Hilâl KAPLAN
Emekli orgeneraller darbe davalarında tutuklu olarak yargılanıyor. Eski bir Genelkurmay Başkanı, internet andıcı davasında tutuklu olarak yargılanacak.
Sadece eski bir Genelkurmay Başkanı değil, aynı zamanda eski bir Cumhurbaşkanı olan Kenan Evren, 12 Eylül darbesinden ötürü yargı karşısında hesap verecek.
'Ağbi'lerine sıra ne zaman gelir bilinmez ama bomba koyarak halkı hedef aldığı tesbit edilen iki asker sivil mahkemede ağır hapis cezalarına çarptırılıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mevcut durumda bir darbe yapması ihtimal dahilinde görünmüyor.
Peki, tüm bu gelişmelerden askerî vesayetin bittiği sonucunu çıkarmak isabetli olur mu?
Yukarıdakilere ek olarak günümüzden birkaç örnek vereyim, siz karar verin:
TSK, savaş uçaklarıyla kendi halkını bombalıyor. Otuz beş masum vatandaşın canına kıyıyor. Buna rağmen kendilerine Başbakan Erdoğan tarafından teşekkür ediliyor. Uludere'deki bombalamadan sorumlu muvazzafları, TSK'nın kendi içinde soruşturmasına izin veriliyor.
Genelkurmay Başkanı, daha önce kendisinin hangi yüzle ordu evinin kapısından gireceğini sorgulamış bir gazeteciye mülakat veriyor ve askerî alanla hiç alakası olmayan bir konuda beyanat veriyor: Kürtçe eğitime karşı olduğunu dile getiriyor. Hâlbuki Askerî Ceza Kanunu'nun "Siyasî faaliyette Bulunanlar" başlıklı 148. Maddesinin C bendine göre "siyasi amaçla nutuk söyleyen, demeç veren, yazı yazan veya telkinde bulunanlar" hakkında 1 aydan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, alenen bu maddeye aykırı hareket ediyor. Peki, bırakın ceza almayı, herhangi bir eleştiriyle karşılaşıyor mu? Hayır.
Yine aynı mülakattan Millî Savunma Bakanı'nın bedelli askerlik uygulamasına dair "Genelkurmay 'Evet' dese ne olur 'Hayır' dese ne olur" sözlerinin ardından Özel'i bizzat ziyaret edip özür dilediğini öğreniyoruz. Siyasetin alanına dair bir meselede Genelkurmay'ın fikrinin nihai belirleyici olmayacağını beyan ettiğinden ötürü seçilmiş bir vekil/ bakan, Genelkurmay Başkanı'ndan özür diliyor...
Türkçe üzerindeki vesayetini devam ettiren bir devlet kurumu olan Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne göre vesayet, "vasilik", yani "başkası adına hareket etme hakkına sahip olmak" anlamına geliyor. Demokrasilerde, halk adına karar verme merci olarak sadece seçilmişler yetkiliyken, yıllardır İç Hizmet Kanunu'na göre gerekirse seçilmişlere karşı "cumhuriyeti koruma ve kollama"yı vazife edinen özerk bir kurumun gölgesi altında yaşıyoruz.
Bu sebeple, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı'na bağlanmadıkça, TSK'ya ait harcamalar diğer devlet kurumları gibi Sayıştay'ın denetimine girmedikçe, askerî eğitim Milli Eğitim Bakanlığı'nın düzenlemelerine tabi kılınmadıkça, TSK demokratik bir devlette olması gerektiği gibi şeffaf ve hesap verebilir bir kurum haline getirilmedikçe askerî vesayetin sona erdiğini söylemek mümkün değildir.
Daha kısa ve öz anlatmak gerekirse; "askerî vesayet ne zaman biter?" sorusunu cevaplamaya gerek kalmadığında askerî vesayetin de sona ermiş olacağını söyleyebiliriz.
Başbuğ nerede yargılansa?
Sanki ortada şüpheye mahal bırakacak bir durum varmış gibi bu sorunun soruluyor olması bile askerî vesayetin sürdüğünü görmek için yeterli.
Başbuğ ne yapmakla suçlanıyor? İnternet siteleri üzerinden kara propaganda yapıp hükümeti aciz bir konuma sokmak amacıyla hareket eden bir kurumun başındaki kişi olarak darbeye teşebbüsle suçlanıyor. Ki aynı sitelerin yargı darbesi niteliği taşıyan 2008'deki Ak Parti'yi kapatma davasına delil sağladığını da hatırlarsak, durumun vahameti daha iyi anlaşılır sanıyorum.
Savcılar, bu suçlamayı, ister Terörle Mücadele Kanunu'na dayandırsınlar, ister "Millete ve Devlete Karşı Suçlar" ile "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" üzerinden yapsınlar; suçlama askerî alanı ilgilendiren bir meseleye tekabül etmiyor. Askerî alanın dışındaki bir mesele yüzünden Genelkurmay Başkanı'nın da Yüce Divan'da yargılanması söz konusu olamaz, olmamalı. Ancak, 'zengin' darbeler tarihimiz sebebiyle darbeciliğin o kadar normalleştirildiği bir ülke şartlarında yaşıyoruz ki Başbuğ'un 'sivil' niteliği ağır basan özel yetkili mahkemelere nispetle 'rahat' edebileceğinin öngörüldüğü Yüce Divan'da yargılanmasının tartışılması sağlanıyor. Bu propagandanın başarıya ulaşması, Başbuğ'un durumu emsal teşkil edeceğinden, askeriye ve adliyedeki tüm 'yüksek rütbeli' darbecilere Yüce Divan yolunun açılması anlamına geleceğinden oldukça tehlikeli, benden söylemesi.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019