Vedat Bilgin
Suriye’nin geleceğinin nasıl şekilleneceği sorusunun cevabı büyük ölçüde İdlib sorununun nasıl çözüleceğine bağlı olduğunu görmek için kâhin olmak gerekmez. Bugüne kadar Suriye meselesinde başından itibaren Türkiye’nin etkisiz kılınarak bir başka söyleyişle Batı sisteminin yanında yer alarak durumu kabullenmesini bekleyenler, bu beklentilerinden vazgeçmiş değillerdir.
“Batı’nın yarın Tahran’da yapılacak Türkiye-Rusya-İran görüşmesine bakış açısı, tamamen bu beklenti üzerine kuruludur. Onların, bütün gayretleri Dış İşleri Bakanlığı ve Genelkurmay üzerinden son dakika görüşmeleri hep belli bir stratejinin taktik müdahaleleri durumundadır, maksat değişmemiştir. Bu yüzden Suriye meselesinde Türkiye’nin içinde yer aldığı, bu ülkenin toprak bütünlüğünü esas alan, mutabakat başarısızlığa uğratılmak istenmektedir. Batı sistemi üstelik de bunu Türkiye’yi yapmaya zorladığı bir yanlış üzerinden gerçekleştirmeyi ümit etmektedir.”
MESELE: ORTADOĞU, AKDENİZ
Şunu hemen tespit edelim mutabakat doğru zeminde, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve ulusal birliği üzerinde yani kurulduğu esaslarda başarılı olmak, devam etmek mecburiyetindedir. Bunun devam etmemesinin ‘stratejik kayıp olacağını, hiçbir taktik başarının bu kaybı düzeltme şansının olmadığını’ herkesin iyi anlaması gerekmektedir. Bunun sebebi açıktır, Suriye’den sonra hedefte İran, Irak, Türkiye vardır, Rusya ise tamamen kuşatılıp stratejik önemi olmayan herhangi bir ülke konumuna düşürülecektir.
ABD’nin muhtemelen kendisi için Rusya’ya sunduğu pozisyon Fırat’ın doğusunda bir PKK/PYD terör devleti kurmakla yetinmek olabilir; hatta bunu Kuzey Irak’la birleştirme maksatlarının da olmadığını üstü örtük söyleyebilirler ve arkasından Rusya’nın mevcut rejimle birlikte Suriye’nin kalan kısmında kendi hegemonik konumunu sürdürmesini kabul ettiklerini de söyleyebilirler.
“Unutulmamalıdır ki Batı sistemi, Suriye üzerinde bu operasyonu gerçekleştirirken başından beri stratejik davranmış, Ortadoğu’yu ve Akdeniz’i hâkimiyet alanı haline getirmek, İsrail’in İslam dünyası karşısında güvenliğini teminat altına alacak bir amacı gerçekleştirmek istemiştir. Batı sistemi, mevcut siyasal yapı içinde kendisine bağlı rejim ve yönetim biçimlerinin halk karşısında zaaflarının büyümesi ve bunların demokrasiye açılımının ise bu ülkelerde ‘milliyetçilik ve bağımsızlıkçı’ siyaseti yükselterek kendi açısından istenmeyen bir tablo oluşturacağını öngörmektedir.”
SURİYE’NİN ANAHTARI?
Bu ihtimali ortadan kaldırmak üzere başvurulan yöntem, Ortadoğu’da devletlerin parçalanması en azından parçalı yapılara dönüştürülmesidir.
Burada Türkiye, Batı nazarında ‘kötü bir örnek’ durumundadır; bunca yıllık müttefiklik ilişkilerine (onlar açısından bağımlılık ilişkisi demek lazımdır) rağmen Türkiye’nin bağımsızlıkçı tavrı hem diğer ülkeler için ABD karşısında farklı bir siyaset geliştirme ‘modeli’ oluşturmakta, dahası doğrudan ABD’nin Suriye, İran, Irak siyasetine karşı bir yerde durmakta, karşı bir siyasete dönüşmektedir.
O halde İdlib meselesinde Türkiye ne olursa olsun asla bu gerçeğin değişmeyeceğini görmek durumundadır. Batı’nın Suriye siyaseti Türkiye karşıtıdır, ittifakı bozmaya dönüktür, bu unutulmamalıdır. Rusya ve İran ise, İdlib meselesini bir alan hâkimiyeti konusu haline getirmemek sorumluluğundadırlar.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.03.2020
27.05.2019
20.05.2019
9.05.2019
6.05.2019
2.05.2019
30.04.2019
22.04.2019
18.04.2019
15.04.2019