Ahmet TAŞGETİREN
İlk yazı izne çıktığım gün yayınlanmıştı. İkinci yazı da izinde olduğum bir hafta sonra.
M. Şükrü Hanioğlu'nun ilki “İki Türkiye” nasıl ayrıştı ve kutuplaştı”, ikincisi de “Bir Türkiye” nasıl yaratılabilir” başlığını taşıyan yazılarından söz ediyorum.
Yazılar Sabah gazetesinde yayınlanmıştı. Sabah, Hükümet'e çok yakın bir gazeteydi.
Yazılar oldukça ilgi çekiciydi, Hükümet'e mesaj veren içeriği, yazıları daha da ilgi çekici hale getirmekteydi. Konu, benim de çok önemsediğim toplumsal farklılaşma, uzlaşma arayışı ve siyaset dili ile ilgili olduğu için daha da önem arz ediyordu.
Hanioğlu'nun da ifade ettiği gibi Türkiye açısından mesele 100 yıllık bir problem olduğu ve halen de sıcak gündem halinde bulunduğu için her zaman ele alınabilir niteliktedir.
Hanioğlu yola Fransa'dan çıkıyor, “İki Fransa” olgusuna işaret ediyor, “Tek Fransa” haline getirme mücadelesinin ancak 2. Dünya Savaşı sonrasında bir ölçüde hafifleyebildiğini kaydediyor.
Hanioğlu'nun asıl varmak istediği şey, Türkiye'de “İki Türkiye” olgusu bulunduğudur. Bu “halının altına süpürülmemesi gereken” önemli bir sorundur ve ona göre “sıklıkla başvurduğumuz bir yöntem olan ' olgu inkarı,' sorunu ortadan kaldırmadığı gibi onun çözülmesini zorlaştırmaktadır.”
HanioğluTürkiye'de“İki Türkiye”yi“Tek Türkiye” haline getirme misyonuna Cumhuriyet'in kurucu kadrolarının soyunduğunu, bunun için “tek tipleştirme” istikametinde bir toplum mühendisliği uygulandığını, karşı kutbun marjinalleştirilmek istendiğini, nesiller dönüştürülerek bunun başarılacağına inanıldığını, ancak bunu başaramadığını, aksine kutuplaşmayı artırdığını kaydediyor. Şöyle diyor:
“Erken Cumhuriyet ise toplumu bütünüyle dönüştürmeyi hedefleyen ve çatışma eğilimi yüksek, farklı bir kutuplaşma yaratmıştır. Bir kutbun sesini yükseltmesine izin verilmediği dönemde diğerinin "zafer" kazandığı zannedilmiş, ancak bu gerçekleşmediği gibi çatışma da küllenmemiştir.”
Hanioğlu bu yazıyı bugün yazıyor. Belli ki mesajı da bugüne. Fransa örneği de, Cumhuriyet'in kurucu kadrolarının tek tipleştirme operasyonlarına işaret edilmesi de bugüne mesaj taşımak için.
Hanioğlu, bugüne bakarken “aktörlerin rollerinin değiştiği, buna karşılık, “senaryo”nun aynı kaldığı bir tasavvurun yeniden üretimi”nden söz ediyor. Bunu “yanlış yöntemle doğru neticeler elde etme alanında ısrarcı olma yaklaşımına verilebilecek çarpıcı örneklerden birisi” olarak niteliyor. Şu görüş de ona ait:
“Aynı yöntemleri uygulayarak kutuplaşma ve çatışmanın asgarî düzeye indirildiği "Bir Türkiye" yaratma girişiminin benzer neticeler vermekle kalmayarak "İki Türkiye"yi tahkim edeceği şüphesizdir.”
Şimdi...
Hanioğlu'nun analizleri ve benim burada yer vermediğim çözüm önerileri şüphesiz tartışmaya açık. Çözüm önerilerine yer vermedim, çünkü o da başka ve geniş tartışmalar doğuracak.
Ancak ben, Hanioğlu'nun işaret ettiği ve “sıklıkla başvurduğumuz” dediği “inkar” yerine “olgu”nun varlığını kabulden yola çıkılabilir diye düşünüyorum.
Türkiye'de 15 yıldan beri iktidarı sürdüren bir misyon var. Bu bir misyon, evet. Bence her iktidarın arzuladığı“insicamlı bir toplum”u, diğer ifadeyle “Tek Türkiye”yi, bu iktidar da ister. “80 milyonun iktidarı-hükümeti” denirken söylenmek istenen de budur.
Ama yüzde 50-50 şeklinde “göbekten yarılma” gibi bir olgu da, ne kadar abartılı bulunursa bulunsun bir gerçeği ifade ediyor. Bu farklılaşmanın ideolojik mi, siyasi mi, kültürel mi, mezhepsel mi, etnik mi, hayat tarzına bağlı bir farklılaşma mı olduğuna karar vermek bile, masaya yatırıp değerlendirilmeyi gerekli kılıyor.
Önümüzde 2019 var. Yüzde 50 artı 1 mücadelesi var. Bu yarış sonuçlandıktan sonra ülkeyi yönetme sorumluluğu alacak olanlara da yine Hanioğlu'nun işaretine başvuralım “herkesin kendisine yer bulabildiği” “Tek Türkiye” lazım. Kaldı ki, mevcut kamplaşmanın dozajının düşürülmesi bile çok dikkatli bir siyaseti zaruri kılıyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025