Ekin GÜN
Seçimden sonra geçen zaman bize gösterdi ki hem siyasiler hem de halk koalisyonun ne demek olduğunu unutmuş. Bu aslında iyi bir gelişme. Özellikle Türkiye gibi demokrasisi uzun seneler boyunca darbe dönemleriyle aksaklığa uğramış ve yaklaşık son birkaç senedir ivedilikle yapılan demokratikleşme hamleleriyle koşuya geçmiş bir ülke açısından azımsanacak bir şey değil. O nedenle yaklaşık 20 gündür süregelen hem kamuoyundaki hem de toplumdaki koalisyon tartışmalarının bir sonuca varamaması bize böyle bir sosyolojik analizi yaptırmayı zorunlu kılıyor.
Tabi işin Nirvası'na ulaşan kişiler de yok değil. Başta CHP'nin Boğaziçili Profesörü Koray Çalışkan bunlardan biri. Seçimden hemen sonra MHP ile HDP'nin çıkarmış olduğu eşit milletvekili sayısını “ilahi adalet” kapsamında değerlendiren ve bu değerlendirmesiyle muhtemelen olası CHP-MHP-HDP koalisyonun da Diyanet İşleri Başkanlığı'na atanmasını çoktan hak etmiş bir isim. Geçenlerde de dünyanın en özgür ülkeleri arasında yer alan Norveç, İsveç, İzlanda gibi ülkelerin koalisyonla yönetildiğine dair bir değerlendirmesi vardı. Genelde Türkiye'de bildiği için değil de profesör olduğu için bilen insanların pek de küçümsenmeyecek çoğunlukta olması bize böylesine derin analiz hakimiyeti yüksek insanlarla aynı ülkede yaşamanın haklı gururunu yaşatıyor.
Meclis Başkanlığı'nın seçim atraksiyonu bile artık gün güçtikçe iyice sıkıcılaşan koalisyon formülasyonlarından daha heyecanlı bir hal almış durumda. Seçimden sonraki ilk günlerde Kemal Kılıçdaroğlu'nun yer alacağı bir koalisyonda başbakanın kendisi olması gerektiğini belirtmesi belki Cem Yılmaz'a rakip çıkması konusunda eğlenceli vakitler geçirmemize yarasa da durum kabak tadı vermeye çoktan başladı bile. Devlet Bahçeli'nin koalisyon hesapları üzerine matematiksel açıdan bakamaması bile durumun ciddi olduğunu gösteriyor.
AK Parti'yi koalisyona mecbur ettikleri seçim akşamı Kılıçdaroğlu'nun “baskı dönemi bitmiştir” demesi akabinde Devlet Bahçeli'ye CHP-MHP-HDP koalisyonunda başbakanlığı peşkeş çekmesine kadar gidilen hal uzun ince bir yol oldu bile. Akıllardaki hesap bu üç partinin kuracağı koalisyonda yolu Erdoğan'a uzanan Yüce Divan'ın önündeki engelleri kaldırmak ve Türkiye'de 3 senedir hakim olan barış ortamını da ekarte etmekten başka bir şey değil. Tabi iş koalisyon konusunda deneyim sahibi olan Bahçeli'ye takılınca evdeki hesap çarşıya uymadı. Sözüm ona Bahçeli'nin de seçim meydanlarında HDP'ye tek laf etmemesi ama Erdoğan'a “gafil, edepsiz, kanun tanımaz” gibi ifadeleri HDP ile ortak kullanması Bahçeli'nin derdinin HDP'den daha çok Erdoğan'la alakalı olmasını da göstermedi değil. Lakin Bahçeli'nin derdi tabanın derdiyle bir olmayınca ve olası bir HDP ile koalisyon ilk seçimde MHP'yi baraj altında bırakacağı gibi Bahçeli'yi de koltuğundan edeceği düşünülünce dünyanın oyla devrilen ilk diktatörü olma özelliği taşıyan Erdoğan nefretinin de kursaklarında kalmasına sebep oldu.
İş her ne kadar siyaset arenasının sorunu gibi görülse de muhalefet partileri açısından durum pek de öyle değil. Kendisinin olacağı koalisyonda mutlaka başbakan olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu'nun koalisyonla ilgili 14 ilkesini sayarken Çözüm Süreci'ne ilişkin bir cümlesi olmaması ve konuyu Erdoğan'a “maydanoz” gibi ifadelerle bağlaması, keza aynı şekilde Devlet Bahçeli'nin Erdoğan ağır hakaretler ederek konuşması ve Meclis Başkanlığı Seçimi'nde bile Erdoğan paranoyasından kurtulamayıp “Erdoğan'ın istediği adayı seçtirmemeliyiz” demesi durumu pek de siyasetle bağdaştırmıyor artık. Üstüne HDP'nin bozuk plak gibi aylardır tekrarladığı ve “Seni Başkan Yaptırmayacağız” cümlesi dışında başka cümle kuramaması da durumun siyaset dışı vahametini ortaya koyuyor. Ve bu ortaya çıkan sonuç siyasetle değil ancak bu saatten sonra müzmin “Erdoğan Nefretinin” psikoloji literatürüne girmesiyle çözülebilir.
Lisansım kimya mühendisliği üzerine olmasına rağmen bu “Erdoğan Nefretinin” bir ilacının olduğunu şuana kadar gözlemlemiş değilim. Lakin konuyla ilgili olarak İMDB'den çok yüksek puan alan Dr. House dizinin Dr. Gregory House'u önerilebilir. Kendisi huysuz ve bir o kadar da antipatik karakter olmasına rağmen teşhisi konulamayan hastalara ilginç yöntemlerle teşhis koyması ve koyduğu teşhislerin tedavi yöntemlerini bulması açısından konu hakkında bize epey bir fayda sağlayacaktır. Çünkü artık durum işin içinden çıkılmaz hale geldi de geçiyor bile.
Tabi benim ki sadece bir durum tespiti. Çıkıp da Figen Yüksekdağ gibi “AK Parti'nin IŞİD'le ilgisi var, ilgisi yoksa ispatlasın” demesi gibi sizden “Erdoğan Nefretinizin” olmadığını ispatlamanızı beklemeyeceğim. Figen Yüksekdağ'ın ilgiyi ispatlamadan ilgisizliği ispatlamayı AK Parti'ye bırakması gibi bir sorunsalın içine düşmesi de herhalde yeri psikolojide olan ayrı bir paranoya alanına intikal edecektir. Lakin Türkiye'de taşa takılıp düşse taşı Erdoğan'ın oraya koyduğuna dair iddia üreteceklerin de milyonları bulduğunu söylesek yanılmayız.
Erdoğan'a duydukları nefretten dolayı artık gözleri bile kör olma safhasına gelmişlerin Erdoğan'ın dediğinin tersini söylemekle muhalefet yapma gibi konforları var. Türkiye'de bu muhalefet bu denli acıklı ve bu denli hiç efor gerektirmeyen bir makamsa düşünün ki Kılıçdaroğlu'nun başbakan olduktan sonra ki AK Parti ve Erdoğan'dan gelecek her türlü fikre karşı çıkması da ülkede yeni bir siyasal kriz çıkmasından başka bir işe yaramaz. Her şeyi geçtim de seçimlerde “Seni Başkan Yaptırmayacağız” diyen partiyi destekleyen pek devrimci gazetenin Muhsin Kızılkaya'nın eşini bıçakladığına dair yalanlar üretmesinin altında yatan sebebi muhtemelen Dr. House bile teşhis edemez.
Artık siyaseti bırakıp Erdoğan'ı Hitler'e benzeten Murat Belge'nin yakın arkadaşı Ahmet İnsel'in belaltı vuruşlarla “Erdoğan'ın çocukluğuna inmek lazım” şeklinde akademik alandan gelen ve pek de analiz diyemeyeceğim yazısına ne demeli? Erdoğan nefretinin ulaştığı noktanın artık akıl almaz bir yere doğru gitmesi koalisyon formüllerini de ortaya çıkarıyor galiba.
Kim ne derse desin bu ülkenin lideri Erdoğan'dır. Yıl 2002'den beri böyledir ve Erdoğan halkın seçtiği o makamda durduğu sürece de bu ülkenin lideri olmaya devam edecektir. Çünkü halkın seçtiği makamda halk adına konuşmasından ve halk için çalışmasından başka da bir şey beklenemez. Konuşacaktır hatta hep konuşacaktır ve birileri de bugüne kadar Erdoğan nefretiyle gelmiş oldukları pozisyonlarında çıldırıp duracaktır. Hal böyleyken bunun başka bir izahı yapılamaz. Bunu sindiremeyen, demokrasinin bu gerekliliğini hazmedemeyen de koalisyona girip ülkeyi siyasal ve sosyal krize sokmaktan başka da bir işe yaramaz.
Bundan sonrasında ise top AK Parti'de. AK Parti'nin önünde yapması gereken Erdoğan'ı tartışma konusu yapan, meşruiyetini müzakere etmeye kalkan kimseyle masaya oturduysa bile o masadan kalkmalıdır, Erdoğan konusu mevzu bahis bile yapılmamalı, mümkünse muhalefet partilerinin ağzından bir kelime dahi Erdoğan adı çıkarsa o partiyle koalisyon ortaklığına gidilmemelidir.
Sebebi mi?
Bunun sebebini ve dolayısıyla sonucunu ilk sandıkta görmeden şimdiden görüp önlem almak daha hayırlı bir tutum olacaktır da ondan.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.10.2018
24.09.2018
9.02.2018
19.08.2018
29.07.2018
15.07.2018
1.02.2018
14.06.2018
4.02.2018
9.02.2016