Fehmi KORU
Karşısında yalnızca Türkiye varmış gibi davranıyor İsrail; fena halde yanılıyor. Türkiye’den yükselen ses coğrafyanın hemen her köşesinden işitiliyor ve dikkate alınıyor...
Yukarıdaki cümleyi ‘İsrail’in adını anarak başlattım, ancak siz sözcüğü başka ülkelerin isimlerini yazarak da okuyabilirsiniz. Türkiye, bugün, kendi çıkarlarını geri plana itebilecek kadar ‘insanlığın vicdanı’ istikametinde hareket etmeye çalışan bir ülke olarak algılanıyor.
Bugün de büyük çapta geçerliliğini sürdüren dünya düzeni 2. Dünya Savaşı sonrasında oluştu. Bu sistemin hemen her alanda kurumsal bir temsilcisi var.Birleşmiş Milletler (BM) bunlar arasında ismi en bilineni; ancak güvenlikten maliyeye uzanan geniş bir alanda faaliyet gösteren pek çok uluslararası kurum, devletler tarafından kabul edilmiş nice ortak uygulama, insanlığa çok pahalıya mal olmuş büyük savaş sonrasında oluşturulan aynı düzenin eseri...
Hepsinin temelinde uluslararası hukuk yatıyor. BM’nin hakemlik rolüne, arabuluculuğuna, barış-gücü olarak güvenliği sağlamasına itiraz edilmiyorsa, ABD’nin ulusal parasının uluslararası bir değer olmasına ses çıkarılmıyorsa, devletler insanlığa karşı suç işleyenleri yargılanmak üzere elleriyle Lahey’deki mahkemeye teslim ediyorsa...
Uluslararası hukuka uygun olduğuna inanılan dünya düzeni zarar görmesin diyedir.
Aslında hemen her devlet, bu düzenin zaman içerisinde hayli yara aldığını, ilk oluştuğu günlerdeki masumiyetini çoktan kaybettiğini, haklılıkla güç arasındaki dengenin güç lehine işlemeye başladığını, bazı ülkelerin diğerlerinden daha eşit muamelesi gördüğünü biliyor. Biliyor, ama düzenin özü dengeyi yine de koruduğu için, görünür hale gelen yanlışlıklara karşı kimse sesini yükseltmiyor.
İsrail ve ABD gibi ülkeler bu durumdan yararlanıyorlar; hem de çok yararlanıyorlar.
BM, savaş-sonrası dönemin güçler dengesini yansıtan bir yapılanmayla oluşmuştu; o yüzden de ABD yeni sistemin sahibi olma hakkını taşır gibi davranırken, onun yanıbaşında yer alanlar ile o dönemdeki belli başlı muarızları en etkili koltukları ellerinde tutuyorlar...
İsrail de o günün şartlarında vücut bulabildi.
Şartlar değişti, devran farklılaştı, güçler arttı veya zayıfladı, buna karşılık 1945 yılının tablosu düzende ağırlığını hâlâ koruyor.
Türkiye’den yükselen farklı ses şimdilerde İsrail’i hedef alıyor görünse de, aslında dünyada geçerliliğini sürdüren uluslararası sisteme bir itiraz. Sistemin uluslararası hukuk adına hakemlikten uzaklaşıp keyfiliğe kaymasından şikâyet ediyor Türkiye. Sistemin boşluklarından yararlanan, eski (1945) ile yeni (2011) arasındaki farkları kendilerine yontan, dünyanın barış ve huzur içerisinde olması hedefi yerine kendilerinin refah ve güvenliğini ön planda tutan üç-beş ülkeye ciddi bir uyarı...
Dünya düzeni vicdan ile cüzdan arasına sıkışmışa benziyor. Vicdanını yitiren, bu yüzden her türlü yanlışlığı yapabilecek hale gelen insanlığı, Türkiye, hakka, adalete, doğruluğa, barışa davet ediyor.
Kalp ve vicdan yitirilince, gözler görme, kulaklar işitme işlevini yerine getirmeye devam eder mi?
Bu sorunun doğru cevabını süreç tamamlanınca öğrenebileceğiz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Jest üzerine jest yapılan ziyaretin en ilginç ayrıntısı
28.09.2025 - Beyaz Saray Oval Ofis’te yaşananlara nasıl gelindi?
26.09.2025 - Dünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek…
19.09.2025 - Bölgede olanın adı ‘nihai çözüm’ değilse, ne?
18.09.2025 - İktidar cephesi ülkenin geleceğini düşünmeli
16.09.2025 - Mutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu?
22.08.2025 - Yaşananlar masal olsaydı, sonunda uyanırdık…
19.08.2025 - Etrafta fark ettiğim umutsuzluğun bana hatırlattıkları
17.08.2025 - CHP’nin atağı, AK Parti’nin yıldönümü hayal kırıklığı
15.08.2025 - Devlet, itibarının zedelenmesi karşısında sessiz kalırsa…
14.08.2025
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
tarafsız
Benmi yanlış anlıyorum ,yoksa bu kızımızın Türkçesinde bir noksanlık mı var. Başbakan Erdoğandan özeleştiri ve yapıcı siyaset bekleyen BDPden,talep ettiği dilin aynısından başkasını beklemiyorum.!!? Hangisinden beklemiyor? Yazara bak? BDPnin ..demesi gerekirken. Herkes yazarlığa soyunursa....