Kemal ÖZTÜRK
Ozamanlar bizim camianın en önemli dergilerinden biri, Girişim dergisiydi. Fikir ve düşünce alanında çok güçlü makaleler burada yayınlanır, muhafazakar entelijansiyanın tartışma platformu görevini yürütürdü.
O dergide yazı yazan onlarca isim, sonradan Türkiye siyasetinde bakan, milletvekili oldu, entelektüel dünyada, akademilerinde çok önemli görevler üstlendiler. Girişim bir okuldu bizim için.
GENÇ YAŞTA SORGUYA ÇEKİLMEK
1991 yılıydı ve ben genç, heyecanlı bir yazar adayı olarak, bu dergide yazacağım için çok mutluydum. Girişim dergisinin on yıllık tarihinde ilk defa kara mizah yazılar yayınlanacaktı. Bana böyle bir köşe verdiler.
İlk yazı büyük ilgi görmüştü. İkinci yazım yayınlanınca kendimi savcının karşısında buldum. Emekli büyükelçi rahmetli Coşkun Kırca, Cumhuriyet gazetesinde Atatürk’le ilgili bir yazı yazmıştı. Yazıda “Atatürk, zarif ve şaşmaz bir çapkındı” diye bir cümle yer almış, ben de bunun üzerinden bir kara mizah makalesi yayınlamıştım.
“Bu bir ihbardır” diye başlık koymuş, Kırca’nın “çapkın” diyerek Atatürk’e hakaret ettiğini yazmıştım. Mizah yapıyorduk tabi. Lakin basın savcısı Coşkun Kırca değil de, benim hakkımda soruşturma açtı.
İşte o zaman Atatürk’ü koruma kanunuyla tanıştım. 5186 Sayılı konuna göre Atatürk’e hakaret eden benmişim gibi soruşturma geçirdim. Çiçeği burnunda bir genç yazar olarak çok korktum. Tabi takipsizlikle sonuçlandı.
Lakin o günden sonra tüm yazılarım didik didik edildi savcılar tarafından. Sonunda ‘Rahmetli’ isimli bir mizah kitabımdan hakim karşısında çıktım. Bu sefer Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiğim iddiasıyla yargılandım ve mahkum oldum. Kitabım piyasaya çıkmadan matbaadan toplatıldı. O savcılar ve hakimler bugün olsaydı, Cumhurbaşkanı Erdoğan için yazılan yazıların tümünden yüzlerce insanı mahkum etmesi gerekirdi.
MUHAFAZAKAR CAMİANIN ATATÜRK ELEŞTİRİSİ
Atatürk hakkındaki düşüncelerim o zaman klasik dindar, muhafazakar camianın genel geçer fikirlerinden farklı değildi.
Daha sonra 1998 yılında, Prof. İsmail Kara’nın danışmanlığında, Kanal 7 için yaptığım ‘İlk Meclis’ belgeselinde, hem yakın tarih hem de Atatürk’le ilgili tüm fikirlerim değişti. O kadar çok kitap okudum ki, o dönemi rüyalarımda görecek kadar özümsedim.
O belgesel de RTÜK tarafından yasaklandı. Gerekçe İsmet İnönü ve Halide Edip’in hatıralarından alıntı yapmamdı. Şaşırmayın, bu hatıralar resmi tarih tezine aykırı bulunmuştu. Tüm kurumlar gibi, RTÜK de Atatürk’ü, rejimi koruma ve kollama görevini üstlenmişti. 28 Şubat’ın en çetin günleriydi. Şaşırmıyorduk doğrusu.
Lakin tüm bunlara rağmen, okudukça yakın tarih ve Atatürk’le ilgili öfkem artacağına, daha çok ayaklarımın yere bastığını hissediyordum.
İçinde bulunduğum camianın tarih yazıcılığı ve okuyuculuğunda sorunlar olduğunu düşünüyordum. Gereksiz bir duygusallık, öfke ve hamaset vardı. Sanırım bu nedenden olsa gerek, Prof. İsmail Kara’nın verdiği kitap listesinde muhafazakar camianın tarihçi ve yazarlarından çok az kitap seçilmişti.
Sol kesimin, özellikle Birikim/İletişim çevresinin eleştirel yaklaşımı daha sağlıklı geliyordu bana. Mete Tunçay’ın ‘Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması’ kitabı mesela elimden düşmemişti.
Atatürk’ün özel yaşantısı, kişisel yönleri ya da fiziksel özelliklerine yönelik kulaktan duyma ağır eleştiriler yerine, kurduğu sistem, ideoloji, yakın çalışma arkadaşlarına yönelik tasfiye hareketleri üzerine bilimsel ve akademik eserlere ihtiyaç vardı aslında.
Atatürk’ün ve sonrasında İsmet İnönü’nün kurmaya çalıştığı yeni rejim ve yeni Türkiye ile ilgili sorunlar vardı. Sadece benim gibi muhafazakarların değil, Kürtlerin, Alevilerin, solcuların, milliyetçilerin eleştirileri vardı, ancak bunları dile getirmeleri çoğu kez mümkün olmuyordu.
AK PARTİ ATATÜRKÇÜLÜK MÜ YAPIYOR?
Atatürk’ü hakaretten korumakla, ‘eleştirilemez’ hale getirmek farklı şeylerdi. O zaman askeri rejimlerin ya da onların desteklediği iktidarların sahiplendiği, kimseye bırakmadığı bir Atatürk, başkalarına yabancılaşıyordu.
Topluma ve ülkeye yeni önermesi olmayan, yeni bir fikir ve sistem üretemeyen tüm kesimlerin yaptığı şey, Atatürk ve kurduğu sistemi yüceltmek, kutsallaştırmak olmuştur. Oysa muasır medeniyet seviyesinin ötesine geçmek, eskiyi kutsamak ve eleştirilmez hale getirmekten çok, onu geliştirmekle mümkün olabilirdi.
AK Parti iktidarlarının ilk yıllarında bu kampanyanın ne kadar yoğunlaştığını hatırlayınız. Buna öncülük eden CHP’nin tüm seçimleri kaybetmesi, sanırım bir anlam ifade etmiş olmalı ki, son seçimlerde CHP Atatürk, laiklik ve milli şef ideolojisini dile getirmez oldu.
Şimdi, ‘AK Parti Atatürkçülük yapıyor’ diye oldukça yoğun bir tartışma var. Atatürk’ü koruma kanunundan soruşturma geçiren ve mahkum olan insan sayısının fazlalığı da bu tartışmayı arttırdı. Bir de TBMM iç tüzüğünde yapılan değişiklikle Meclis içinde de Atatürk’ü koruma çabası daha da arttırılmış oldu. Öte yandan, AK Parti söylemlerindeki Atatürk vurgusunun artması da dikkat çekici. Yine de buradan CHP tipi bir Atatürkçülük yaptığı çıkmaz.
İNSANA HAKARET ACİZLİKTİR
Sonuç olarak, değil Atatürk’e, sıradan bir insana hakaret etmek bence fikri bir acizliktir. Fikir üretemeyen insan, hakaret üretir. Erdoğan’a “faşist diktatör” diyen CHP, bunun en tipik örneğini vermiştir bana göre.
Atatürk’ü koruma kanununun uygulamasında sorunlar vardı ve hala da var. Yine Atatürk’ü ve kurduğu sistemi hakkıyla eleştirmede de sorunlar vardı, hala da var. Otaya yolu bulmak ise ancak ilim, fikir ve akıl ile olabilir, koruma kanunlarıyla değil.
Yazarlar
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021