Etyen MAHÇUPYAN
Kürt siyasetinin kaybettiği meşruiyeti Demirtaş yeniden sıfır noktasına dönerek yakalayabileceğini sanarak Dolmabahçe mutabakatını hatırlattı. Gerçekten de AKP’nin seçim kaygısıyla olsun olmasın, bu ‘fotoğrafı’ reddetmesi Çözüm Süreci’nin rafa kalkmasını ifade ediyordu. Ancak her siyasi karar gibi bedeli de ödendi ve AKP’nin yüzde 4-5 oyu HDP’ye gitti. Öte yandan temel ilkesel karar olan ateşkes durumu etkilenmedi. Hükümet Çözüm Süreci’ni duraklatma tercihinin parçası olarak Kandil’i bombalamaya kalkmadı. Oysa Kandil Çözüm Süreci’nin gereklerini yapmadığı gibi, karşı tarafın duraksaması karşısında ilkesel zemini sabote etmeyi tercih etti. Devrimci halk savaşı ilan ettiler ve somut eylemlere giriştiler. İki polisi uykuda öldürmenin sembolik anlamını herhalde bilmiyor değillerdi… Aksine bu cinayetlerin anında sahiplenilmesi ve hele Cizre katliamının intikamı olarak sunulması açık bir savaş ilanıydı. Hükümetin bu davete icabet etmemesi devlet olma vasfından feragat etmeyi gerektirirdi ve nitekim Kandil bombalandı…
Peki, acaba Kandil hangi cesaretle bu adımı atmıştı? Muhtemelen ABD’ye ve İran’la olan anlaşmasına güvenerek… Ancak hayaldeki ABD gerçekçi bir ‘fotoğraf’ değildi. Tercih noktasına zorlandığı takdirde ABD’nin Türkiye’den yana tavır koyacağını öngörmemek basiretin ne denli psikolojik olduğunu hatırlatıyor. Bunu idrak etmeyerek o iki polisi katletmek herhalde PKK’nın bugüne dek yaptığı en akılsızca iş olmalı. Belki 6-8 Ekim olayındaki akılsızlığın kendi hanelerine artı yazmasından heveslenmişlerdir. Çünkü Kürt siyaseti kendi yanlışının bedelinin AKP tarafından ödenmesi gerektiği beklentisine sahip… Ancak bunun için karşı tarafın daha temel bir hata yapması gerek. Eğer böyle bir hata yoksa ve hele ‘üçüncü göz’ gerçekçi ve nesnel bakmaya hazırsa, Kürt siyasetinin o bedeli ödemesi kaçınılmaz olur.
Bugün Türkiye ABD’nin bilgisi dâhilinde ve NATO’nun savunma konsepti içinde Kandil’i bombalıyor. Daha önce hiçbir zaman böyle bir meşruiyet zemini yoktu ve bunu Türkiye’ye ‘hediye’ eden bizzat PKK. Bu sıkışma karşısında Demirtaş “PKK’ya operasyon seçimde HDP’yi vurmak için” diyerek kendisine yol arıyor. Sanki seçim öncesi Diyarbakır patlamasının HDP oylarına 1-2 puan takviye sağladığını bilmiyormuş gibi. O zaman HDP lehine olan durum şimdi niçin tersini ima ediyor acaba? Çünkü Diyarbakır bombalaması HDP’yi mağdur kıldı ama Kandil bombalaması böyle bir algı yaratmıyor. Asıl saldırganın PKK olduğunu herkes görürken HDP’nin mağduru oynaması boş bir çaba. Eğer Kandil’in bombalanması gerçekten de seçimde HDP’yi vuracaksa, bu HDP ile PKK arasında organik bir bağ olduğunun ve PKK/HDP’nin gelinen durumun sorumlusu olduğunun itirafı anlamına gelir.
Demirtaş siyaseten nefes almaya çalışırken üzerine sıçramasını engelleyemediği şiddet ahlaksızlığına daha da batma tehlikesi ile karşı karşıya. Propaganda ve manipülasyon ile gidilebilecek mesafenin bir sınırı var. Anlaşılan Kürt siyaseti bunu sınırsız sandı ve kendi eliyle kendisini gayrı meşru kılacak ‘stratejiye’ hevesle atladı. Siyasetler yanlışlarının bedelini ödeyerek olgunlaşırlar. Bu siyaset ise maalesef henüz ergenliği aşamadı…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023