Sezin ÖNEY

Sezin ÖNEY
Sezin ÖNEY
Tüm Yazıları
Her şeyin kilidi
18.07.2015
3377

 Türkiye’de bir tatil zamanı, koalisyon görüşmeleri, Türkiye’nin siyasi hâlleri üzerine yazarsam, okuyanlara büyük haksızlık olur. Seçimlerden sonraki yaklaşık bir ayda, tüm bu konular üzerine yazılan yazıların çokluğunu ve geline(meye)n yeri düşününce, belki başka dünyalar, yerler, konular üzerine daha fazla konuşup yazsak, Türkiye’de de işler başka mı olurdu diye düşünmeden edemiyor insan.

Bugünlerde, siyasette “kilit” kavramını çok kullanıyoruz; “kilit parti”, “kilitleyen parti” gibi yorumlar ortada çok dolaşıyor.

Kilit”, Türkiye siyasetinde, daha çok “felç eden”, “çözülmesini engelleyen” anlamında kullanılıyor. Ama “kilit”, hayatta başka anlamlarda da “var”.

Her şeyden önce, insanlar olarak, zamana karşı yarışımızı da sembolize ediliyor “kilit”. Hayatı kilitlemek, zamanın geçmesine engel olmak, zamanı mühürlemek istiyoruz. Hep genç kalalım, hep mutlu olalım ve tabii, hep âşık kalalım.

Zamanı durdurma, kilitleme hayaliyle, dünyada bazı yerlerde, köprülere kilitler asılıyor: “aşk kilitleri”.

Yeter ki, o aşk, o mutluluk, o tutku ve heyecan, zamana meydan okusun; kilitlensin. Aşk, hep o ilk zamanki gibi kalsın yerinde; insanlara, dünyaya, tarihe, zamana kafa tutsun.

Köprülere kilit asma âdetinin ne zaman, nerede başladığı konusunda rivayet çok. Bir hikâye, Uzakdoğu kökenli bir gelenek olduğu ve Çin’de başladığını öne sürüyor.

Çin’in doğusunda, adı “Sarı Dağlar” anlamına gelen Huangşan’da, dağların manzarasına karşı asılmış birçok kilit var. Öyküye göre, bir kız, fakir bir gence âşık olur; ancak babası onu, zengin bir adamla evlendirmek ister. Kızın, evleneceği gün, kızla sevgilisi kaçar ve Huangşan Dağı’ndan el ele tutuşarak kendilerini aşağı atarlar. Ve son sözleri, “Biz aynı zihnin, aynı tutkunun, aynı sadakatin iki yarısıyız; bu hiç değişmeyecek” olur.

Doğu kaynaklı hikâye böyle, ancak bir de, Balkanlar’ın bir öyküsü var, kilit geleneği ile ilgili. GünümüzSırbistan’ında, “Most Ljubavi”, yani “Aşk Köprüsü”nde, bir zamanlar bir çift buluşurmuş; öğretmen Nadave asker Relja. Bu arada, efsanelerdeki Doğu-Batı tezadına dikkat çekelim; Çin’deki öyküden farklı olarak, göreceli olarak Batı’nın Sırbistan’ın hikâyesinde, kahramanların isimleri de, meslekleri de kayda geçmiş. Tezatlar burada da bitmiyor; Relja, savaşa gidiyor ve Nada’yı unutup başka birini buluyor. Nada ise, “kalp kırıklığı hastalığından” ölüyor. Onların kilidi çözülen aşkına inat, bugünkü Sırbistan’ın tam orta yerindekiVrnjačka Banja’daki köprüye kilitler asılıyor ki, aşklar bitmesin.

Ben, aşk kilitleriyle ilk kez, Macaristan’ın Güneyinde, Pécs kentinde karşılaştım; bir rivayet de, zaten bu kilitlerin ilk kez burada, 1980’lerde asılmaya başladığı. O dönemde, totaliter sisteme karşı esmeye başlayan özgürlük Sezin Öney için- kilitlerrüzgârlarıyla öğrencilerin, aşk kilitleri asmaya başladığı öne sürülüyor.

Aşk kilitleriyle ilgili en sert tartışmaya ise, benim hiç hayranı olmadığım, ama nedense “Aşk Şehri” olarak adlandırılan Paris’te denk geldim. Geçen yıl,Seine Nehri üzerindeki Pont des Artes üzerine asılı pıtrak gibi aşk kilitleri, sökülüp çöpe atıldı; âşıklar kadar “romantik” herkesin isyan ettiği bu zalim tavrın gerekçesi, köprünün zarar gördüğü idi.

Benim, en sevdiğim aşk kilitleri köprüsü ise, Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da; fotoğrafını gördüğünüz köprü. Adı da, ironik biçimde “Mesarski Most”; “Kasaplar Köprüsü”.

Zamanın, hayatın, insanların kasaplığına karşı, aşk mı kazanacak dersiniz? Her şeyin kilidi de bu.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar