Etyen MAHÇUPYAN
AB’den, Avrupa’dan ve genelde Batı dünyasından haklı şikayetlerimiz var. Türkiye’yi salt ilkesel kriterlere bakarak yüzeysel algılıyor, ama söz konusu algıdan hareketle ideolojik değerlendirmelere yönelmekte beis görmüyorlar. Almanya’nın Türkiye’den gelen silah taleplerini ‘askıya alması’ ya da Alman exim bankasının Türkiye’ye yapılacak ihracata kredi vermemesi gibi kararlar bu değerlendirmenin içine oturuyor. Söz konusu bakışın genel geçer meşruiyeti olmasaydı, Almanya’nın Türkiye’deki tutuklu Alman vatandaşları nedeniyle bu adımları atması mümkün olmazdı. Ne var ki bu mesele, Türkiye’ye yönelik yerleşik ve olumsuz kanaatten güç alıyor ve o nedenle de Almanya’nın tavrı Batı’daki ezici çoğunluk tarafından ‘doğru’ bulunabiliyor…
***
Açıktır ki, bu durum bizim de işimize gelmiyor. Almanya Avrupa’nın lideri konumunda ve Türkiye ile ilgili alınacak tutum ve kararlarda enformel kanalların devreye girmesi kaçınılmaz. Diğer deyişle AB içinde Türkiye’ye ilişkin kararların oy birliği gerektirmesi ne denli zorunlu bir koşulsa, Almanya’nın kesin pozisyon alma durumunda diğer ülkeleri kendi istediği yere çekebilme becerisi gösterebileceği de o denli açık bir gerçek.
Bunun anlamı Almanya ile olan gerilimin diğer ülkelerle yaşananlara pek benzemediğini bilerek yola devam etmemiz gerektiğidir. Unutmamak gerekir ki ABD perspektifinden bakıldığında da Avrupa’nın pusulasını Almanya sağlamakta. Almanya ile ilişkinin limonileşmesi, Batı dünyası ile aramızdaki mesafenin açılmasını ve en yakın olabilecek ‘dostlarımızın’ bile uzaklaşmasını ifade edecektir. Bugün kamuoyu önünde Türkiye lehine gözüken sözler edilmesi bizi yanıltmamalı… Bunlar söylenmesi gerektiği düşünülerek ve Avrupa içindeki pazarlıklar açısından işlevsel bulunduğu için söylenen laflar. İşin gerçeği tüm Batı ülkelerinin son kertede bizden ‘uzaklaşacağı’ bir sürecin içinde olduğumuz…
Bu durum Türkiye’yi Rusya’nın yönettiği alternatif ‘dünyaya’ doğru çekiyor. İslami veya Türki devletlerin siyasi güç açısından etkili olamadığı, hatta küresel meseleler açısından fazla anlam da ifade etmediği bir konjonktürde, Türkiye’nin önünde aslında pek de istemediği tek bir yol kalıyor. Nitekim bugün Avrupa ve ABD’nin Türkiye’ye ilişkin tek kaygısı Rusya’nın çekim alanına mahkum olup oradan çıkamama ihtimali. Bu kaygıyı Batı karşısında kendi lehimize bir pazarlık unsuru olarak kullanabiliriz… Ama aynı kaygıyı taşımadığımızı söylemek zor...
Rusya’nın ne Ortadoğu ve Doğu Avrupa stratejisi, ne de genel siyasetteki ilkesel ve ideolojik tercihleri Türkiye’nin çıkarına değil. Hele bu ülkenin ‘yapısal’ müttefiki olan İran’ı da resme dahil edersek, niçin ‘elimizi verdiğimizde kolumuzu kaptırabileceğimiz’ bir ilişkiye davet edilmekte olduğumuzu anlayabiliriz. Batıdan uzaklaşan Türkiye, Rusya/İran aksının önünde bir tampon haline gelecek… O noktadan sonra Türkiye içinde her karışıklık veya ‘demokratik eksik’ bu iki ülkenin manipülasyonuna açık olacak. Bugün Irak’ta Kürt ayrılıkçılığına karşı çıkan bu ikilinin, aynı tutumu Türkiye’de de sergileyeceklerini sanmak saflık olur…
***
Türkiye’nin Batı ile sorun yaşadığı bir süreçte, bölge bir bütün olarak Rusya kontrolüne terk edilebilir ve bunun yereldeki meyvelerini yiyecek olan da İran’dır… Böyle bir ortamda İran ile PKK arasında nasıl bir anlaşma olacağını tahayyül etmemiz ise herhalde
zor değil.
Şimdi başa dönüp soralım: Almanya ve genelde Batı’nın bizim hakkımızdaki olumsuz kanaatinin nesnel bir yanı da yok mu? Buna bizim katkımız olmadı mı? Bunu biraz da bilerek
yapmadık mı?
Avrupa Parlamentosu geçen hafta ‘Avrupa Parlamentosu-Türkiye Forumu’ adlı bir oluşuma imza attı. Amaç ilişkileri ‘yapıcı’ bir noktaya taşımak ve güçlendirmek… Uzatılan bu eli tutacak mıyız acaba? Yoksa ‘biz sizin ciğerinizi biliriz’ edebiyatına devam ederek kendi ciğerimizle ilgili kanaatleri mi derinleştireceğiz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023