Mehmet TIRAŞ

İSRAİL YENİ KOMŞU MU?
6.01.2025
299

Suriye’de 13 yıl süren iç savaştan sonra 13 güde yıkılan  61 yıllık Baas rejimi ve 58 yıllık Esad ailesinin saltanatının yıkılması geçen yılın en unutulmazı oldu.

İlk 24 yılını geride bıraktığımız  Çağ Dönüşümü”, “Orta Doğu” da devam eden depremin sınırları da yeniden çizilebileceğini gösteriyor.

Orta Doğu’da çetrefil bir süreç işliyor.

Esad rejiminin düşmesinin hemen ardından hiçbir engelle karşılaşmadan  İsrail’in 50 yıl sonra Suriye topraklarına girmesi” ve Şam’a 30 km yaklaşması tartışılan en önemli konuların başında geliyor.

Ankara’nın ivedi olarak yanıtlaması gereken iki soru öne çıkıyor.

1-İsrail’in Suriye’de ne işi var?

2-İsrail Suriye’ de yeni komşumuz mu oluyor?

Belli ki İsrail Suriye’de kalıcı...

Zaten İsrail’in  50 yıl sonra Suriye topraklarını işgal etmesinden,HTŞ’nin üst düzey yöneticileri de şikayetçi gözükmüyor.

İsrail’le karşı karşıya gelmeyi düşünmüyoruz” mealinde  açıklamaları bunu teyit ediyor.

İktidar ve uzantıları “Şam düştü” sıra “Kudüs’te”  deseler de…

Suriye’de işlerin Anakaranın istediği gibi gitmediği, ayrıca ortada bir ton iddia dolaşıyor.

“HTŞ,  Suriye Milli Ordusunu (SMO) kendi kurdukları orduya dahil  etmemelerinden tutunda…

 Suriye Demokratik Güçleri(SDG) İle görüşmelerine hız vermesine kadar…

Ne nedir Ankara bunların neresinde çok berrak değil…

 İsrail’e ağzını açmayan HTŞ’nin ilk yurt dışı ziyaretini Ankara’ya değil de,  Riyad’ı seçmesi somut bir gösterge değil mi?

Suriye de gelişmeler, olaylar  ve tartışmalar Trump’ın 20 Ocak’ta ABD Başkanlığına başlaması ile daha netleşecek…

Suriye’de ki tabloyu tümüyle görmeye başlayacağız.

Şimdilik haber ve analizler, “ABD’nin Suriye’de İsrail’e bir saldırı olmadığı sürece sahaya inmeyeceği” doğrultusunda.

Siyasal iktidar yoksul kitleleri milliyetçi bir hamaset ile Suriye üzerinden oyalamaya çalışıyor ama mızrak çuvala sığmaz bir halde.

Ülke içerisinde olanları iktidar ve medyası özellikle de ekonomiyi ve hukuk garabetini unutturmaya çalışsa da, bu mümkün mü?

Asgari ücrete yapılan komik zam,16 milyon emekliye  verilen sadaka düzeyindeki enflasyon farkı, 50 milyon insana hayal kırıklığı yaşatırken…

Yoksulluk ve açlık  toplumun değişmez kaderi olurken,bütün ekonomik göstergeler tepe takla olmuş durumda.

Gelir dağılımının ortaya çıkarttığı adaletsizlik bir avuç tuzu kuru insanın dışında, toplumun her kesiminin yakasına adeta katran gibi yapıştı.

TÜİK yeni yıla girerken  2024 yılı gelir dağılımı  rakamlarını açıkladı:

-Toplumun en yüksek yüzde 20’lik gelir grubunun toplam gelirden aldığı payın, bir puan gerileyerek yüzde 48.1’e düştüğünü,

-Toplumun en yoksul yüzde 20 kesimi ise milli gelirden aldığı  payın ise yüzde 6.3’e çıktığını yani bir puan arttığını açıklıyordu.

Bunu da besleme medya manşetlere taşıyor, televizyonlarda birinci haber olarak girip,ekonomi iyi yolda diye vermeleriydi.

Halbuki toplumun en varlıklı “yüzde bir kesimi milli gelirin yüzde 40’nı aldığını”  ne görüyorlar, ne de haber yapıyorlardı.

Bunlar değişmezken…

Yargıda ise değişen bir şey yok yine muhalefete karşı iktidar tarafından sopa olarak kullanılıyor, yargı kararları uygulanmıyor, hukuk garabeti hız kesmeden sürüyor.

 2025 bütçesi ise Suriye olaylarının gölgesinde kalırken hiç mi hiç tartışılmadan geldi geçti.

Milli eğitim bakanlığı ödenek olmadığı için okulda on binlerce yoksul çocuklara bedava öğle yemeği ve okulların temizliğini yapamazken

Bütçenin aslan payı  yine Diyanet İşler Başkanlığına (DİB) ayrıldı.

DİB’in 91 Milyar lira olan bütçesi,2025 yılında 130.1 Milyar liraya çıkarak,6 Bakanlığın bütçesini geride bırakıyordu.

Diyanet Maliyeden de 2025 yılı için 4 bin kişilik imam kadrosunu da kaptı.

Böylece DİB personel sayısı 144 binden 148 bine çıkıyordu.

Biz din,ırk ve mezhep üzerinden siyaset yapıp, yeryüzünde olan bitenden habersiz içeride kavga ederken…

Dostum Mehmet Altan   30 Aralık 2024 Tarihli,” İmralı,Emevi Camii ve Arizona” başlıklı yazısında, dünyadaki gelişmeleri küresel boyutta ele alıp rakamlarla anlatıyordu.

Bende Altan’ın yazısından bir bölümü aldım:

Dünyada dönen toplam 106 Trilyon dolar (GSYİH) nin dolaşımda olduğunu,27 Trilyon Dolarının ise  ABD’ye ait  olduğunu. Katma değerli üretim yapmayan ülkelerin zenginleşemeyeceğini, Bilgi ekonomisini kavrayamayan ve ÇİP üretmeyen ülkelerin de çağa ayak uyduramayacağının altını çizerken.Tayvan’ın dünyada üretilen ÇİP’in yüzde 60’nı üreterek  yılda 600 milyar dolar üretmesini örnek gösterirken.

Türkiye’nin ihraç ettiği mallarının ortalama kilosu 1.4 dolar iken,Tayvan’ın ihraç mallarının ortalama kilosunun 5 dolar olduğuna dikkat çekiyordu.”

Dünyanın bir ışık hızında ilerlerken aynı zamanda zenginleştiğinin de somut örneği;

İki yüz yıllık sanayi döneminde  insan oğlunun toplam ürettiği katma değerin 10.5 Trilyon dolar olduğunu;son 35 yılda üretim biçiminin değişmesi ile  insan oğlunun ürettiği katma değerin ise, 106 Trilyon Dolara çıktığını biliyor musunuz?”

Biz bize yetmeyiz sınırları genişletelim demekle ne zengin olursunuz, ne içte ne de dışta huzur bulursunuz.

Ortaya çıkan tablo da bunu göstermiyor mu?

Burada yeni komşumuza da hoş geldin diyelim mi acaba?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar