Aydın ENGİN
Epey alamet belirdi.
Yüce Divan oylamasında birkaç fire bizi şaşırtmazdı ama 50’ye yakın AKP milletvekili o bakanları Yüce Divan’a yollamak için oy verdi.
Ardından parti içinde o yönde oy kullananlar “hain mi, özgür iradeleriyle oy kullanan siyasetçiler mi” diye özetlenebilecek bir tartışma başladı. “Tartışma” sözcüğünü el ve dil alışkanlığı ile kullandım. Aslında “kapışma” denmeliydi. Partinin üst düzey yöneticileri ile partinin üst düzey tetikçileri kapıştılar.
O kapışmaya AKP’nin ağır toplarından, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahinde girdi. İki üç gün önce dört bakanı aklayıp pakladıklarını unutmuş gibi konuştu.“AK Parti’nin genel başkan vekili olarak konuşuyorum. Asgari ücretin yeni bin liraya çıktığı bir ülkede bir siyasetçi 700 bin TL’lik saat alamaz kardeşim. Bu 700 bin liralık saati kolunda taşıyamaz.”
Gözünüzden kaçmamıştır, Mehmet Ali Şahin “kişisel görüş” açıklamadı, “AK Parti Genel Başkan Vekili” olarak konuştu.
Haydi buyrun burdan yakın. Partinin “ebedi” genel başkanı “Bu iddialar darbe teşebbüsünden ibarettir” diyor, aynı partinin genel başkan yardımcısı tersini söylüyor.
Bakan aklama paklama operasyonu soğumaya başladığında bir çatlak ses de İHH’den geldi. İnsani Yardım Vakfı (İHH) Başkanı Bülent Yıldırım konuştu.“Konuştu”yu el ve dil alışkanlığı ile kullandım. Aslında Bülent Yıldırım “açtı ağzını,yumdu gözünü” demeliydim.
Bugüne dek sadık bir AKP destekçisi olarak bilinen, İHH’nin yapıp ettiklerinde AKP hükümetlerini hep yanında bulan, MİT TIR’ları denen yayın yasaklı olayda “Füze, mermi, hafif ve ağır silahlar vardı” iddiasına karşı “Hayır efendim çocuk maması,bulgur, pirinç, makarna paketleri vardı” cevabında İHH adının ve parmağının kullanılmasına ses çıkarmayan Bülent Yıldırım, AKP iktidarının dış politikasının ana ekseni olan Suriye konusunda yanlış yapıldığından girdi, Mısır’da “MüslümanKardeşler’in iktidara gelmesine AKP’nin baskısı yol açtı ve bu çok yanlıştı”dan çıktı. Bununla da yetinmedi, Mavi Marmara gemisinin Gazze’ye yardım götürmesiyle patlayan uluslararası krize geçti ve krizin ardından AKP’nin, AKP’yi destekleyen“Müslüman işadamları” üstünden İsrail’le ticareti artırdıkça artırdığını söyledi ve ekledi:
“Doğalgaz anlaşmalarının el altından yapılması, birtakım şirketlerin bu anlaşmaların içinde yer alması, bazı bürokrat ve siyasilere ortaklıklar teklif edilmesi, ortaklıklarınkapalı kapılar ardında kurulması, ticaret hacminin artması... Bütün bunlar İsrail’e şunu söyletiyor: ‘Biz istediğimizi parayla satın alabiliriz.’ Yerlere atılan Kuranıkerim bizim fakat demek ki İsrail’le ticaret yapan Müslüman tüccarların değilmiş diyorum.”
Vay vay vay… Valla bu yenilir yutulur bir suçlama değil ve izleyebildiğim kadarıyla“Van minüt” yiğidi önderliğindeki AKP saflarından fısıltı tonunda bile bir itiraz gelmedi.
Derken, bugüne kadar en gözü dönmüş AKP destekçiliği yapan, nefret suçunun daniskasını gözünü kırpmadan işleyen Akit gazetesinin bir yazarı, BaşbakanDavutoğlu’nun İsviçre’de “Eğer Avrupalıların işe ihtiyacı varsa, şimdi onlara da iş kapısı olabilecek yükselen Türkiye var” diye kostaklanmasını diline doladı. Açık açık yazdı:
“Bir zamanlar işçi olarak kapısına koştuğumuz Avrupa’ya, ‘işe ihtiyacınız varsa bize gelin’ diye güç gösterisinde bulunuyoruz! Meseleye böyle bakanlara Sayın Başbakan’ın sözü çok hoş gelecektir. Ancak ‘hayal dünyası’ndan ‘gerçek dünya’ya,el’an içinde bulunduğumuz hale indiğimizde hakikatin hiç de öyle olmadığını göreceğiz… Devlet İstatistik Kurumu’nun rakamlarına göre Türkiye’de işsizlik AvrupaBirliği ülkelerinden yüksek…… Kendisi muhtaç iken başkalarına caka satmak için lükse düşkünlüğü anlatan bir atasözü var. Atasözünü zikretmeyeceğim ama anlamı Türk Dil Kurumu’nun web sayfasında şöyle açıklanıyor: Yoksulluğuna bakmadan gösteriş yapmaya kalkanların gülünçlüğünü anlatmak için kullanılan bir söz…”
Bu sözleri benim gibi işi gücü AKP’ye sataşmak olan bir “gafil gazeteci” söylese kimse şaşmaz. Ama söyleyen AKP saflarında kalem sallayan bir gazeteci, bir AKİT yazarı.
Dedim a, AKP’de bir şeyler oluyor. Bir kazan için '69çin kaynıyor. Kazanın kapağı kapalı olduğundan biz pek bir şey göremiyoruz. Ama kapağı kapalı kazanda kaynayan suyun er geç kapağı patlatarak dışarı fışkıracağını bize ortaokul fizik dersinde öğretmişlerdi…
***
AKP saflarında buraya sığdıramayacağım kadar çok, irili ufaklı, önemli önemsiz pek çok itiş kakış, sataşma, kapışma, birinin ak dediğine ötekinin kara dediği laf yarışı var.
AKP’deki bir çatlağa bel bağlamanın yurttaşlık ayıbı, tembel seçmen suçu olacağı daha önce tırmıklandı. Ama bu, orada ne olduğunu bilme, anlama ihtiyacına engel değil.
Ama ben İstanbul gazetecisiyim. Böyle işleri doğru dürüst analiz etmeyi beceremem. O yüzden Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’ndan büro komutanı Erdem Gül’e, haber müdiresi Ayşe Sayın’a, habire haber üreten bir çalışkan karınca mı, cır cır etmek yerine “haber öten” ağustos böceği mi olduğuna henüz karar veremediğim EmineKaplan’a, “Analitik yorum nasıl yazılır” sorusuna verdiği cevaplarla beni kıskançlıklara garkeden Çiğdem Toker’e okurların önünde sipariş veriyorum:
“AKP’de ne oluyor, neden oluyor, ne olacak” sorusuna şöyle derinlemesine bir cevap verin.
Yoksa bir aylığına izin alıp Ankara’ya gelip büroda bir masaya çöküp…
Anladınız…
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/196953/AKP_de_Bir_Seyler_Oluyor._Peki__Ne_Oluyor_.html
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021