Aydın ENGİN
Daha iyisini yazamam. AKP Reisi ve cumhurumun başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün cuma namazı çıkışında habercilerle konuştu ve farkında olmadan harika bir mavra yazdı.
Birlikte okuyalım. Normal dizilenler onun sözleri, aradaki eğik (italik) dizilenler ise benden. Sizler için okuması biraz çetrefil olacak ama mavrayı seven dikenine katlanır…
Buyrun...
* * *
"… Şunu çok açık ve net söylemeliyim, sizler zaten tespit etmiş durumdasınız... (Haberciler kibar çocuklardır, 'Efendim, biz zaten tesbit etmişsek siz niye bir kere daha söylüyorsunuz' demediler.) Şu anda Boğaziçi Üniversitesindeki olayları, oradaki öğrencilerimizin bir olayı olarak tanımlamak, o şekilde kabul etmek mümkün değil. (Anlaşılıyor değil mi? Boğaziçi Üniversitesindeki olay Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin olayı değilmiş.) Bunun bir defa oradaki öğrencilerimizle yakından uzaktan alakası yok. (Bakın Reis yineliyor. Boğaziçi Üniversitesindeki olayların Boğaziçi Üniversitesindeki öğrencilerle alâkası yokmuş. Yakından da yokmuş, uzaktan da.) Bu işin başını maalesef hem siyasetin bir boyutu çekiyor ('Siyasetin bir boyutu' ne demektir bilen, anlayan var mı?) ki dün akşam dağdan beslenenlerin, yani HDP'nin (Hımmm... Siyasi Partiler Kanunu'na uygun olarak kurulmuş, İçişleri Bakanlığınca kuruluşu resmen kabul edilmiş ve parlamentoda grubu bulunan bir parti olan HDP dağdan besleniyormuş. Dağ denilen Kandil Dağı olsa gerek. Peki bu beslenme nakit parayla bir beslenme mi, fikirsel bir beslenme mi, yoksa et, süt, ekmek filan gibi bir beslenme mi? Burası tam anlaşılmıyor.) Kadıköy'de yapmış olduğu çağrı ve orada yapmış olduğu gösteriler bunun çok açık ve net ifadesidir. (HDP Kadıköy'de ya da bildiğimiz kadarıyla herhangi bir yerde gösteri filan yapmadı. Ama biz bilemeyiz tabii. Tayyip Erdoğan böyle dediyse böyledir.) Aynı şekilde ana muhalefet partisinin başının bu işte üstlendiği görev ortadadır. (Evet ortada. Ana muhalefet partisinin başkanı kendine hakem rolü biçti ve herkesi aklı selim sahibi olarak davranmaya çağırdı.) Bütün bunlarla beraber ortak hareket ettikleri akademisyenler de maalesef bu işin içinde yer alıyor. (Vay vay vay!.. Dağdan beslenen HDP ve ana muhalefet partisi ile ortak hareket eden akademisyenler de varmış. Şu rektörlüğe sırtını dönen akademisyenler olsa gerek. Biz kendi özgür iradeleriyle sırt dönme eylemi yapıyorlar sanıyorduk. Merak ortakları varmış…)
Bunu söylerken şunu da söyleyeyim ('Bunu söylerken şunu da söylemek...' Türkçeye kitakse), akademisyenlerin içinde bunu kabullenmeyenler de var ama akademisyenlerin içerisinde bu işe teşne olanlar da var. Birçoğu hâlâ maalesef şunu öğrenememişler (Hangileri öğrenememişler? Teşne olanlar mı, kabullenmeyenler mi ), bu ülke bir hukuk devletidir. (Haaaa, anlaşıldı. Onlar garanti teşne olanlardır. Onlar da tıpkı benim gibi artık bu ülkede bir hukuk devleti olduğuna inanmıyorlardır.) Bu hukuk devletinin içerisinde YÖK'ün bir yetki alanı var (Peki bir hukuk devletinde YÖK gibi bir kurumun ne işi var?) ve bir de Cumhurbaşkanı'nın buradaki yetkileri var. Ben bundan önce Boğaziçi'ne iki tane rektör atamıştım. (Rektörler 'tane' ile mi sayılıyor artık? Ben küçükken annem karpuzdan, patatesten, armuttan tane ile söz edilebileceğini ama canlılardan, hele insanlardan asla tane diye söz edilemeyeceğini öğretmişlerdi de…) Şimdi de Melih Bey'le ilgili de 9 tane aday (Patates, karpuz, kabak, armut, rektör adayı) önüme geldi. Bu 9 adaydan bir tanesi olan Melih Bey'i (Bak bu doğru. Melih Bey bir tane'dir) yine aynı şekilde atamasını yaptım. Peki Melih Bey kimdir nedir diye baktığımız zaten iki farklı üniversitede rektörlük yapmış insan (Ayrıca AKP'ye milletvekilliği için, belediye başkanlığı için başvurmuş ve kabul görmemiş bir tane insan). Boğaziçi ile ilişkileri olan bir insan, alanında başarıları olan bir arkadaş (Şey… Sayın Reis, aman dikkat, intihal bir başarı göstergesi değildir). Bazı televizyon kanalları çıkıp sürekli istifa etmelidir diyor, yürekleri yetse Cumhurbaşkanı da istifa etmelidir diyecekler. (Benim yüreğim yetiyor valla. Reis de, atadığı rektör de istifa etmelidir.)
* * *
Bu haftaki bayağı iyi mavraydı değil mi?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021