Mehmet BARANSU
Lice olayları, yaşamını yitiren Kürtler ve barış sürecinde geldiğimiz nokta.
Sürecin başladığı ilk günlerde “sizleri bilemem ama adına ‘yeni’ denen süreçten umutsuzum”diye bir yazı yazmıştım. Endişemin ve umutsuzluğumun iki nedeni vardı: PKK’nın ve örgütüne destek verenlerin samimiyetsizlikleri, savaş istekleri. Hükümetin geçmiş süreçlerde yaptığı büyük hatalar.
Uludere bunun bir yansımasıydı. Yalçın Akdoğan’ın şiddet ve savaş içerikli onlarca yazısı da.
Geldiğimiz noktada haklı olmanın üzüntüsünü yaşıyorum. Barış her şeye rağmen “umudumuz” olmalı.
Peki, bu noktaya neden mi geldik?
Aslında cevabı, Başbakan’ın başdanışmanlarından, sürecin ideologu Yalçın Akdoğan’ın köşesindeki onlarca yazıda saklı. Şimdilerde bu yazıları internette bulmak zor. Savaş kokan, hükümetin süreci okuyamadığının kanıtı bu yazılar nedense gazetenin internet sitelerinden silinmiş.
Tarih 25 Eylül 2011. Star gazetesi. Yalçın Akdoğan. Uzun yazıdan kısa kesitler:
“Son dönemde ortaya çıkan tablo, PKK’nın seçimin ardından kanlı eylemleri tırmandırarak ortaya çıkan iyimserlik atmosferini yok ettiği şeklindeydi...
Aylardır sürecin niçin bu hale geldiğine dair yazılar yazıyorum. PKK tehditle, şantajla, dayatmayla netice almaya çalışıyor ve terör bir koz olarak devrede tutuluyor. Bu alçaklığa ses çıkarmayan ve silahı siyasetin yedeğinde gerekli gören BDP de buna ortak oluyor...
PKK’nın çözümden anladığı, silahlı unsurların sisteme entegre olması, sürekli devrede tutulmasıdır. Her zaman söylüyorum, amaç, Kürtlerin meseleleri olmaktan çıkmış, Öcalan’ı kurtarmaya, PKK’yı meşrulaştırmaya dönüşmüştür...
PKK’nın çözümden anladığı kendi kontrolünde otonom bölge oluşturmak ve faşist yöntemlerle kendi ideolojisini burada Kürtlere dayatmaktır...
PKK, ancak vahşetten anlamakta, karşılaşılan her zorlukta bildiği yönteme başvurmaktadır. BDP ise CHP gibi uzlaşı derken, kendi görüşünün kabul edilmesini kastetmektedir...
‘Asıl aktör İmralı olmalıydı’ diyerek belki örgütün süreci nasıl sabote ettiğini, başına buyruk hareket ettiğini ima etmiş oldular ama yine orayı adres göstererek kendilerini anlamsızlaştırdılar.
Yol haritaları, eylem planları, çözüm paketleri, projeler çözüm için gereklidir, ama yeterli değildir. Öyle olsa Türkiye proje ve yol haritası mezarlığı olmazdı...
Savaş jargonuyla, çatışma üslubuyla, tehdit diliyle meşru bir siyasal çizgi oluşturulamaz. DTP’ye tahammül etmek, nasıl demokrasinin bir gereği ise PKK’ya tahammül etmemek de demokrasinin bir gereğidir...
Kanaatimce sorun, PKK ve BDP’nin sonuç üzerinden bir noktaya ulaşmak yerine süreç üzerinden güç devşirmeye çalışıyor olmasıdır...
İşte bu yüzden..., çözümün önünde en büyük engel PKK’dır, bu zihniyettir. Çünkü bu aktörler, hem irade, hem niyet, hem de kapasite olarak çözümün parçası olamazlar.”
Akdoğan, bugün gelinen noktayı aslında 2011’de itiraf etmiş. Hükümetin çaresizliğini de... 2011’de yazılanlar bugün yaşanıyor. Bu eleştirileri yapanları “hain, savaş yanlısı” diye eleştiren Başbakan ve yandaşları, arşivlere bakarlarsa iyi ederler. Arşivler silinip “sıfırlansa” da bulunabiliyor.
Bir sözüm de “amasız barışçılara”. Şimdilerde perde arkasında kendilerine yayın yönetmenliği yapan, bağlı bulundukları birimin müdürü Süleyman Soylu, bakınız Neşe Düzel’e, Taraf’ta neler anlatmış. Amasız barışçılarının operasyonundan hemen önce.
“Çözüm sürecinin sonunda kalıcı barış gelecek mi? Kalıcı bir barışın şartları nelerdir?
Birinci şart demokrasidir.
Demokrasi olmadan kalıcı bir barış olabilir mi?
Mümkün değil. Demokrasi olmadan kalıcı bir barış olamaz. Ayrıca demokrasi, 21. asırda milletleşmenin de ana unsuru oldu artık. Bugünkü dünyada demokrasi olmazsa o millet dağılır.”
“Sayın Hâkim, sanık Yalçın Akdoğan ve Süleyman Soylu, artık amasız barışçıların. Başka sorum yok.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015