Levent Gültekin
Bu satırları, 18 yaşındayken, Ayasofya’ya büyük anlamlar yükleyen, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi konu olduğunda ayakları yerden kesilen biri olarak yazıyorum.
İslamcı hareket için Ayasofya sadece camiye çevrilme meselesi değildi.
İslamcılar Ayasofya’ya şöyle anlamlar yüklüyordu: Türkiye Cumhuriyeti Batı’ya dini anlamda ciddi tavizler verilerek kuruldu. Yani cumhuriyeti kuranlar, dinsiz bir ülke ( laiklik böyle yorumlanıyordu çünkü) vaat ettikleri için Batılılar cumhuriyetin kurulmasına müsaade etti. Ayasofya, bu pazarlıkla beraber gelen esaretin en önemli sembollerinden biriydi.
İslamcı hareket meseleye böyle bakıyordu.
Böyle baktıkları için Ayasofya’nın ibadete açılması bir anlamda yüz yıl önce verilen bu tavizin ve beraberinde gelen esaretin de sonu anlamına geliyordu.
Dinin toplumsal hayatı belirleyen bir norm olmasının önünde Batı’ya verilen bu sözün, tavizin büyük bir engel teşkil ettiğini düşünüyorlardı.
Bu nedenle Ayasofya’nın camiye çevrilmesi asıl amaca giden yoldaki en önemli adımlardan biriydi.
Asıl amaç ise dinin belirleyici olduğu bir toplumsal yapı ve devlet oluşturmak.
Siyasal İslam’ın liderlerinden Necmettin Erbakan bütün konuşmalarını Ayasofya’yı ibadete açma yemini ederek, salondaki izleyicilere de aynı yemini ettirerek bitiriyordu.
İslamcı hareket benim çocukluğumda yüzde 3-4 bandında bir oy desteğine sahipti.
Bütün çabalarına rağmen, bütün dindarlık vurgularına, bu türden vaatlere rağmen uzun yıllar yüzde 10 barajını bir türlü aşamadılar.
Yani toplum hiçbir zaman onların zihnindeki Türkiye hayaline prim vermedi.
İnanca dayalı siyaset anlayışının en alasını yapmalarına, bütün tarikatlar, vakıflar, dernekler bu anlamda çaba göstermesine rağmen en yüksek oy oranına 1995 yılında Refah Partisi’nin aldığı yüzde 21’le ulaşmışlardı.
Bu oranın tamamının da benzer bir yaklaşım içinde olduğu elbette söylenemezdi.
Yani yüzde 21’in hepsi için İslamcılık esas değildi. Hepsi Ayasofya’ya benzer bir anlam yüklemiyordu.
Çünkü dindarlık ile İslamcılık çok farklı şeylerdi.
İnanca dayalı siyasetin bir sonuç getirmediğini, ciddi tıkanıklıklar yaşandığını gören İslamcı siyasetçiler eski siyaset anlayışlarını, yaklaşımlarını terk ettiklerini ilan ederek AK Parti’yi kurdu.
AK Parti “Biz İslamcı değil, muhafazakar demokratız, laikliği benimsiyoruz, cumhuriyet felsefesiyle sorunumuz yok” diyerek yola çıktığı için yüzde 34 oy alarak İslamcı hareketin tarihindeki en yüksek oy oranına ulaştı.
Yani AK Parti daha dindar olduğu için değil tam tersine inanca dayalı siyaseti terk ettiğini, laikliği benimsediğini ilan ettiği için toplumun farklı kesimleri tarafından benimsendi.
Sonrasında elbette farklı şeyler oldu.
AK Parti’nin gücü ele geçirmesiyle yeniden inancı esas alan siyaset anlayışına yönelmesi sürecini hep birlikte yaşadık.
Neler olduğunu biliyoruz o nedenle o kısmı uzun uzun anlatacak değilim.
İktidarın Ayasofya’yı cami yapma kararı ciddi bir sorun.
Çünkü mesele sadece bir müzeyi camiye dönüştürme meselesi değil, esas sorun buna kaynaklık eden anlayış.
Yani yapılmak istenende kat edilen mesafe.
Dahası bunun hem içeride hem de dışarıda neden olacağı olumsuz etkiler.
Türkiye ciddi eksikleri olsa da inançlara saygılı, insan haklarını esas alan, medeni dünyanın bir parçası olma istikametinde yol almaya çalışan bir ülkeydi.
Şimdi medeni dünyanın bir parçası olma iddiasını terk etmiş, demokrasiyi, hukuku, laikliği insan haklarını askıya almış, inanca dayalı siyasetin bataklığına saplanmış bir Ortadoğu ülkesi olma yolunda hızla yol alıyor.
Yukarıda da dediğim gibi iktidarın aldığı bu karar başlı başına bir sorun.
Ama bana kalırsa muhalefetin bu karar karşısında gösterdiği yaklaşım daha büyük bir sorun.
Muhalefet ”Aman dindarları küstürmeyelim, yanlış anlaşılmayalım” tedirginliğiyle iktidarın inanca dayalı siyaseti kurumsallaştırma, ülkeyi medeni dünyadan koparıp Ortadoğu ülkesine dönüştürme çabalarına ya sessiz kalıyor ya da destek oluyor.
İktidarın bu adımına açıktan karşı çıkan bir muhalefet partisi neredeyse olmadı.
CHP sessiz kalmayı tercih ederken muhafazakar-sağ kökenli siyasetçilerin neredeyse tamamından aleni bir destek ve alkış geldi.
‘Dindarlara şirin görünelim’ anlayışıyla izlenen siyasetin yanlış olduğunu daha doğrusu gerçekçi olmadığını fırsat bulduğum her ortamda dile getiriyorum.
Müsaade ederseniz bir kez daha tekrarlayayım.
Hem Konda’nın hem de Metropoll’ün bütün araştırmaları bize gösteriyor ki Türkiye’de dindarlık üzerinden oy verenlerin oranı yüzde 20- 25 bandını geçmiyor.
Üstelik bunların tamamı İslamcılık anlayışına sahip değil, yani Ayasofya’ya benzer anlamı yükleyenlerin oranı benim tahminlerime göre yüzde 10 bandında.
Yani muhafazakar sağ partilerin dediği gibi “Milletimiz Ayasofya’nın cami olmasını arzu ediyor” yaklaşımı gerçekçi değil.
Milletimiz derken tam olarak kimleri kastediyorlar?
Çoğunluğun böyle bir arzusu olduğu fikri hangi veriye dayanıyor?
Anket mi yaptılar? Millete mi sordular? Üç beş oy alacakları -bana göre dindarlık üzerinden oy veren seçmen, böyle davrandı diye muhalefete oy vermez- AK Parti tabanını milletin tamamı kabul etmek nasıl bir siyaset anlayışının ürünü?
Her üç gençten birinin işsiz olduğu, 45 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı, toplumsal barışın ağır yara aldığı, eğitimin, ekonominin can çekiştiği, demokrasinin, adaletin bütünüyle rafa kaldırıldığı, denetimsizlik sonucu her ay 150-200 işçinin can verdiği bir ülkede milletin gündeminin Ayasofya olduğunu düşünmek ve bu saçmalık üzerinden iktidarın peşine takılmak akıl karı değil.
Muhalefetin üç beş İslamcının tavrına, tutumuna göre politika belirlemesi anlaşılır gibi değil.
“Üç beş İslamcı” diyorum çünkü yukarıda da dediğim gibi küçük bir azınlığın dışında ortalama dindar insanlar arasında bile Ayasofya diye bir gündem yok.
Erdoğan’ın Ayasofya kararını açıklarken saat 20:53’ü, Ayasofya’da ilk namazın kılınacağı gün olarak 24 Temmuz’u, yani Lozan Antlaşması’nın yıl dönümünü seçmesi bize gösteriyor ki siyaset artık bütünüyle semboller üzerinden yürüyor.
Sembol siyasetiyle toplum bloke ediliyor, gerçeklikten uzaklaştırılıyor, sahici sorunların konuşulmasının önüne geçiliyor ve ülke aleni bir şekilde bataklığa sürükleniyor.
Diğer taraftan bütün bir muhalefetin AK Parti tabanındaki dini saikle oy veren yüzde 25’in içindeki bir grubun hassasiyetine teslim olup yüzde 80-85 gibi büyük bir çoğunluğu umursamaz bir tutum içinde olması da anlaşılır gibi değil.
Halbuki yapılması gereken toplumun bütününe bu yapılanların niçin yanlış olduğunu, neden karşı durulduğunu, meselenin din veyahut dindarlık olmadığını, asıl meselenin demokratik, özgürlükçü, medeni bir ülke mi yoksa bataklığa saplanmış bir Ortadoğu ülkesi mi olacağımız meselesi olduğunun anlatılması.
Diğer taraftan muhalif siyasetçilerin, iktidarın bu tür adımlarının tam olarak ne anlama geldiğini bildiği, ülkeyi nereye sürüklediğini gördüğü halde destek mesajları yayınlaması da çok tuhaf.
İnandığını söyleyemeyen, söylediğine inanmayan, öyleymiş gibi davranan, sahiciliğini yitiren, inandığını söyleyecek cesareti olmayan bir muhalefet görüntüsü var.
Muhalefet için bundan daha tahrip edici ne olabilir ki?
Umarım muhalefet aklını başına toplar, topladığında da iş işten geçmemiş olur.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları



















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023