Yalçın ERGÜNDOĞAN
Kısa süre önce yaşanan “Cumhurbaşkanlığı” ve “Milletvekili” seçimleri ve sonuçları üzerine yazmak, sonuçlarını analiz etmeye çalışmak, irdelemeye kalkmak gibi bir çaba içine hiç girmiyorum.
Böyle bir çabanın içine girmeme nedenim; verilerin son derece sağlıksız, çeşitli hilelerle dolu olması gibi gerçekler değil. Daha ziyade, hangi koşullarda seçimlere gidildiği, yarış için zeminin uygun olup olmadığı, seçimin meşruiyeti gibi esas belirleyici olguların, zihnimde sonuçlar üzerine düşünme girişimime kalınca bir set çekmesi...
Bu nedenle, kendini şu ya da bu gerekçe ile “muhalif” ilan eden genişçe bir kesimin, seçimler öncesinde olduğu gibi, seçimler sonrasında da gerçek iktidar gücünü ve odağını neden göremedikleri üzerine düşünmek istiyorum.
Genelde “sol muhafazakâr” ve “ulusalcı” çevreler, sürekli AKP içindeki hegemonik dinamiğin ve bu dinamiği kontrol eden R. T. Erdoğan’ın bugünlere belli bir sistemli planlamanın sonucu geldiği anlatısına başvurmayı pek seviyorlar. Belki de öylesi düşünme kolaylarına geliyor.
Bu “muhalif” çevrelerin anlatısına göre; AKP ve R. T. Erdoğan’ın sürekli bir “gizli ajandası” vardır. Liberal batı değerlerine yanaştığı, demokratik reformcu politikalar izlediği ilk yıllar bile, bu gizli ajanda gereği yapılmış takiyyeler olarak anlatıya girmiştir. Yani bir ”mühendislik hesabı” ile adım adım ilerlenmiş ve bugüne varılmıştır…
Bu anlatıya inanır ve kolay yolu seçersek; “mühendislik” toplumsal şekillenmede çok etkili olmuştur.
Oysaki gelişmeler ve 16 yıllık süreç değerlendirildiğinde Erdoğan önderliğindeki AKP ve giderek tekleşen liderliğin; tamamen olayların akışına ve dünya konjonktürüne göre şekillendiği zengin örneklerle ortaya seriliyor.
Esen rüzgâra göre davranma biçimi, artık epeydir aşırı kriminalize olmaktan kaynaklı “ne olursa olsun iktidarda kalma”, bir başka deyişle düşmemek için “bisikletin pedalını hızlı çevirme” şeklinde, her yol mubah noktasına varmıştır.
Pek çok makalemde yaptığım analizlerde; AKP’nin en başından beri, koalisyonları kötüleyerek kendi koalisyonlarını gizlediğini, perdelediğini ifade ettim.
Aynı kanaatimi yine sürdürüyorum. Gülen Cemaati ile bozulan koalisyon sonrası, “denize düşenin yılana sarılacağı” misali, sarınılan ortağın hepsinden tehlikelisi olduğunu hep vurguladım. (BKNZ: İktidardaki koalisyonun büyük ortağı kim? )
Nitekim, gelişmeler de bu tespiti doğrular nitelikte…
* * *
Bir parantez açarak söylemeliyim ki; otoriter Kemalist rejimin belki de “en büyük başarısı”, “fıtratı gereği” olmayacak bir şeyi oldurmasıdır.
O da, varlığını ırk ve milliyetler üstü olmasına dayandıran Müslümanlığa (dini), yani memleketteki Sünni Müslüman çoğunluğa Türkçü milliyetçiliği aşılaması ve bunu tutturmasıdır.
* * *
Verileri toplayıp değerlendirdiğimizde, yeniden hayatiyet kazandırılan “Ergenekon” adıyla kodlanan güç; bugün bence her zamankinden kuvvetlidir…
Zamanında kontrol altına alınmış bu güç, Gülen cemaati ile bozulan koalisyon sonrası itibarları iade edilerek, çoğu eski görevlerine döndürülerek, yüklü özür tazminatları ödenerek ayağa kaldırılmıştır. İşte, tam da “Kürt barışı” projesinin aniden sonlandırıldığı yıllar, AKP’nin iktidarda kalabilmek için başvurduğu bu koalisyonun kuruluş yıllarıdır.
DEVLET KARARI: TEK ADAM REJİMİ…
“Devletin bekası”, yeni konseptin anahtarıdır.
Kemalizm’in siyasi uzantıları sırtındaki büyük bagajlardan ötürü bir türlü kitle bağı kuramamaktadır. Bu durumdaki muhalefetin yardımı ile kitle bağlarını hâlâ sürdüren, toplumun yarısının kültleştirdiği kişi ile “yola devam kararı”, yeni devletkonseptinin gereğidir.
Ortadoğu’daki gelişmeler, Kürt meselesi gibi, “Türk / İslam sentezci” devletin koyduğu kıpkırmızı çizgilerle; HDP’nin kriminalize edilse bile Meclis dışı bırakılamayacağının anlaşıldığı andan itibaren (ve daha birçok faktörden ötürü) meclisin “hiçleştirilmesi” formülü projeye girmiştir.
“Devlet” meselelerinin, denetime alınmış “tek” kişiyle çözümü formülü de işte o andan itibaren devrededir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü nedeniyle Hürriyet gazetesi için kaleme aldığı yazısında "15 Temmuz Milli İrade ve Demokrasi Zaferi’mizin ikinci yıldönümünü, ülkemizin dört bir yanında milletçe büyük bir gurur ve coşkuyla idrak ediyoruz...” “…15 Temmuz da, sonuçları itibarı ile ülkemiz, milletimiz ve geleceğimiz için hayırlara vesile oldu" demesi gerçekçidir.
* * *
Başında kim olursa olsun, o koltuğa gelirken peşinen kabul ettiği “devletin denetiminde olma” koşulunun gereği; Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) binlerce örnek davranışıyla da kanıtlamıştır ki; mevcut yapının ve gidişatın şartsız destekçisi, payandası ve olup bitene meşruiyet sağlayıcısıdır…
Son seçimlerde CHP yönetiminin de, CB adayları Muharrem İnce’nin de söylemi, tutumu, davranışları; şartsız payandalığın zengin örnekleriyle doludur.
Seçimlerden önce, 11 Haziran tarihli makaleme “Muharrem İnce neden iktidar koalisyonunun zayıf kanadına saldırıyor?” şeklindeki manidar başlığı koyarak da bunu vurgulamıştım.
Tabii sonunda da, hedefine Erdoğan’ı koymaktan ve onunla ağız dalaşına girmekten öte bir söylemi olmayanın “devletin bekası” konseptinin payandası olmaktan öteye geçemeyeceği bir kez daha tescillenmiş oldu…
Meclisin devre dışına çıkartılması, şeklî olarak da olsa yürürlükteki erkler ayrılığının ortadan kaldırılıp, tek adam rejiminin adım adım kurulması vb…
CHP’nin meşrulaştırıcı rolünü izlemek bile; son dönemde yaşananların sadece Erdoğan’ın “gizli ajandası” ve “takiyyeleri” ile gerçekleşemeyeceğini anlamak için yeterlidir.
Zaten; “mevzubahis devletin bekası (vatan) ise, gerisi teferruattır…”
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2019
3.02.2019
26.11.2019
4.01.2019
29.10.2019
8.07.2019
8.07.2019
3.06.2019
4.02.2019
28.01.2019