Mümtazer TÜRKÖNE
Tek başına siyasetin seyrini tayin eden ana aktör haline geldi; üstelik ağırlığı her geçen gün artıyor.
“Siyasî terazide son zamanlarda Erdoğan mı, Özel mi daha baskın?” sorusuna tarafsız gözle bir cevap bulmayı deneyin. İktidarın otokratik gücü, medya hakimiyeti ve yargı başta olmak üzere korku salan devlet kurumları bir tarafta, Özgür Özel tek başına karşı tarafta. Yedi başlı ejderha ile savaşan bir mitoloji kahramanı gözünüzde canlanmıyor mu?
Özgül ağırlık bir maddenin birim ağırlığıdır, gr/cm³ olarak hesaplanır. Siyasetteki karşılığı inandırıcı ve güven telkin eden şekilde gündem belirleme, gelişmeleri tayin etme ve halkı etkileme yeteneğidir. Özgür Özel’in 19 Mart operasyonundan bu yana sergilediği performans, olayların istikametini değiştirdi. Anlık reflekslerle, Saray’ın dağıttığı CHP’yi toparladı, tepkileri kanalize edip kitlesel direniş hatları oluşturdu. Mevzunun esasını tane tane anlatarak açıkladı. Meydanlar CHP’nin safına geçti. Parti içi sorunların girdabında CHP’yi tüketmeyi ve itibarsızlaştırıp tasfiye etmeyi hedefleyen yargı operasyonlarını, atılan taşlara rağmen yerinden kıpırdamayan kurbağalarla boşa çıkardı.
Siyasetçi hangi madenden yapılıdır?
Özgül ağırlık politikacının kalibresini, yapıldığı madenin cinsini gösterir. Maden… Altın mı? Tunç mu? Demir mi?
Şu hamamdan, anadan üryan fırlayıp “evreka” diye bağıran Arşimet, özgül ağırlığın ne demek olduğunu bilimsel olarak kanıtlamıştır. Rivayete göre Kral, kuyumcusuna tartılmış altını vererek kendisine bir taç yapmasını istiyor. Taç geliyor ama Kral’ın içine bir kuşku düşüyor: Taç, tartıp verdiği altınla aynı ağırlıkta, ama ya içine yabancı bir madde koyduysa? Arşimet sorunu özgül ağırlığa göre kökünden çözüyor. Aynı miktarda altının suyu taşırma kapasitesi ile tacınkini mukayese ediyor ve sahtekârlığı ispatlıyor.
Bazıları siyasetçi için “kumaşı iyi” der, ben madeni diyorum. Altın mıdır, gümüş müdür, cüruf mu? Siyasetçinin özgül ağırlığı, siyasetin karanlık labirentlerinde, kumpasların-entrikaların kıskacında, siyaset esnafında mebzul miktarda olan ego patlamalarının ortasında, memleketin çözüm bekleyen sorunları arasında çekiçle örs arasında dövülerek şekillenir. Madeniniz değerli ise talih sizi memleketin orta yerinde bir heykel kaidesi üzerine heybetle yerleştirir.
Son 23 yılın AK Parti iktidarından ayakta kalan yegâne vicdan olarak arada bir konuşan Bülent Arınç’ın Özgül Özel’e dair paylaştığı bir anekdot çok çarpıcı. Olay, Özel’in Arınç’ın yakınlarından birinin cenaze törenindeki müdahalesi hakkında. “Benim AK Partili arkadaşlarım yoktu ama Özgür Bey vardı. Kelepçeli bir yakınımızın cenazede dua edebilmesi için uğraştı, çözdü. O kötü gün dostudur” diye anlatıyor hikâyeyi.
Bir cenaze töreni
Size sıradan bir hikâye gibi gelebilir; ama benim başımdan geçti ve maalesef yakınlarımın ulaşabileceği bir Özgül Özel yoktu.
İstanbul’dan Ankara’ya annemin cenazesine “tabut” adı verilen, içinde ikili daracık küçük hücreler olan bir cezaevi ring aracında götürüldüm. Ağustos ayında, nefes almanın bile imkânsız olduğu bu daracık yerde 27 saat boyunca tutuldum. Ağır bir işkenceydi. Halbuki, çok sayıda mevcut olan küçük minibüs tarzı bir araçla getirebilirlerdi. Hiç olmazsa, uzun süre kaldıkları molalarda dışarı çıkartabilirlerdi. En kötüsü, Arınç’ın hikâyesindeki gibi, annemi mezarına yerleştirirken bile kelepçe kolumdaydı. Mezarlık kalabalık bir Özel Harekât timi tarafından çevrilmişti, kaçmama imkân yoktu; maksat bana acı günümde eziyet etmekti. Beni getiren jandarmaların başındaki yüzbaşı MHP’li-Ülkücü biri imiş. “Apo’yu paşa yapalım dedi bu” diyerek, yaptığı eziyetin üzerine çevresindekileri de kışkırtıyordu.
Fırsat bulunca devletin verdiği gücü kullanıp eline geçirdiklerini ezmekte tereddüt etmeyen ve yaptıklarıyla övünen cahil ve görgüsüz görevliler çevrenizde mebzul miktarda. Onların zulmünün çaresini Bülent Arınç bulmuş, cenazede beni yalnız bırakmayan eski dostlarımın onca çabasına rağmen ben bulamadım.
Duygularımızla yaşıyoruz. Herkes gurup vaktinin kızıllığına değil kendi yarasına takılıyor. Benim takıldığım ve oradan ülkenin ihtiyacı olan adalet duygusuna teşmil ettiğim sembol de işte bu: Kimse emr-i hak vaki olduğunda yakınlarının mezarına kelepçe ile girmek zorunda kalmasın.
İmamoğlu ve Özel
Siyasî tarihimizde birbirine dayanıp güvenerek, ekip halinde birbirinin eksiklerini tamamlayarak siyaset yapan ikili pek yok. En büyük istisna Tanzimat’ın kudretli devlet adamları Âlî ve Fuad Paşa’dır. Mizaçları birbirine taban tabana zıt bu ikili, uyum içinde memleketi badirelerden geçirmiş ve dönemlerine damga vurmuştur. Fuad Paşa nüktedan ve hazırcevap, Âlî Paşa ağırbaşlı ve ketumdur.
Özgür Özel’in ve CHP’nin durumuna uyan bir nükteyi Fuad Paşa’dan aktaralım.
Sadrazamlıktan düşüp Dahiliye Nazırı olarak görev yaparken Fuad Paşa, Sultanahmet’ten Beyazıt’a doğru giden Divanyolu’nu genişletmiş ve taşlarla döşetmiş. Kendisine muhalif müzevirlerden biri bir mecliste “Paşam yol pek güzel oldu” deyince şu karşılığı vermiş: “Bize atılan taşlarla döşedik.”
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanHukuk ve kurumlar yok olursa devlet sahipsiz kalır 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRDiploma çetesi Milli Emlak’a da sızmış! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025