Mümtazer TÜRKÖNE
Bu hayâl, Davutoğlu'nun kendisi için değil, Erdoğan ile giriştiği onca açık polemikten sonra, onun adına ve ona mahsus başkanlık sistemi önerisini muhalefet liderlerine taşıyor.
Dün Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmenin can alıcı noktası bu öneri idi. 2015, Davutoğlu'nun "başkanlık sistemi" treninin önüne lokomotif olarak yerleşmesiyle sona erdi. Sistem tartışması belli ki aynı düzende 2016 yılına da damgasını vuracak.
Davutoğlu'nun başkanlık sistemi bahsinde Erdoğan ile kamuoyu önünde giriştiği polemiklerin gerekçesi, bir başbakan olarak kendi hukukunu savunmak, kendi yetkilerine sahip çıkmaktı. Erdoğan'a vekâleten başkanlık kampanyası yürüttüğüne göre teslim bayrağını çekmiş olmalı. Böylece en önemli engel ortadan kalkmış oluyor. Hangi engel? Başkanlık sistemine geçildiği zaman Erdoğan, Olimpos'dan yeni yetkiler almayacak, devletin egemenlik alanından başbakanın hissesine düşenleri devralacak. Başkanlık sistemi tartışması, kişisel olarak Erdoğan'ın Davutoğlu'na ait olan yetkilere el koyması anlamına geliyor. Davutoğlu bu duruma razı ise, bize söyleyecek söz kalır mı? Erdoğan bizden bir şey istemiyor, istediklerinin tamamı Davutoğlu'nun elindekiler. Kim, niye engel olsun?
Erdoğan'ın elindeki silahlar belli ki Davutoğlu'nu teslim alacak kadar etkili. Hesap, bildiğimiz halk desteği üzerinden güç hesabı. Bu güç Erdoğan'ın ellerinde temerküz ediyor. Bu gücün kararı ile AK Parti bir olağanüstü kongre ile genel başkanını, dolayısıyla başbakanı değiştirebilir. Hatta PKK'nın Güneydoğu'dan "hendek savaşı" ile verdiği dolaylı destek artarak devam ederse, 2016 yılının bahar aylarında yapılacak bir erken genel seçimle, muhalefet desteğine ihtiyaç duymadan anayasayı değiştirecek çoğunluk, yani başkanlık sistemine geçmek mümkün olabilir.
Yeldeğirmenleri ile savaşmanın anlamı yok. Davutoğlu'nun itirazı bir kenara, desteği devreye girdiğine göre Türkiye başkanlık sistemine oldukça yakın durumda. Biraz meslekî hassasiyetle, biraz da tarihe vukufiyetle başkanlık sistemine hep karşı çıktım. 1876 yılından beri fasılasız süregelen parlamenter sistemi değiştirmenin ağır maliyetleri üzerinde durdum. Ve hep tekrarladım: Başkanlık sistemi de parlamenter sistem gibi demokratik bir sistem, tercihinizin tecrübî akla dayanması lâzım. Bugün sistem üzerindeki yükleri nazara alarak fikrimi değiştiriyorum. Başkanlık sistemine geçmek daha iyi bir fikir olabilir. Sistem arızaları bu köklü değişimle ortadan kalkabilir. Anayasa ve fiilî durum ikiliği sona erebilir. Davutoğlu'nun bile kendi hukukunu savunamadığı şartlarda, biz neden onun adına yetki-mesuliyet tartışmasına girelim?
Sistem üzerinde başkanlık-parlamenter sistem ayırımına dayalı bir yükün belki bin katını, her ikisini de aşan bir problem yüzünden, "kuvvetler ayrılığı" prensibine uyulmamasından dolayı çekiyoruz. Yargı bağımsız değilse, hukuk devletinin asgari şartlarını oluşturan hakimlik teminatı ve doğal hakim prensibi işlemiyorsa, başkanlık-parlamenter sistem çukurundan daha derin bir uçurumda can çekişiyoruz demektir. 17/25 Aralık soruşturmalarını durdurmak ve yargı denetiminden kaçmak için iktidar, yasama gücünü kullanıp yargıyı merkezî devlet teşkilatının basit bir icra birimine dönüştürdü. Sadece HSYK Kanunu ve Sulh Ceza Hakimliği Kanunu, yargının bağımsızlığını bütünüyle kaldırmaya yetti. Hakimlerin-savcıların verdikleri kararlardan dolayı hapsi boyladığı, "tutukluluk" denilen tedbirin muhalefeti sindirmek için bir cezalandırma aracına dönüştüğü ve bağımsız yargıdan kimsenin söz edemediği bir ülkede parlamenter sistem yerine başkanlık sistemi olsa kaç yazar? Sistem tartışmasının kuvvetler ayrılığını yeniden tesis etmek için bir fırsata dönüşmesi ihtimali varsa, başkanlık sistemini gündeme almanın hiçbir sakıncası olmamalı. Hem bize ne? Davutoğlu'nun cebindeki Erdoğan'ın cüzdanına girmiş olacak?
Dünkü Kılıçdaroğlu-Davutoğlu görüşmesi, başkanlık sistemi konusunda muhalefet katkısının tüketilmesinin ilk merhalesiydi. Bu sefer Anayasa'nın ilk dört maddesi, vatandaşlık vs. gibi uzlaşılamaz maddeler yok. Anayasa değişikliğine gerek hissettirmeyen iki sorun HSYK ve Sulh Ceza Hakimliği kanun yoluyla düzeltilirse, birlikte yapılacak anayasanın en temel sorunu kuvvetler ayrılığını anayasada sağlam esaslara bağlamak olacak.
Hem kuvvetler ayrılığı yoksa anayasadan zaten söz edemeyiz. Başkanlık mı? O zaman her şey mümkün.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025