İhsan DAĞI

İhsan DAĞI
İhsan DAĞI
DİKEN Tüm Yazıları
Hükümet Senaryoları… (1) AKP–MHP koalisyonu: Kim kimi yutar?
18.06.2015
5358

 AK Parti’nin tek başına iktidarı yıkıldı. Kendini yenilmez gören, seçimle iktidara gelip rejim değiştirmeye yönelen bir partiye‘dur’ denildi.

Umulur ki AK Parti’liler ‘yeni Türkiye’ adını verdikleri faşizan fantezilerini gözden geçirir. Seçimle gelenin seçimle gideceğini, bir defa seçilmenin her defasında seçilmeyi mümkün kılacak bir rejim değişikliği yetkisi vermediğini anlarlar.

Seçim sonrası demokrat kesimlerin beklentisi, geniş tabanlı bir‘restorasyon hükümeti’ kurulması. Ancak ilk sinyaller muhalefet partilerinin bir söylem ve program birliği içinde hareket etmekte ve AK Parti’siz bir koalisyon hükümeti kurmakta zorlanacağını gösteriyor.

Sonuçta seçenekler şöyle: AK Parti’nin veya CHP’nin büyük ortak olduğu koalisyon veya azınlık hükümetleri.

AKP için hükümet ‘hayati’, Davutoğlu koalisyona mecbur

13 yıllık iktidarın ardından AK Parti için hükümette olmak‘hayati.’ Aksi halde hem partiyi bir arada tutması hem de medyadaki, sivil toplumdaki, iş çevrelerindeki ve bürokrasideki destek mekanizmalarını muhafaza etmesi çok zor. İktidar dışında kalan bir AK Parti arkasındaki devlet gücünü ve kamu kaynaklarını kaybedecek, sadece 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarıyla değil, bütün kamu harcamalarını sorgulayan araştırma komisyonları ve davalarla baş etmeye çalışacak. Böyle kapsamlı bir yolsuzluk araştırması AK Parti’yi çok yıpratacaktır.

Dolayısıyla AK Parti, bir koalisyon kurarak bu soruşturmaları tümüyle engelleyemese de sınırlandırmayı deneyecektir. Dahası‘Davutoğlu koalisyona mecbur’. İster CHP, ister HDP, isterse de MHP olsun Davutoğlu bir koalisyon hükümeti kurarak hala partisini iktidarda tuttuğunu göstermek isteyecektir. AK Parti genel başkanı olarak kalabilmesi ağustos-eylül ayında yapılacak parti kongresine başbakan olarak gitmesine bağlı. Aksi halde AK Parti’nin ‘13 yıllık iktidarını kaybeden kişi’ olarak parti kongresinde Erdoğan ve çevresinin baskılarına dayanması ve koltuğunu muhafaza edebilmesi çok zor.

AK Parti ile koalisyon kuracak partilerin önşartlarından birisi Erdoğan’ın anayasal sınırlarına çekilmesi olacak. Bu, aslında Davutoğlu’nun da aklından geçen şey; o da ‘Erdoğan vesayeti’nden kurtulmak istiyor. Bunun yolu da Erdoğan’ın anayasal sınırlarına çekilmesini şart koşan partilerden biriyle koalisyon hükümeti kurmak.

CHP, MHP veya HDP ile koalisyon kuran ve parti kongresinde yerini muhafaza eden Davutoğlu bu şekilde Erdoğan’ın sadece hükümet işlerine değil parti işlerine de karışmasına dur diyebilir. Dolayısıyla Davutoğlu’nun ‘lider’ olmasının, yani Erdoğan’ın vesayetinden kurtulmasının yolu bir koalisyon hükümetinin başbakanı olmaktan geçiyor.

Ayrıca CHP, MHP veya HDP ile koalisyonun şartlarından biri de yolsuzluk iddialarının üzerine gidilmesi olacak büyük ihtimalle. En azından dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi gündeme gelecek. Bir koalisyon hükümetinde Davutoğlu, ortağının eski yolsuzluk dosyalarını kurcalamasını sessiz bir memnuniyetle izleyebilir eski ‘kirli dönem’ ile kendi dönemi arasında bir fark yaratmak ve Erdoğan’ın vesayetini zayıflatmak adına.

Dolayısıyla AK Parti ile koalisyon kurma hesapları yapanların‘pazarlık gücü’  yüksek. Davutoğlu ve ekibinin koltuğu muhafaza etmek için böyle bir ‘geçiş dönemi’ne ihtiyacı var, yeni bir seçime değil. Ayrıca partiden kopuşları ve dışarıdaki yeni oluşumları iktidarda kalarak durdurabileceklerini hesap ediyorlardır.

Erken seçime gidilirse AK Parti’nin direksiyonu yeniden Erdoğan’da olacak. Kongrede kimin genel başkan olacağına, yönetime gireceğine, sonra da milletvekili adaylarına o karar verecek, Davutoğlu vesayetten kurtulamayacağı gibi, yerinden de olabilecek. Dolayısıyla Davutoğlu’nun eli ‘koalisyona mahkum.’

MHP-AKP hesabında iki yanlış var

Peki nasıl bir koalisyon?

AK Parti çevrelerinden gelen bilgiler MHP ile koalisyona sıcak baktıkları yönünde. Özellikle bürokraside ve iş-ihale alanında pay almak isteyen MHP’liler de bu fikre yatkın. Bu iki parti tabanının birbirine yakın olduğu, dolayısıyla böyle bir koalisyonun ‘doğal’ ve‘işleyebilir’ olacağı varsayılıyor.

Bu varsayımda iki yanlış var; Birincisi, bu iki parti birbirine benzer unsurlar taşısa da birbirinin rakibi. Her ikisi de diğerinden kendi partisine oy geçişlerini mümkün görüyor. Dolayısıyla bir koalisyon durumunda biri diğerini zayıflatmak için elinden geleni yapacak.

Biliyoruz ki MHP tabanından AK Parti’ye oy geçişleri pek yok. Geçişler daha çok AK Parti’den MHP’ye. Seçim sonuçları ve araştırmalar bunu gösteriyor. Dolayısıyla AK Parti’nin en büyük rakibi MHP. Seçmeni ona gidiyor çünkü. Seçimden önce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı açıkça, “MHP, AK Parti’ye katılmalı” dedi.

Dolayısıyla böyle bir koalisyonda AK Parti kendisine en büyük rakip olarak gördüğü MHP’yi eritmeye, kendine entegre etmeye çalışacaktır. AK Parti’nin ‘sağ’da kendi seçmeninin gidebileceği bir‘alternatif’ bırakmak istemediğini Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu transferlerinde görmüştük.

İkincisi, MHP tabanının en az üçte biri ‘muhafazakar değil seküler’ kimliğe daha yakın; tabandaki Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı da yabana atılır gibi değil. Koalisyon, bir yandan MHP’nin muhafazakar kanadını AK Parti’nin etki alanına çekerken seküler kesimini de MHP’den koparabilir. Dolayısıyla MHP’nin böyle bir koalisyondan büyüyerek çıkması zor.

Elbette MHP bunu engellemeye çalışacaktır. MHP bir yandan AKP ile koalisyon ortağı olurken öte yandan da parlamentoda muhalefet partileriyle işbiriliği yaparak yolsuzluk iddialarını göndeme getirmeyi deneyebilir. Böylece bir yandan iktidar olur, iktidarın nimetlerinden yararlanır, öte yandan da muhalefetle beraber yolsuzlukların üzerine giderek AK Part’yi yıpratarak AK Parti’den MHP’ye oy geçişlerini sağlamaya çalışabilir.

Böyle bir koalisyonda MHP’yi küçülmekten kurtaracak tek strateji bu. Ama ortağı buna izin verecek mi?

Muhalefet ‘sol partiler’e kalır

Her durumda uzun süreli olamayacak böyle bir koalisyon Türkiye’de iktidarı ve iktidar alternatifini sağ-sol eksenine ayıracak, muhalefet işlevini ‘sol partiler’e bırakacaktır. Ve bu‘muhafazakar-milliyetçi koalisyon’ otoriterleşir, demokrasiyi ve hukuku zedeler, çözüm sürecinden ve AB üyeliği hedefinden koparsa CHP ve HDP ‘sol’ kimlikleriyle etkin bir muhalefet gücü oluşturabilirler. Bunun için Kılıçdaroğlu’nun ve Demirtaş’ın son dönemde izledikleri siyaset çizgilerine devam etmesi gerekir.

Mevcut halde yüzde 40’a yaklaşan bu blok önümüzdeki dönemde muhafazakar-milliyetçi bir iktidar karşısında ‘sol’u bir iktidar alternatifi haline getirebilir de…

CHP’li koalisyon senaryoları bir sonraki yazıda…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar