına ne geldi, şu; bir savcı, Arjantin Devlet Başkanı’nı, 1994’te 85 kişinin öldüğü Yahudi kültür merkezi saldırısında İranlı zanlıları, Tahran ile ilişkilere zarar vermemek için korumakla suçluyan bir dava açtı. Savcı’nın dilekçesinde, Kirchner’in yanı sıra, Dışişleri Bakanı ve iktidar partisi milletvekileri de var.
Üç lider ve ortak özellikleri
Şimdi küresel finans oligarşisinin elinde olan medya, hedge fonlara “leşçi akbabalar ve İsrail’e katil diyen Arjantin Devlet Başkanı’nın ülkesinde terörü korumakla suçlandığını yazıyor. Gördünüz mü, Yunanistan-Çipras, Arjantin- Kirchner ve Türkiye-Erdoğan. Peki siyasi görüşlerinden ayrı olarak, bu üç liderin ortak özelliği ne?
Şu: Her üçü de ülkelerinde Batı’nın dayattığı neoliberal yağmacı iktisat politikalarından çıkılmasını, dışa açık, rekabetçi ve adil yeni bir ekonomiye geçilmesini istiyor, ayrıca bu üç isim de, İsrail’in, Gazze başta olmak üzere, Filistin için ve giderek bütün insanlık için bir terör devleti gibi davrandığını savunuyor. Ancak benzerlik bununla da bitmiyor; tam şu sıralar, Arjantin’de ve Yunanistan’da da muhalefet ve bu liderlerin partilerinin içinden olanlar bile, küresel finans oligarşisi ile uzlaşılması gerektiğini söylüyorlar. Ve içten içe hiç de hoş olmayan adımlar atıyorlar.
Arjantin’in faiz tartışması
İsterseniz Arjantin için bir özet geçelim; bakın burada çok tanıtık bir tartışma bulacaksınız. Arjantin’de 1983-89 yılları Cunta Dönemi’ne denk gelir ve bu dönem neoliberal politikaların yerleştiği ve mutlak gerçek (!) olarak kabul edildiği yıllar olmuştur. 1989 yılında başlayan Carlos Menem Dönemi ise neoliberal politikaları derinleştiren ve 2000 yılı başındaki krizi hazırlayan dönem oldu. Menem Dönemi Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo, kamu açıklarını kapatmak için enflasyonu kontrol altına almak önceliğini seçmiş ve bunun için yerel parayı gereksiz değerli tutan Para Kurulu uygulamasına geçmiştir. Bu uygulama peso’yu değerli tutarak Arjantin’in dış ticaret açığını artırmış ve ithalata, aşırı borçlanmaya dayalı bir ekonominin önünü açmıştır. Tıpkı bizde 2001 krizi öncesi olduğu gibi... Yine bizde olduğu gibi, bu dönemde, Merkez Bankası, şu enflasyon hedeflemesi denen saçmalığı uygulamıştır. Bu, bir Para Kurulu uygulaması idi.
Esasında enflasyon hedeflemesi çerçevesi altında, Arjantin ve Türkiye gibi ülkelere dayatılan sömürgeci bir para politikasıdır Para Kurulu uygulamaları.
Bu sistemde, yerel para gereksiz değerli tutularak ithalat ucuz, ihracat pahalı hale getiriliyor ve ülkeye kısa vadeli para girişleri özendiriliyordu. Tabii faizler de sürekli yüksekti. Kriz kaçınılmaz olunca da çok yüksek devalüasyonla ülkenin kaynakları bir gecede ucuzlatılıyor ve bu sefer ucuz emek ve ucuz tarım-sanayi ürünleri üzerinden dışarıya kaynak aktarımı başlıyordu.
Şimdi bunun değişik bir versiyonu-daha örtük diyelim- uygulanıyor. Dalgalı kur rejimi (yerel para değerini piyasa koşulları belirliyor) olduğu için devalüasyon olmuyor ama merkez bankaları faizi, dünya ortalamasının üstünde tutarak, bir nevi kur ve buna bağlı-sözüm ona- enflasyon hedeflemesi yapıyorlar. Bunun sonucu, düşen yatırımlar, finansallaşma ve orta dönemde artan işsizlik olarak kendini gösteriyor.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan, faiz tartışması üzerinden, bu ribaya ve yağmaya dayalı Batı “yutturmacasına” itiraz ediyor. İşin özü budur; budan dolayı lütfen boşu boşuna kopyala-yapıştır ( ve de epey yanlış) faiz yazıları yazmayalım.
Ayrıca bundan sonrasını da izleyelim; çünkü bu tartışma küreseldir ve çok politiktir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018