Gökhan BACIK
Türkiye’de artık rejim değişikliği büyük ölçüde gerçekleşmiş durumda.
Bundan sonra yeni rejimin sosyal, kültürel ve ekonomik alanları kendi değerlerine göre şekillendirmesini izleyeceğiz.
Ancak, yeni ortaya çıkan rejimin sahibinin kim olduğu konusunda bir kafa karışıklığı göze çarpıyor.
Bazı uzmanlar aslında devletin özünün değişmediğini siyasi gelişmelere rağmen bu eski çekirdeğin devam ettiğini ve ülkeyi yönettiğini iddia ediyor.
Bu görüşe göre “eski devlet geleneği’” aslında olduğu gibi duruyor ve İslamcılarla – yani Erdoğan ile – bir tür işbirliği içinde.
Mesela bu bağlamda, Devlet Bahçeli’nin oynadığı rol “eski devlet geleneğinin” aslında gücünü koruduğunun göstergesi şeklinde yorumlanıyor. Yine benzer şekilde Doğu Perinçek ekibinin devlete ait pek çok konuda esas hakim aktörler olduğu düşünülüyor.
O zaman şu soruyu sormak gerekiyor: Yeni devletin ve rejimin gerçek sahibi kim?
Gerçekten Erdoğan’ın estirdiği bütün siyasi fırtınaya rağmen perdenin arkasında “eski devlet düzeni” gücünü koruyor mu?
Rejim değişikliği gibi önemli dönüşümler birden gerçekleşmezler. Dolayısıyla rejim değişikliği uzun sayılacak bir süre devam edecek gri alanlar oluşturur. O nedenle eski devlet geleneğini temsil edenlerin bir hafta içinde ortadan kalkacaklarını beklemek mümkün değildir.
Ancak buna rağmen şunun altını çizmek gerekiyor: Yeni rejimin ve devletin sahibi İslamcılardır ve “eski devlet geleneğine” ait aktörlerin bazı güçleri olduğunu varsaymak yanıltıcı bir düşüncedir.
O nedenle Perinçek yahut Bahçeli gibi siyasi aktörler üzerinden Erdoğan’ın yani İslamcıların dışında bir asıl belirleyici olduğunu düşünmek bir yanılsamadan ibarettir.
Türkiye’de yeni ortaya çıkan rejimin üzerindeki güç ilişkilerini açıklamak için biraz Türk devlet geleneğine bakmak gerekiyor.
Siyaset bilimi literatüründe kabaca devlet geleneklerini ikiye ayırmak mümkündür: Aşkın devlet geleneği ve fonksiyonel devlet geleneği.
Fonksiyonel devlet geleneğinde devlet bir enstrüman olarak vardır ve temel amacı vatandaşların ihtiyaçlarını gidermektir. Aşkın devlet geleneğinde ise devlet bir tür metafizik bir kavramdır ve vatandaşlarının ihtiyaçlarının giderilmenin ötesinde onların maddi ve manevi hayatlarını idare eden bir olgudur.
Şüphesiz bu iki modelde saf tanımlamalardır ve dünyadaki ülkeler bu ikisinin arasında belirli yerlerde pozisyon almışlardır.
Türk devlet geleneği ise tarihsel olarak genelde aşkın bir anlayışın belirlediği şekilde yoluna devam etmiştir.
Aşkın geleneğe uygun olarak Türk devleti vatandaşlarının üstünde onlardan ayrı bir yerde konumlanmıştır. Bu modelde Türk devleti bir hizmet sunan araç değil aksine vatandaşlarına doğruyu yanlışı öğreten bir yapıdır. Alman siyaset bilimci Carl Schmitt’in bir kavramını ödünç kullanırsak, Türk devlet geleneğinde siyaset yerine bir tür “siyasal ilahiyat” vardır.
Bu siyasi ilahiyatın sonucu olarak Türk devleti vatandaşlarına hizmet etmez, vatandaşları devlete hizmet eder. Devlet de uygun gördüğü biçimde yurttaşlarına özgürlük, iş, ekmek ve diğer ihtiyaçları lütfeder.
Şimdi burada kritik nokta şudur: Türk devletinin bir tür siyasal ilahiyat üzerine vatandaşlarını yönetmesinin tarihsel dinamiği halkın kendisidir. Yani kim olursa olsun devletin başına geçenleri aşkın bir pozisyonun bütün yetkilerini kullanmasına razı olan halktır.
Anadolu ahalisi, devletinin aşkın bir örgütlenme olmasını istiyor. Bu aşkınlık içinde doğruyu yanlışı ayırt etmesini, ona yol göstermesini, yanlış fikirlerin peşinden gidenlere cezasını vermesini arzuluyor.
Esasında daha büyük çerçevede bu durum İslami devlet geleneğinin “ulu’l emre itaat” olarak özetlenen yaklaşımının Türkiye’deki yansımasından ibaret.
Devleti kutsayarak sevmek isteyen bu sosyolojinin sonucu olarak Kemalist olsun İslamcı olsun devleti devralan kadrolar hızla devletçi bir hale dönüşüyor.
Dolayısıyla bugün gördüğümüz şey “eski devlet düzeninin” İslamcı AKP’yi eritmesi değildir. Tam aksine dünün fani insanları olan İslamcı AKP’lilerin artık devleti devralması ile siyasi ilahiyatın da desteği ile aşkın bir hale ulaşmalarıdır.
Ancak bu devlet merkezli aşkın geleneğin devamı pek çok insanda “eski devlet olduğu gibi duruyor AKP’yi yönetiyor” şeklinde bir illüzyonun oluşmasına neden oluyor.
AKP’li İslamcıların Türk devlet geleneğinin otoriter özelliklerini yansıtmaları sanki büyük bir değişiklik olmadan eski devlet düzeninin devam ettiği yanılsamasını oluşturuyor.
AKP, Türk devlet geleneğinin pek çok özelliğini elbette devam ettirecek: Örneğin devlet her alanda belirleyici olacak. Ancak bu süreklilik unsurlarına bakıp hemen karar vermek için erken çünkü orta ve uzun vadede AKP, kendi ideolojik kimliğinin yansıması olarak bazı büyük değişiklikler de isteyecek.
Örneğin, klasik Kemalist kadrolar orta ve uzun vadede tamamen tasfiye edilecekler. Tarihsel sürekliliği içinde ancak bu sefer milliyetçi-İslamcı kodlarda örgütlenen yeni Türk devleti, klasik Kemalizm’i tamamen tasfiye etmek isteyecek. Bunun yerine TSK’da dahil olmak üzere devlet kurumlarında İslamcı-milliyetçi ideoloji benimsenecek.
Yine aynı şekilde hangi tonunda olursa olsun sol, sosyalist hatta sosyal demokrat aktörlerin de yeni rejimin içinde etkili bir rol almasına izin verilmeyecektir.
Bu arada, klasik Kemalizm’den farklı daha milliyetçi tondaki eski unsurlar – MHP örneğinde olduğu gibi – yine İslamcı elitler ile uzlaşarak etkilerini bir süre devam ettirebilirler. Ancak, İslamcılar bu grupların da devlet içindeki özgül ağırlığını zamanla azaltmak isteyeceklerdir.
Bütün bunlar dikkate alınırsa bugün itibari ile yeni bir devlet ortaya çıkmaktadır ve bunun sahibi İslamcılardır. Yarının ne olacağını kestirmek zordur ancak Türkiye’de zaman şu anda İslamcıların lehine akmaktadır.
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2025
8.11.2025
1.11.2025
26.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
4.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
1.09.2025