Enver SEZGİN

Çatışmanın ortasında cenaze töreni
4.02.2015
3477

 Girdiği son kemoterapi tedavisi seansından sonra, biraz olsun rahatlamak için dostu Mehmet Şah Yıldız’ın Assos’taki yazlığına gitmişti. O gece, Mehmet Şah, SinanYervant ve Ramazan ile derin bir sohbete dalmışlardı. Şerif Bayram, gece yarsından bir müddet sonra rahatsızlanıp yere yığılır. Kalbi durmuştu. Udi Yervant’ın deyimiyle, “ellerinin arasından kayıp gitmişti”. Hastanede doktorların çabası sonucu kısa süreliğine kalbi çalıştırılsa bile, sonunda yorgun kalbi daha fazla dayanamamış ve ölüme yenik düşmüştü.

Ailesinin isteği üzerine önce İstanbul’da bir cenaze töreni düzenlenecek ve ardından da memleketi olanBatman’a uğurlanacaktı. Fatih İlçesi’ndeki cami kalabalıktı. 40 yıllık mücadele yoldaşları, Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nden dostları, Oflular Kahvesi ve Pera Balık’tan arkadaşları, iş arkadaşları, yakınları, akrabaları; herkes oradaydı. Bu kadar iyi bir insanın cenaze töreni de zaten böyle olurdu. Karanfiller ve alkışlarla Batman’a uğurlandı. Uçaktaki yolcuların neredeyse yarısı bizlerden oluşuyordu.

Kardeşleri, akrabaları, arkadaşları…

Hazin bir yolculuktu bizimkisi. Sevdiğimiz bir insanı toprağa teslim etmeye gidiyorduk.

Batman Havaalanı bakımda olduğundan dolayı önce Diyarbakır Havalimanı’na inecek ve daha sonra ise karayolu ile Batman’a doğru yola çıkacağız. Rotamız mecburen bu şekilde düzenlenmişti. Yaklaşık bir buçuk saat sonra Diyarbakır semalarındayız. İnişe geçiyoruz. Ama o da ne, uçak tekrar yükselişe geçiyor. Ardından bıktırıcı turlar atıyor. Yolcular kızgın ve tedirgin. Sonunda pilot gecikmenin nedenini açıklıyor.

Anons şu şekilde: “Değerli yolcular ‘operasyonel nedenlerle’ pisti pas geçmek zorunda kaldık. Özür dileriz.” Belli ki bilmem hangi PKK kamplarını bombalamak üzere savaş uçakları havalanmaktaydı. Nihayet pistteyiz. Burada bizi bekleyenler var. Kentin ta içlerinden çatışma sesleri duyuluyor.

Konvoy hâlinde yola koyuluyoruz. Yolculuğun belli bir etabında konvoy duruyor. Sebebini az sonra anlıyoruz. Şehir merkezinde çatışma varmış. Bu nedenle “yan yoldan” mezarlığa gitmemiz öneriliyor. Öyle yapıyoruz. Burası şehrin en eski mezarlığı. Babasının mezarının tam yanı başında onu son yolculuğuna uğurlamaktayız. Silah sesleri duyuluyor bir yandan da. Dua sesleri ile silah sesleri birbirine karışıyor. Birazdan havaifişek görüntüleri beliriyor. Yorgun ve üzgünüz. Kendimizi zar zor eve atıyoruz. Gecenin geç saatleri. Çatışma devam ediyor.

Sabah erkenden taziye evindeyiz. Burada büyük bir kalabalık var. Çoğu tanıdık. Bazılarıyla sohbet etme imkânı buluyoruz. Huzursuz ve tedirginler. Hemen hepsi bu savaşın bir an önce sona ermesini istiyor.

Dönüş zamanı. Tekrar Diyarbakır’dayız. Ve yine “operasyonel sebeplerle” sıkıntılı bir uçak yolculuğu bizi beklemekte. Seferler gecikmeli yapılıyor. Havalimanı yakınlarında meydana gelen olayların tam ortasında kalan arkadaşlarımız oldu. İçlerinden uçağı kaçıranlar var.

Bir cenaze töreni silahların gölgesinde gerçekleşti. Yaşamı boyunca “barış için” mücadele vermiş bir arkadaşımızı son yolculuğuna “eski savaş günlerini” andıran koşullarda uğurlamak zorunda kaldık.

Diyarbakır Havaalanı’ndan kalkan F-16’lar PKK kamplarını vuruyor. Bir devlet egemenlik kurduğu toprakları bombalıyor. KCK davalarından içeri giren ve daha sonra tahliye olan insanlar tekrar gözaltına alınıyor. Güvenlik güçleri kurşunların ve bombaların hedefi oluyor. Araçlar ateşe veriliyor. Sivil insanlar katlediliyor. Bu toprakların evlatları öldürülüyor.

Hükümet, defalarca denenmiş ve herhangi bir sonuç alınmamış olan “silahlı çözüm” yöntemine bir kez daha başvuruyor.

PKK ise, “devrimci halk savaşından” söz ediyor. Ülke bir kez daha şiddete teslim oluyor. Kazananı olmayacak olan bir savaşa doğru sürükleniyoruz.

Türkiye kendi barışını bir türlü gerçekleştiremiyor.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar