Fehmi KORU
Her toplumda olduğu gibi bizde de, insanlarımızın zamana ve zemine göre pek değişmeyen kimlikleri var. Nerede doğduğumuz, yaşımız, mesleğimiz, kökenimiz, siyasi eğilimimiz, hatta boş vakitlerimizi nasıl değerlendirdiğimiz bizi değişik kategorilere sokar.
Kimliklerimiz bizimkine yakın kimliklere sahip olanlar nezdinde bizi sevimli kılabilir. Hemşehri dernekleri bunun için var.
Ya da mesleğimiz sebebiyle üyesi olduğumuz derneklerde başkalarıyla dayanışma içerisinde olmamız beklenir.
Partilere veya siyasi akımlara olan sempatimiz sebebiyle de yakınlık veya uzaklık duyduğumuz insanlar olabilir.
Bunların hepsi normaldir.
Normal olmayan, bizden farklı kimliklere sahip insanları dışlamaktır.
Kökeni sebebiyle… Siyasete bakışı sebebiyle…
Türkiye hayli zamandır böyle bir anormalliği yaşıyor.
Bir ‘bizden olanlar’ var, bir de ‘onlar’ diye de adlandırılan ‘bizden olmayanlar’…
Şahsen bu tür bir kategorikleştirmeye de itiraz etmezdim, ancak ‘bizden olanlar’ açısından ‘bizden olmayanlar’ zarar verilmesi hatta yok edilmesi hoş görülecek insanlar olarak görülmeye başlanmasaydı…
Vurma, öldürme, sev ve yaşat
Kişiler arasındaki sohbetlere kadar yansıyan, köşelerde en keskin ifadelerini bulan bir dil giderek her alana hakim oluyor. Yakıcı, kahredici bir dil…
“Vur” denildiğinde “Öldür” anlamaya müsait bir zihin dünyamız var ya, o dünya birçok alanda çarpıcı örnekler vermeye başladı.
Gazeteciler hapse düşüyor, başka gazeteciler “Hak etmişlerdi, oh olsun” havasına giriyorlar…
Akademisyenler yanlış gördükleri bir uygulama karşısında ortak bir tepki vermek istiyor, bunun için en pasif yöntem olan bir ‘bildiri’ etrafında imzalarıyla yer alıyorlar; imzacılara hapis yolu açılıyor ve koskoca profesörler cezaevine giriyor. Bundan rahatsızlık duyması gerekenlerden ses çıkmıyor…
Sonunda iş, üç-beş sergerdenin ellerinde sopalarla gazeteci avına çıkmasına kadar vardı.
CHP lideri şehit cenazesine katılmak için gittiği başkentin bir ilçesinde linç edilmek, içinde bulunduğu ev yakılmak istendi; bu olayın bütün siyaset camiasını ayağa kaldırması beklenirken, cılız birkaç ses dışında ses duyulmadığı gibi “Geçmiş olsun” temennisi bile esirgenebildi.
Yarın-öbür gün ekonomik sıkıntılar had safhaya çıkıp toplu iflaslar başlasa, ülke açısından kahrolmamız gerekirken, batan şirketlerin patronları hangi siyasi çizgiye yakın biliniyorsa, iflaslar o çizginin dışında kalanlar tarafından “Etme bulma dünyası” diye sevinçle karşılanabilecek.
Şimdiye kadar verdiğim örneklerin bazısı ‘bizden olanlar’ ile ilgili, diğerleri ‘bizden olmayanlar’ ile… Değişmeyen, iki tarafın da kendileri dışındakilere hınçla yaklaşmaları…
En fazla tepki alan ise, ‘bizden olan’ diye bilinenlerin farklı söylem ve eleştiri ile tavır almalarına oluyor. O zaman ‘bizden olan’ cephesi, o söylem sahiplerine en ağır saldırıları yöneltmekte birbirleriyle yarış ediyor. ‘Bizden olan’ için uygun görülen, herkesin benzer biçimde konuşması, ortak tavırlara bütün varlığıyla iştirak etmesi…
‘Sürü’ psikolojisi, geçerli değer günümüzde.
Nasıl bir toplumda yaşamak istersiniz?
Bu hale gelmiş bir toplum için ‘sağlıklı’ diyebilir miyiz?
Ekonomide dengeler yerli yerinde tutulabilir, dış politikada ülke yararları iyi korunabilir, terörle mücadele başarıya ulaşabilir ve gençler geleceğe umutla bakabilir mi böyle bir toplumda?
O ruh halinin cisimleşmiş biçimi geçmişte “Söyletmen vurun” çığlığı eşliğinde ‘bizden olan’diye bildikleri ile birlikte ‘bizden olmayan’ saydıkları başkalarına karşı savlet ederdi.
Söylemesine imkan verilmeden vuruldu da geçmişte bazı insanlar, iyi mi oldu? Bugün dövülen, hapse atılan, işsizliğe mahkum edilen gazetecilere, akademisyenlere reva görülen muamele ülkeye herhangi bir artı mı getiriyor?
Bunları teşvik eden politikacılara yarasa bari; yarıyor mu?
O yanlış noktadan “Bırakın herkes eteğindeki taşları döksün, sözü olan söylesin, bizler de dinleyelim” doğru noktasına gelmeliyiz.
Hatırlatmakta yarar var: Kimlikler, hangi cinsten olursa olsunlar, birlikte yaşanan ortamlarda bireylerin birbirlerini daha iyi tanımaları ve daha sıkı dayanışmaya girebilmeleri için önemlidir. Yakınlaşmayı sağlamak içindir, kimlikleri yüzünden başkalarını dışlamak için değil.
Anlayalım artık.
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025