Mehmet Ali ALÇINKAYA
Barışın Halklaşması ve Demokratik Toplumun İnşası: Sürecin Ruhu, Dönüşümün Hukuku ve Karşıt Zihniyetle Hesaplaşma...
Barış ve Demokratik Toplum Süreci, bu topraklarda halkların özgür, eşit ve onurlu bir yaşam kurma iradesiyle başlatılmış tarihsel bir adımdır. Ancak daha başından itibaren değişmeyen bir gerçek vardır: devletin köklü şoven, ırkçı ve inkârcı zihniyeti. Bu zihniyet, yalnızca politik alanda değil, toplumsal dokuda da tehlikeli bir dil ve algı üretmiştir.
Barışın dilini bastıran bu anlayış, halkların ortak geleceğini hedef almış; Türkiye toplumunun bilincine adeta mayın döşer gibi nefret, korku ve öfke yerleştirmiştir. Özellikle siyasal yönelimi belirleyen Türk basın zihniyeti, barışı değil savaşı; kardeşliği değil düşmanlığı yaymıştır. Ana akım medya, toplumsal barışın damarlarına sabotaj yerleştiren bir aygıt gibi çalışarak, halkların bir araya gelişini sistematik biçimde engellemiştir.
Bu süreçte, devletin geleneksel güvenlikçi aklına hizmet eden kontra-darbeci partiler ve onların sözde temsilcileri de aynı misyonu üstlenmiştir. Özellikle İP (İyi Parti), barışın gelişmesini engellemek için sistemin en militarist, en milliyetçi damarına yaslanmış; ana akım medya ile tam bir işbirliği içinde hareket etmiştir. Demokratik çözüm arayışına karşı her adımı “devlet refleksi” olarak meşrulaştırmış, halklar arasına kalın duvarlar örmüştür.
Oysa Kürt hareketi, tarihsel bir dönüşümü fiilen başlatmıştır:
Partisini feshederek, silahlarını gömerek ve silahlı mücadele stratejisini terk edip demokratik siyaset çizgisini benimseyerek yeni bir dönemin kapısını aralamıştır. Bu tercih, bir zorunluluk değil; bilinçli bir politik yönelimdir. Yani ulus-devlet hedefi yerine demokratik ulus paradigmasını koymak, savaşın yerine siyasal mücadeleyi, inkârın yerine ortak yaşamı, hegemonik devletin yerine halkların dayanışmasını inşa etmektir.
Bu dönüşümün özü, özgür yaşam iradesine dayanır.
Kürt halkı ve demokratik güçler, bu iradeyi “Sayın Abdullah Öcalan’ın ‘Özgür çalışır, özgür yaşar’ koşulları sağlanmalı” bilinciyle savunmaktadır. Çünkü özgürlük, yalnızca bireysel bir hak değil, demokratik toplumun moral ve politik temelidir. Sayın Abdullah Öcalan’ın özgür koşullarda düşünsel, siyasal ve toplumsal katkılarını sürdürebilmesi, sürecin ilerlemesi ve kalıcı barışın sağlanması açısından belirleyici bir zorunluluktur.
Bugün bu irade, yalnızca Kürt halkının değil, Türkiye toplumunun tamamının demokratikleşmesi için bir çağrıdır. Ancak bu çağrının kalıcılaşabilmesi için hukuki ve siyasal adımların ivedilikle atılması gerekmektedir:
Demokratik siyasetin önünü açacak yasal reformların yapılması,
Siyasi tutsakların serbest bırakılması,
Kürt kimliği, dili ve kültürünün anayasal güvenceye alınması,
Yerinden yönetimlerin halk iradesine dayalı biçimde güçlendirilmesi,
Demokratik ve özgürlükçü bir Anayasa’nın hazırlanması,
Ve en önemlisi, Öcalan’ın özgürlük ve iletişim koşullarının sağlanması, düşünsel üretim ve barışa katkı kanallarının açılması zorunludur.
Barışın kalıcılaşması, yalnızca bir devlet politikasına değil, halkların örgütlü iradesine bağlıdır. Barışın halklaşması; halkın sözünü, emeğini ve direnişini sürecin asli öznesi haline getirmekle mümkündür.
Karşı-devrimci, şoven ve ırkçı zihniyet barıştan korkmaktadır; çünkü barış, onların iktidar dilini, korku siyasetini ve militarist rantını sona erdirir. Ancak halkların ortak iradesi, bu karanlığı dağıtacak en güçlü ışıktır.
Bugün görev, yalnızca barışı savunmak değil, barışın örgütünü kurmak; yalnızca demokrasiyi talep etmek değil, demokratik toplumu fiilen inşa etmektir.
Barış, halkların ellerinde kök saldığında, hiçbir şoven dil, hiçbir darbeci zihniyet onu yıkamaz.
Çünkü barış, yalnızca bir siyasal süreç değil;
bir toplumsal dirilişin, “Öcalan’ın ‘Özgür çalışır, özgür yaşar’ koşulları sağlanmalı” hakikatinde vücut bulan özgür yaşamın örgütlü biçimidir.
Yazarlar
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolReform olmadan ancak bu kadar 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni çete üretimi 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (1) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTürkiye’de ekonomik planlama neden başarısız oldu? 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir Urfa ziyareti, bir dostluk hikayesi 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciMerkez faiz indiremez… Neden? 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünUyumlu mu, uyumsuz mu? 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’de Kalıcı Barış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Açık Mektup... 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNeşe’nin kapsayıcılık sorunu… 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’a “umut hakkı” neden tanınmalı? 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAraştırmalar ne diyor; toplum güçlü bir lider mi arıyor, yoksa adil bir kahraman mı? 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAdalet yoksa devlette çürüme kaçınılmazdır 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze’nin Z raporu: Daha yazılmadı! 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHapiste yedi ay sonra İmamoğlu… 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTIKANMA VE TAHAMÜLSÜZLÜK… 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.10.2025
15.10.2025
12.10.2025
9.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
3.10.2025
1.10.2025
29.09.2025
25.09.2025