Hakan Albayrak
İsmini, Güney Amerika’yı istiklâl ve ittihada taşımak için ömrünü veren Venezuelalı devrimci Simon Bolivar’dan alır; fakat bölgdeki sayısız muz cumhuriyetinden, yani ABD uydusundan biriydi Bolivya. Halkının ekseriyetini Ayamara ve Quechua (Keçua) boylarına mensup yoksul yerliler -yahut cehalet terminolojisinde ısrar eden Avrupalıların tabiriyle “Hintliler” (“Kızılderili” de diyorlar)- teşkil etse de, emperyalistlerle iş tutan zengin beyaz elitler tarafından yönetilirdi hep. Bunun değişmez kader olduğu zannedilirdi.
Derken bir gün ‘Halkımı yoksulluktan ve itilip kakılmaktan kurtaracağım’ diyen bir yerli (Ayamara), sosyalist siyasetçi Evo Morales, oligarkların manipülasyon mekanizmalarını bir şekilde alt edip Bolivya Devlet Başkanı seçildi.
Sermaye, bürokrasi ve medyaya büyük ölçüde hükmeden oligarklar, elbette ABD’nin desteğiyle, daha doğrusu sevk ve idaresiyle, Morales’e karşı korkunç bir imha kampanyasına girişmekte gecikmediler ve “tarafsız gözlemciler” siyasetin acemisi olan -hele uluslararası dengeleri hiç bilmeyen- bu idealist delikanlının iktidarda fazla kalamayacağı tesbitinde birleştiler. Gözlemlerini sevsinler!
Morales, en uzun süre görevde kalan Güney Amerikalı devlet başkanı oldu. Üç kere üst üste rekor oylarla seçildi. Girdiği ilk seçimi (2005) yüzde 54’le kazanmıştı; 2009’daki başkanlık seçimini yüzde 64’le, 2014’tekini yüzde 60’la kazandı.
Neydi Moırales’i halk nezdinde bu kadar muteber kılan? Her şeyden evvel ekonomi sahasındaki muazzam performansı.
Muhalif ve muarızlarının en iddialı ‘öngörü’sü, Morales’in ekonomiyi batıracağı idi; Mırales de en iddialı cevabını bu ‘öngörü’ye verdi: Emperyalistlere akan petrolü ve doğalgazı millileştirip, bunlardan elde edilen geliri altyapıya ve sosyal projelere aktardı… İktidarının ilk sekiz senesinde Bolivya ekonomisini ondan evvelki 35 senedekinden daha fazla büyüttü…. Enflasyon oranını yüzde 11’den yüzde 5’e düşürdü… Bir yandan satın alma gücünü artırırken, öbür yandan asgari ücrete yüzde 88’e varan zamlar da yaptı… Yoksulluk oranını neredeyse yarı yarıya (yüzde 45) azalttı… Uluslararası ekonomi kuruluşlarının da takdir ettiği gibi, Bolivya’yı “gelir dağılımı adaletsizliğini düşürebilen nadir ülkelerden biri” haline getirdi…
2006’dan beri devlet başkanı olan Morales, bu muazzam başarı hikâyesine rağmen bir miktar popülarite kaybına uğradı; ama geçen ay düzenlenen seçimde -en yakın rakibine bir iddiaya göre 10 puandan fazla, başka bir iddiaya göre yüzde 6 ila 7 puan- fark atarak elde ettiği oy oranı (bir iddiaya göre yüzde 47, başka bir iddiaya göre en fazla yüzde 45) ile Bolivya’nın en popüler siyasetçisi olma özelliğini korudu.
HHH
Bolivya’da bir devlet başkanı adayı seçimin ilk turunda yüzde 40’tan fazla oy alır ve en yakın rakibine 10 puan fark atarsa, ikinci tura gerek kalmadan devlet başkanı seçilmiş oluyor. Seçim kuruluna göre Morales yüzde 47’nin üzerinde oy alırken, en yakın rakibi yüzde 36’nın biraz üzerinde oy aldı; aradaki fark 10 puandan fazla olduğu için Morales dördüncü kez seçildi. Ne var ki, o fark 10 puanın altında gözükürken seçim sonuçlarının açıklanmasına -10 saat süreyle- ara verilmiş olması, ilan edilen bu sonucun üzerine gölge düşürdü. Resmi açıklamalara göre o 10 saatlik ara, coğrafi güçlükler nedeniyle bazı bölgelerdeki seçim sonuçlarının merkeze gecikmeli olarak intikal etmesinden kaynaklandı; fakat muhalefet bu sürenin seçim sonuçlarına hile karıştırmak için kullanıldığını ileri sürüyor.
Bütün hesaplarını seçimin ikinci tura kalması ve ikinci turda güç birliğine gidilerek Morales’in alt edilmesi üzerine yapan ABD destekli muhalefet, ilan edilen sonucu reddederek taraftarlarını sokağa döktü. Bolivya’nın belli başlı şehirlerinde düzenlenen protesto gösterileri kısa sürede şiddet olaylarına evrildi. İktidar partisine (MAS / Sosyalizme Doğru Hareket) bağlı siyasetçilerin ve Morales’in akrabalarının evleri yakıldı, bazı sosyalist siyasetçiler ve sendikacılar işkenceden geçirildi. Güvenlik güçleri, şiddetin önüne geçmek için tedbir almadı. Hatta muhalefete alenen destek veren polisler oldu. Morales, ‘Darbe tehdidi’ uyarısında bulundu. Ordu bir müddet geride durarak darbe şartlarının olgunlaşmasını bekledi. Morales, seçimin tekrar edileceğini açıkladı; fakat muhalefet, görev süresi 2020 başlarına kadar devam ettiği halde Morales’in başkanlıktan çekilmesini ve hatta -ülkenin en popüler siyasetçisinin zorla siyaset dışına itilmesinin doğuracağı toplumsal tepkileri hiçe sayarak- bir daha aday olmamasını talep etti. Şiddet tırmandı. Sonunda genelkurmay başkanı da, askeri darbe şartlarının yeterince olgunlaştığına kanaat getirip, Morales’i istifaya çağırdı.
Ve Morales, ülkenin kan deryasına dönmesini önlemek için istifa etti. İstifa konuşmasındaki şu cümle ibretlik: “Benim suçum yerli, solcu ve antiemperyalist olmaktı.”
Seçime hile karıştı mı karışmadı mı, şimdilik kesin olarak bilemeyiz; ama bunun kesinleşmesini beklemeden Morales’i istifaya ve bir daha aday olmamaya çağırmanın adalet arayışıyla bir alâkası olmadığı kesin. Askerî darbenin zaten hiçbir makul izahı olamaz.
Not: Morales’in yadırgatıcı kararları ve zafiyetleri elbette olmuştur, ama bunlar askerî darbe meselesinden bağımsız olarak konuşulmalı.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2024
16.05.2022
7.03.2022
31.01.2022
20.01.2022
30.11.2021
25.11.2021
15.11.2021
25.10.2021
17.08.2021