Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
Barışın Halklaşması ve Demokratik Toplumun İnşası
19.10.2025
762

Barışın Halklaşması ve Demokratik Toplumun İnşası: Sürecin Ruhu, Dönüşümün Hukuku ve Karşıt Zihniyetle Hesaplaşma...

Barış ve Demokratik Toplum Süreci, bu topraklarda halkların özgür, eşit ve onurlu bir yaşam kurma iradesiyle başlatılmış tarihsel bir adımdır. Ancak daha başından itibaren değişmeyen bir gerçek vardır: devletin köklü şoven, ırkçı ve inkârcı zihniyeti. Bu zihniyet, yalnızca politik alanda değil, toplumsal dokuda da tehlikeli bir dil ve algı üretmiştir.

Barışın dilini bastıran bu anlayış, halkların ortak geleceğini hedef almış; Türkiye toplumunun bilincine adeta mayın döşer gibi nefret, korku ve öfke yerleştirmiştir. Özellikle siyasal yönelimi belirleyen Türk basın zihniyeti, barışı değil savaşı; kardeşliği değil düşmanlığı yaymıştır. Ana akım medya, toplumsal barışın damarlarına sabotaj yerleştiren bir aygıt gibi çalışarak, halkların bir araya gelişini sistematik biçimde engellemiştir.

Bu süreçte, devletin geleneksel güvenlikçi aklına hizmet eden kontra-darbeci partiler ve onların sözde temsilcileri de aynı misyonu üstlenmiştir. Özellikle İP (İyi Parti), barışın gelişmesini engellemek için sistemin en militarist, en milliyetçi damarına yaslanmış; ana akım medya ile tam bir işbirliği içinde hareket etmiştir. Demokratik çözüm arayışına karşı her adımı “devlet refleksi” olarak meşrulaştırmış, halklar arasına kalın duvarlar örmüştür.

Oysa Kürt hareketi, tarihsel bir dönüşümü fiilen başlatmıştır:
Partisini feshederek, silahlarını gömerek ve silahlı mücadele stratejisini terk edip demokratik siyaset çizgisini benimseyerek yeni bir dönemin kapısını aralamıştır. Bu tercih, bir zorunluluk değil; bilinçli bir politik yönelimdir. Yani ulus-devlet hedefi yerine demokratik ulus paradigmasını koymak, savaşın yerine siyasal mücadeleyi, inkârın yerine ortak yaşamı, hegemonik devletin yerine halkların dayanışmasını inşa etmektir.

Bu dönüşümün özü, özgür yaşam iradesine dayanır.
Kürt halkı ve demokratik güçler, bu iradeyi “Sayın Abdullah Öcalan’ın ‘Özgür çalışır, özgür yaşar’ koşulları sağlanmalı” bilinciyle savunmaktadır. Çünkü özgürlük, yalnızca bireysel bir hak değil, demokratik toplumun moral ve politik temelidir. Sayın Abdullah Öcalan’ın özgür koşullarda düşünsel, siyasal ve toplumsal katkılarını sürdürebilmesi, sürecin ilerlemesi ve kalıcı barışın sağlanması açısından belirleyici bir zorunluluktur.

Bugün bu irade, yalnızca Kürt halkının değil, Türkiye toplumunun tamamının demokratikleşmesi için bir çağrıdır. Ancak bu çağrının kalıcılaşabilmesi için hukuki ve siyasal adımların ivedilikle atılması gerekmektedir:

Demokratik siyasetin önünü açacak yasal reformların yapılması,

Siyasi tutsakların serbest bırakılması,

Kürt kimliği, dili ve kültürünün anayasal güvenceye alınması,

Yerinden yönetimlerin halk iradesine dayalı biçimde güçlendirilmesi,

Demokratik ve özgürlükçü bir Anayasa’nın hazırlanması,

Ve en önemlisi, Öcalan’ın özgürlük ve iletişim koşullarının sağlanması, düşünsel üretim ve barışa katkı kanallarının açılması zorunludur.

Barışın kalıcılaşması, yalnızca bir devlet politikasına değil, halkların örgütlü iradesine bağlıdır. Barışın halklaşması; halkın sözünü, emeğini ve direnişini sürecin asli öznesi haline getirmekle mümkündür.

Karşı-devrimci, şoven ve ırkçı zihniyet barıştan korkmaktadır; çünkü barış, onların iktidar dilini, korku siyasetini ve militarist rantını sona erdirir. Ancak halkların ortak iradesi, bu karanlığı dağıtacak en güçlü ışıktır.

Bugün görev, yalnızca barışı savunmak değil, barışın örgütünü kurmak; yalnızca demokrasiyi talep etmek değil, demokratik toplumu fiilen inşa etmektir.
Barış, halkların ellerinde kök saldığında, hiçbir şoven dil, hiçbir darbeci zihniyet onu yıkamaz.

Çünkü barış, yalnızca bir siyasal süreç değil;
bir toplumsal dirilişin, “Öcalan’ın ‘Özgür çalışır, özgür yaşar’ koşulları sağlanmalı” hakikatinde vücut bulan özgür yaşamın örgütlü biçimidir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar