Fehim TAŞTEKİN
Dökülüyoruz, tel tel. Bir yalan kaç türlü söylenebilir? Kandırmacanın kaç tonu olabilir? Günde beş vakit kendi rekorunu kıran bir yetenekten sadece korkulur.
Afrin’deki gibi Fırat’ın doğusunda Kürtleri yurtsuz bırakacak şekilde 2 milyon mülteciyi taşımaktan söz eden TOKİ tılsımlı tampon bölge planıyla aylarca iç ve dış kamuoyu oyalandı. Kimse “Ne umduk ne bulduk” diye muhasebe yapmıyor. Çark dönüyor ya neyle döndüğü önemsiz.
El Kaide ve ISİD eskilerinden müteşekkil cihatçılar ordusuna kefil olacak kadar kendinden emin bir savrulmayla İdlib’i gerilimi düşürme bölgesi ilan edip Rusya karşısında taahhütler listesine imza atabiliyorlar. Bu şekilde Türkiye’yi cihatçı örgütlere hami ve Suriye’nin kendi toprakları üzerindeki savaşının asıl muhatabı yapmakta sakınca görmüyorlar. Şimdi iki-üç ayda bir İdlib’i çevreleyen 12 gözlem noktasından birinin kuşatma altında kalmasının gerilimiyle soluğu Moskova’da alıyorlar. Ne yazık ki bunun aşağılayıcı tarafı da rahatsız etmiyor. Türkiye tarihi boyunca son iki yılda Kremlin Sarayı’na çıkıldığı kadar çıkılmamıştır.
Rusya’dan rica ile koparılan ateşkeslerin ömrü birkaç saati geçmiyor. Daha felaketi bütün bunlar, bir diplomasi sihirbazlığı olarak sunuma dönüşüyor.
Türkiye’yi cihatçı otobanına çevirenlerin 9 yıldır yıkmaya çalışıp lanet okudukları Baasçı sistemin tecessüm etmiş hali Tuğgeneral Ali Memluk, Moskova’da MİT Başkanı Hakan Fidan’la masaya oturuyor. Ve üç kritik şey söylüyor: Türkiye Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tam olarak tanısın; askerlerini ve milislerini Suriye’den çeksin; Soçi’de söz verdiğiniz gibi İdlib’i terör örgütlerinden arındırıp M-4 ve M-5 karayolunu açsın. Buyurmanın yönü nasıl da hızla değişiyor!
Zehir küpü hamasetle sefere çıkanlar sefaletle dönüyor.
Suriye’de fırtına biçme vakti gelip çatınca dikkatler ustaca Libya’ya yönlendiriliyor.
Suriye’de milislerimiz var ya onlar hazır kıtalar, hemen Libya’da çözümün ‘cengaverleri’ oluveriyor. Cengaverlik lafın gelişi; Libya’ya gidenler için konumuna göre aylık 1800-2500 dolar arasında maaş, dönüşte de Türk vatandaşlığı garanti! Sonra belki nasiplerine, son zamanlarda yasal güvenlik güçlerini yetersiz bulan Erdoğan’ın kafasındaki ‘rejim muhafızlığı’ düşer.
***
Bir acayip Libya hikayemiz var: Muammer Kaddafi’den insan hakları ödülü almış, “NATO’nun Libya’da ne işi var” tavrıyla babayiğit kesilmiş, sonra NATO müdahalesinin ana karargahı olmayı içine sindirmiş, haliyle birkaç ay öncesine kadar övgüler dizdiği Kaddafi’nin linç ile ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanan komplonun parçası oluvermiş, Katar ve BAE’nin silah ve dolar yüklü uçaklarıyla gelen ‘lanet devrim’ vekalet savaşına dönüşünce İslamcıların tarafını tutmuş, 2014’te seçilmiş meclisi tanımayan mızıkçılara el vermiş, sonra Ulusal Mutabakat Hükümeti BM’de oldubittiyle tanınınca “Ben meşru hükümete destek oluyorum” diyerek yasadışı iştigale kılıf geçirmiş, silah dolu gemiler, zırhlı araçlar, İHA’lar, MİT’in operasyonlarıyla Trablus’taki İslamcılara kalkan olmaya devam etmiş…
En nihayetinde bu yasadışılığı temize çekmek için 27 Kasım’da Trablus hükümetiyle iki anlaşma yapıldı. Biri askeri işbirliği anlaşması, diğeri deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşma. “BM’nin tanıdığı hükümetle yaptık anlaşmayı, bu iş tamamdır” diyorlar. İçleri rahat. Ancak BM’nin yetkili parlamento olarak tanıdığı Temsilciler Meclisi hem bu anlaşmaları hem Trablus’taki hükümeti reddediyor. Sonuçta onay makamı bu meclis.
Bu anlaşmalarla “Doğu Akdeniz’deki büyük oyunu bozduk” diye efsane satıyorlar.
Sahi bozulan nedir? Tezkerenin meclisten geçtiği 2 Ocak’ta Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Cumhuriyeti Avrupa’ya doğal gaz taşıyacak EstMed hattı için el sıkışıp imzaları attı. Bertaraf edilen bu inisiyatif midir?
8 Ocak’ta da Fransa, Yunanistan, Mısır ve Kıbrıs Cumhuriyeti dışişleri bakanları Kahire’de buluşup Libya ile yapılan anlaşmaları geçersiz ilan eder deklarasyon yayımladı. Türkiye’nin tecridi mi kırıldı?
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi, Libyalı taraflar Moskova’dayken “Kadir 2020” askeri tatbikatıyla caka satıyor. Hafter’in taraftarları geri adım mı attı? Aksine daha da kızıştılar.
Sahada durum tersine mi döndü. Aksine Sirte düştü. Onlarca şehirden kabile reisleri Bingazi’de toplanıp Türk askeri müdahalesine ‘işgal’ diye karşı çıktı. Trablus’ta kendi kaderlerini Türkiye’nin askeri desteğine bağlamış gruplar Libya’nın geri kalanında nefret figürüne dönüşürken Türkiye işgalci damgasını yiyor!
Bozulan bir şey yok. Suları köpürten ve bütün tarafları kışkırtan hamleler var.
***
Anlaşmaları geleceği taşımak için Trablus’taki İslamcıların zafere taşınması lazım. Mantık böyle işliyor. O yüzden de Meclis’ten tezkere geçirildi. Peki ne oldu? Kapsamlı ve sonuç alabilecek bir askeri müdahalenin olabilirliğinin olmadığı anlaşıldı. Zaten tezkereden önce Türkiye askerleri, istihbaratçıları ve teknik kadrolarıyla bu savaşın içindeydi. 40 asker oldu 80. Muharip güç olarak da Trablus’a Suriye’den milisleri sürmek gibi bir plan devreye sokuldu. İşte bu minvalde Trablus cenahını zafere kavuşturmayı azmetmişken Sirte’yi de Halife Hafter’in Libya Ulusal Ordusu’na kaptırdılar.
Yine döndüler Kremlin kapısına. Erdoğan’ın her macerası Rusya lideri Vladimir Putin’in Meryem Ana’ya şükran duası etmesine vesile oluyor. Putin’in yapacağı iyilik Moskova’da tarafları toplamaktı. Başardı da. Mısır ve BAE liderleriyle görüştü. Hafter istemeye istemeye Moskova’ya gitti. Dolaylı müzakerelerde masada Türkiye adına Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı ve MİT Başkanı vardı. Yani ‘darbeci’ Hafter artık muhataptı. Halbuki birkaç gün önce “Türkiye neden arabulucu olmuyor” diyen muhalefete “Yav, bir tarafta darbeci var, bir tarafta meşru hükümet var. Meşru hükümetle darbeci arasında arabulucu olunur mu?” diye uluslararası hukuk dersi veren Erdoğan değil miydi?
Saray’ın külahsızlarına bakarsanız Türkiye’nin kararlılığı diplomasinin önünü açtı. İyi de netice ne? Hafter önüne konulan anlaşmayı imzalamadan Moskova’dan ayrıldı. Erdoğan ve Putin’in çağrısıyla olumlu karşılanmış ateşkes de duman oldu. Elbette süreç bitmedi, yeni masa 19 Ocak’ta Berlin’de kuruluyor.
İddia o ki Hafter, Türkiye’nin arabuluculuğunu reddettiğini Ruslara söylemiş. Arap kanallar ise Hafter’in şu talepleri kabul edilmediği için masadan kalktığını öne sürüyor:
“Libya Ulusal Ordusu Trablus’ta konuşlanmalı; Suriye’den getirilen milisler gönderilmeli, Türkiye askeri unsurlarını çekmeli; ateşkesi gözetleyecek uluslararası güçte Türkiye yer almamalı, Trablus’taki silahlı gruplar dağıtılmalı, Libya Ulusal Ordusu’na terörle mücadele görevi verilmeli; yeni bir mutabakat hükümeti kurulup Temsilciler Meclisi’nin onayına sunulmalı.”
Erdoğan şimdi Hafter’e dersini vermekten söz ediyor. Fakat Suriye’de olduğu gibi inisiyatif kullanma hakkını da Putin’e devretmiş gözüküyor. Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın “Libya’da muhatabımız Ruslardır. Putin’in çalışmalarının sonuçlanmasını bekliyoruz” diyor. Çok açık sözlü! Suriye’de muhatap Ruslar, Libya’da da öyle. Elbette Rusya’nın çok kapsamlı Orta Doğu ve Kuzey Afrika siyaseti Moskova’ya inisiyatif kanalları açıyor ama bu muhataplık önemli ölçüde arkası getirilemeyen hesapsız-kitapsız hamleler nedeniyle oluştu.
Yine de lafın en alası burada; “Barbaros’un yadigârı, Osmanlı mirası Libya’ya kayıtsız kalamayız.”
Söz “Arap’ı, Berberi’si, Amazig’i, Tuareg’i, Köroğlu Türk’üyle, Libya’daki tüm bu kardeşlerimize karşı tarihi sorumluluklarımızın farkındayız” diye başladığında artık “Hamaset” deyip üstüne de yatamıyoruz. Çünkü bu laflarla tezkereler çıkıyor, düşmanlıklar ilan ediliyor, geçmişinde El Kaide olan kişiler müttefik olarak kolumuza giriyor. Kofluğun bedeli olmazsa cehalete verirsiniz ama değil işte! Arap’ı, Berberi’yi, Amazig’i, Tuareg’i boş verelim, kendilerini Osmanlı Türkü olarak gören Köroğlular bile Erdoğan’ın Libya siyasetinden mutsuz, tepkili, hatta öfkeli. Benim konuştuğum birkaç Köroğlu evladı var; diyorlar ki, “Eğer bir Köroğlu, Müslüman Kardeşler’le bağlantılıysa Erdoğan onlarla çalışıyor, yoksa bizi muhatap alan yok.”
İsimlerini bile veremiyorum çünkü Erdoğan’ın desteklediği İslamcılar tarafından öldürülmekten korkuyorlar.
***
Türkiye kendisini kuşatan ateş çemberinde barışı mümkün kılacak herhangi bir olumlu rol üstlenemiyor. Yıllar içinde ‘yıkıcı tercihler’, ‘yapıcı diplomasi’ üretilmesini bloke ediyor.
Irak için söz kardeşlikle başlar ama Türkiye bu ülkeye yardımcı olabilecek imkân ve kanallarını tüketti. Bir şey yapamıyor. İran-Amerikan gerilimi savaşın kıyılarında gezinirken Türkiye kendisini yakabilecek bir senaryo karşısında olağan kapasitesinin onda biriyle bile etkili diplomasi geliştiremiyor.
Dökülüyoruz işte! En iddialı olduğumuz alanlarda iş, Putin’in bizim için yapacağı iyiliklere kalmış.
Yine de yaz kâtibim; “Başkan ve adamları efsane işler çıkartıyor.”
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025