Mehmet BARANSU
“Balyoz ve gerçekler” yazı dizimize bugün Çetin Doğan ve avukatlarının “sahte” dedikleri Balyoz Harekât Planı’nı, ses kayıtları, powerpoint’ler, Süha Tanyeri’nin el yazıları ve 12 Eylül Bayrak Harekât Planı’yla karşılaştırarak devam edeceğim.
Burada küçük bir not düşeyim. Balyoz Harekât Planı, 11 sayfadan oluşuyor. Ancak iddianamenin ilk 600 sayfasında yaptığım incelemede, 11 sayfayla ilgili toplam 100 sayfalık benzerlik, birebir aynılık tesbit ettim. “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı’nın daha fazlası seminer adı altında yapılan darbe toplantısında gündeme getirilmiş.
Bugün bu konunun çok küçük bir bölümünü aktaracağım. Aldığım notlar, yüz sayfa ve karşılaştırmalı yapacağım değerlendirmeyi tek yazıya sığdırmam imkânsız.
Dizimizin bu bölümünde iki ara başlık kullanacağım. Birinci ara başlık Çetin Doğan ve avukatlarının “sahte” dedikleri Balyoz Harekât Planı olacak. İkinci ara başlık ise Doğan ve avukatlarının, Genelkurmay’ın, askerî ve sivil bilirkişi raporlarının gerçekliğini kabul ettikleri, üzerinde tartışma açamadıkları belgelerdeki, konunun nasıl geçtiği olacak.
İlk olarak dönemin Harekât Başkanı olarak görev yapan Kurmay Albay Süha Tanyeri’nin arşivlerden indirip, el yazısıyla notlar alarak Balyoz’a güncellediği 12 Eylül Bayrak Harekât Planı’yla, “sahte” iddiası ortaya atılan Balyoz Harekât Planı’ndaki benzerlikleri karşılaştıralım.
• Bayrak Harekât Direktifi Durum Başlığı: “Ülkenin içinde bulunduğu son derece önemli ekonomik siyasi ve sosyal sorunların yanında, her geçen gün hızını biraz daha arttıran anarşi, terör ve bölücülüğün devletin bekasını tehdit eder boyutlar kazandığı...”
• MGK 1 no’lu Bildirisi: “Büyük Atatürk’ün emanet ettiği ülkesi ve milletiyle bu bütün olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son yıllarda, izlediğiniz gibi dış ve iç düşmanların tahriki ile, varlığına, rejimine ve bağımsızlığına yönelik fikri ve fiziki haince saldırılar içinde olduğu...”
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı’nda Durum Başlığı: “28 Şubat sürecinde elde edilen kazanımlardan istifade edilememesi ve 2002 seçimlerinde AKP’nin tek parti olarak iktidara gelmesiyle beraber, ülkede hızlı bir zemin kayması yaşandığı, ülkesi ve milletiyle bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin laiklik karşıtı ve irticai unsurların etkisine girmeye başladığı, son zamanlarda varlığına, rejimine ve bağımsızlığına yönelik fikri ve fiziki haince saldırılar içinde olduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini değiştirme gayretlerinin gizlenemeyecek kadar aşikâr ve had safhaya ulaştığı...”
Sahte denen belgeyle, gerçekliği kabul edilen belgeler arasındaki benzerlik veya birebir aynılık dikkat çekici.
• Bayrak Harekât Direktifi Durum Başlığı: “Ülkenin mevcut sorunlarından başka yakın çevresinde her an silahlı bir çatışmaya dönüşebilecek ciddi gelişmeler cereyan etmesine rağmen bugüne kadar başta parlamento olmak üzere tüm siyasi partiler ve bazı anayasal kuruluşların verimli ve uyumlu çalışma düzenine ısrarla girmeyerek ülkenin acil sorunlarına köklü önlemler alamadığı, yasaların uygulanmasında komünizm, faşizm ve şeriat düzeni gibi ideolojik tercihlere ağırlık vererek ülkeyi uçurumun kenarına getirdikleri...”
Balyoz’a sahte, birebir aynısına gerçek diyorlar!
• MGK 1 no’lu Bildirisi: “Devletin, başlıca organlarıyla işlemez duruma getirildiği, anayasal kuruluşların tezat veya suskunluğa bürünmüş olduğu, siyasi partilerin kısır çekişmeler ve uzlaşmaz tutumlarıyla devleti kurtaracak birlik ve beraberliği sağlayamadıkları ve lüzumlu tedbirleri almadıkları, böylece yıkıcı ve bölücü mihrakların faaliyetlerini alabildiğine arttırdıkları ve vatandaşların can ve mal güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğü...”
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı Durum Başlığı: “Devletin, başlıca organlarıyla işleyemez duruma getirildiği, anayasal kuruluşların tezat veya suskunluğa bürünmüş olduğu, muhalefet partilerinin kısır çekişmeler ve uzlaşmaz tutumlarıyla devleti kurtaracak birlik ve beraberliği sağlayamadıkları ve lüzumlu tedbirleri almadıkları, böylece irticai, yıkıcı ve bölücü mihrakların faaliyetlerini alabildiğine arttırdıkları ve vatandaşların can ve mal güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğü...”
Çetin Doğan’ın avukatlarının gerçekliğini kabul ettiği, Süha Tanyeri’nin üzerinde el yazısıyla notlar alıp, güncelleyerek Balyoz’a uyarladığını itiraf ettiği bu belgeler, yani MGK’nın 1 no’lu Bildirisi’nde yer alan ibarelerden sadece iki kelime farklı.
• MGK 1 no’lu Bildirisi: “Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojik fikirlerin üretilerek, sistemli bir şekilde ve haince, ilkokullardan üniversitelere kadar eğitim kuruluşları, idare sistemi, yargı organları, iç güvenlik teşkilatı, işçi kuruluşları, siyasi partiler ve nihayet yurdun en masum köşelerindeki yurttaşların dahi saldırı ve baskı altında tutularak bölünme ve iç harbin eşiğine getirildiği, kısaca devletin güçsüz bırakıldığı ve acze düşürüldüğü...”
• Balyoz Harekât Planı: “Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojik fikirlerin üretilerek, sistemli bir şekilde ve haince, ilkokullardan üniversitelere kadar eğitim kuruluşları, idare sistemi, yargı organları, Milli İstihbarat Teşkilatı, Polis ve iç güvenlik teşkilatı, işçi kuruluşları, siyasi partiler ve nihayet yurdumuzun en masum köşelerindeki yurttaşlarımızın dahi saldırı ve baskı altında tutularak yozlaşma, bölünme ve iç harbin eşiğine getirildiği, kısaca devletin güçsüz bırakıldığı ve acze düşürüldüğü...”
Gerçek denen belgeyle, sahte olduğu iddia edilen belge arasında yine iki kelime farklı. Buna benzer çok sayıda örnek olduğunu da vurgulayayım.
Başlıklar birebir aynı, biri gerçek, biri “sahte”
Şimdi başka bir çarpıcı ayrıntıyı gözler önüne serelim. Balyoz Harekât Planı kapsamında incelenen belgelerde, iddianamede 517 ile numaralandırılmış doküman mevcut. Bu dokümana da Çetin Doğan’ın avukatları sahte iddiasında bulunuyorlar. Önce dokümanı yazıp, ardından çarpıcı ayrıntıyı verelim. Bu belge içinde l’den 10 a kadar numaralandırılmış başlıklar mevcut. İşte onlar: “l: Yeni kadro uygulamaları, 2: Bayrak harekât direktifi, 3: Üst makamlara arz edilen yazılar ve ilgili makamlara verilen düzeltici emirler, 4: 1’inci Ordu ve İst. Sıkıyönetim Devamlı Talimatı, 5: Sıkıyönetim bilgi dosyası, 6: Sıkıyönetim karargah brifingi, 7: Sıkıyönetim bildirileri, 8: uygulamalarındaki aksaklıklar ve alınacak önlemler, 9: Aşırı solcu ve komünist terörist örgütler arasındaki birlik çalışmaları, 10: Komutanlık bildiri ve prensip kararları.”
İşte bu 10 başlık, Bayrak Harekât Planı’nda, 12 Eylül 1980 askerî darbesinin uygulamalarının yer aldığı dokümanların ana başlıklarıyla birebir aynı. Yani, arşivlerden indirilen ve 2003’e birebir aynı başlıklarla aktarılan bu belgeye de avukatlar sahte diyorlar. Bu belgeye sahte diyen Çetin Doğan ve avukatları, belgeye kaynaklık teşkil eden ve Süha Tanyeri’nin el yazısıyla da bu notların gerçek olduğu belirtilen, aynı zamanda da birebir aynı başlıklar olan diğer belgenin gerçekliğini kabul ediyorlar. Eğer bu gerçekse, Balyoz Harekât Planı’ndaki bu başlıkların “sahte” olduğunu avukatlar nasıl iddia ediyorlar?
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı içerisinde: “...Özellikle, gözaltına almalar ve yağma talan, gasp ve milli serveti tahrip gibi eylemler sırasında ikazlara uymayanlara karşı, Silahlı Kuvvetlerin gücünü çok kısa sürede hissettirecek sert uygulamalara başvurulacak...”
• Gerçekliği tartışılmayan Balyoz’un ses kayıtlarından: 66’ncı Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral İhsan Balabanlı: “Kolordu planımızda da belirtildiği gibi nokta operasyonlarda müdahale etmek üzere (3) tane bölüğüm hazırdır. Bu bölükte (4) mekanize unsur, (4) zırhlı personel taşıyıcı, (3) panzer ve Jandarma’nın unsurları bulunmaktadır. Bunlar Gaziosmanpaşa, Bağcılar ve Fatih Bölgesi’ne süratle intikal edebilecek şekilde kışlamda hazır beklemektedir...”
Seminerde X Şahıs: “Özellikle İstanbul ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki olaylara İsrail örneğinde olduğu gibi kesin, süratli, sert tedbirler alınmadığı takdirde bilhassa irticai olayların ülke geneline yayılma ihtimali mevcuttur.”
Şükrü Sarıışık: “Kuvvetleri sağa sola göndermenin bana göre yapılacak en kolay harekât tarzı 12 Eylül gibi harekâtın baştan itibaren organize edilmek suretiyle biranda söndürülmesine imkân sağlar.”
X Şahıs: “Ayaklanma var. Şiddetle bastırılması gerekiyor. Şiddetin karşısında şiddet kelimesinin karşısında ateş açmak var komutanım. Sağa sola tankla gireceğiz komutanım. Şimdi mesela Fatih bölgesinde bu olayların elebaşları kimler belli komutanım. Tehdide yönelik tahsis edilmiş kuvvetlerimiz var komutanım. Komutanım. 3. Bölge için aynı olay meydana geldiğinde olaya şiddetle müdahale edeceğim. Bütün planlarımın temelinde olaya şiddetle müdahale edilme esası var.”
Ses kayıtlarından küçük bir örnek verdim. “Sahte” denen belgedeki bu bölümden daha fazlası ses kayıtlarında mevcut.
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı içerisinde: “Hiçbir hak ve özgürlük mutlak ve sınırsız olmadığı gibi, konu laik devletin bekası olunca haber verme ve basın özgürlüğü de sınırsız ve mutlak değildir. Harekâtın icrası ile birlikte her türlü yazılı, sözlü ve görsel basın-yayın kuruluşları kontrol altında tutulacak...”
• Gerçekliği tartışılmayan ses kayıtlarından: İhsan Balabanlı: “Komutanım böyle bir harekâtta basının kontrol altında tutulması gerektiğine inanıyorum... Biraz sonra arz edeceğim teşkilatlanmamda da sivil işler bölümünde irtibat kısmı var. Bu basını bu şekilde kontrol etmek suretiyle bölgeme özellikle basın unsurlarının girmemesi için gerekli tedbirleri aldım komutanım.”
Çetin Doğan: “Basın da senin bölgende zaten. Basın-yayın şeyi kuruluşlarının çoğunluğu değil mi?”
İhsan Balabanlı: “Keza Radyo Televizyon Üst Kurumu da var İstanbul’da görev yapan, bunlar Gayrettepe’de komutanım, İstanbul radyolarını ve televizyonun da bazı bir bölümünü izliyorlar... Ayrıca Basın Savcılığı konusu var. Bu konuda Basın Savcılığı bize müşavir olarak çalışacaklar.”
• Ses kaydından başka bir bölüm: “Bölgedeki bütün basın-yayın kuruluşları kontrol altına alınacak. Halkın kışkırtılmasına ve tansiyonun yükseltilmesine yönelik yayınlar engellenecek. Rejim aleyhtarı yayın yapanlar kapatılacak.”
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı: “Tüm sorumluluk bölgesini kapsayacak şekilde kontrol noktaları tesis edilecek ve anılan bu noktalarda gerekli görüldüğü takdirde tanklar da kullanılarak, kitlesel, kalabalık grupların yer değiştirmelerine, toplanmalarına ve gösteri yapmaları engellenecek. Plan, planlama ve hazırlık maksadıyla derhal, icra safhası ise emirle yürürlüğe girecektir.” “...Planı ve hazırlıkları ifşa etmeyecek şekilde ilgili personelle kadro tatbikatları icra edilecek...”
• Gerçekliği tartışılmayan ses kayıtlarından: Tümgeneral Metin Yavuz Yalçın: “Birlikleri buraya getirir İstanbul’un üzerine çökerim komutanım. Belediye başkanıymış, savcıymış, hâkimmiş, kaymakammış yani bu konuya olumsuz bakan tabloda yer alan (Perdede gözaltına alınacak kişilerin listesi var) insanları gerekirse belediye başkanını komutanım, komutanları o görevde rütbesi olacak şekilde görevlendirmek suretiyle ve ağır bir baskı biraz evvel ifade ettiğim gibi... böyle halka da acımasızca hareket etmek bizim görevimizdir.”
X Şahıs: “Ayaklanma var. Şiddetle bastırılması gerekiyor. Şiddetin karşısında, şiddet kelimesinin karşısında ateş açmak var komutanım. Sağa sola tankla gireceğiz komutanım.”
Tuğgeneral İhsan Balabanlı: “Komutanım, bölgemde bulunan bütün ilçelere ait şimdiye kadar meydana gelen olaylar ve müteakip safhalarda meydana gelecek gelebilecek olaylar nerelerde olduğu tesbit edilmiştir. Emir verildiğinde süratle belirtilen intikal yollarından ilgili geri toplama bölgelerine birliklerim intikal edeceklerdir. Bu yerleri en son olarak geçen ay sivil giyinmiş unsurlarım tarafından tekrar keşfini yaptırdım. Şu anda komutanım bölgelere intikal için gerek zırhlı unsurlarım gerekse tekerlekli unsurlarımın intikali için herhangi bir mani yok. Yine bölgemde önemli kavşak ve meydanlar var. Altı tane önemli meydan ve kavşak tesbit ettim. Bu bölgeler kontrol altına alınacak. Emirle sokağa çıkma yasağı ilan edilecek. Sokağa çıkma yasağının ilan edilmesiyle birlikte birliklerimin kullanılması ve sevk ve idaresinde daha da kolaylık olacağını değerlendiriyorum.” ... “Komutanım, yine kolordu planında emredildiği üzere bazı bölgelere süratle darbe harekâtı yapabilmem, yapmam emredilmişti. Özellikle zırhlı unsurları kullanarak gözdağı vermek veya cezalandırma şeklinde yapacağım bu harekât sonunda daha önce hassas bölgeler olarak değerlendirdiğimiz metro meydanı var Fatih’te komutanım. Cemevi, Gazi Mahallesi Mezarlığı, Gazi Kültür Evi bir önceki yansıda da vardı. Bu bölgelere süratle zırhlı unsurlarım gösteri harekâtı şeklinde intikal edecekler...”
Tuğgeneral Yuldaer Olcan: “Kritik yol, kavşak ve ulaşım merkezlerinde kontrol noktaları ve bu kontrol noktalarıyla irtibatlı olarak gece gündüz ana güzergâhlarda motorlu devriyeler oluşturulacak.”
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı içerisinde: “...Teşkil edilecek olan... kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilecek personel. Teşkil edilecek birimlerle, başta tüm kara deniz ve hava yolu terminalleri olmak üzere, Kamu kurum ve kuruluşları, Özel hastaneler ve ilaç depoları, Gümrükler, depolar, ambarlar ve büyük alışveriş merkezlerinin tamamı kontrol altına alınacak ve özellikle ülkeye yurtdışından giriş çıkışlara ikinci bir emre kadar müsaade edilmeyecek,...”
• Gerçekliği tartışılmayan ses kayıtlarından: Çetin Doğan: “Kamu kurum ve kuruluşları silahlı kuvvetlerin denetimine girmeli.”
İhsan Balabanlı: “Önemli olan halkın günlük yaşantısının gereği olan bazı hizmetlerin aksamadan yürütülmesidir. Bu konuya özellikle hassasiyet göstermekteyiz. Bunun için kamu kurum ve kuruluşlarını etkin bir şekilde kullanmak esas olmakla beraber buraya görevlendireceğim personel özellikle üst subay ve bu konuda uzman personel olarak görevlendirilecektir. Yine bölgemde önemli terminal ve istasyonlar var. Üniversitelerin kontrolünü de komutanım, kendi özel güvenlik teşkilatı, ayrıca emniyet ve jandarmayla yapmayı düşünüyorum.”
Ses kaydında bir diğer asker: “Bölgedeki bütün fırınlar, marketler ve gıda maddeleri satan yerler kontrol altında bulundurulacak. Halkın temel gıda maddeleri açısından sıkıntı çekmesi önlenecek. Hastane, eczane ve sağlık ocaklarında görev yapacak personelin durumu tesbit edilecek. Özel sağlık kuruluşları dâhil halka kesintisiz hizmet vermeleri sağlanacak.”
Kurmay Albay Ömer Küçükkılıç: “Kamu görevlerinin devralınması için önceden belirlenmiş olan personel görevlendirmeleri icra edilecektir. Bu maksatla atanacak asker ve sivil şahıs listesi sıkıyönetim komutan yardımcılıklarınca güncellenmiş ve önceden sıkıyönetim komutanlıklarına gönderilecektir.”
Korgeneral Ergin Saygun: “Migros, Carfur, Capitol bunların başta el konulması halinde daha düzenli bir dağıtım yapmak mümkündür.”
“Sahte” denen belgedeki bu ifadelere rağmen, görüldüğü gibi ses kayıtlarında belgeden daha fazlasının olduğu görülüyor. Bugün, 100 sayfalık notumdan sadece sekiz sayfasını yazabildiğim notunu da düşerek, konuya yarın kaldığımız yerden devam edelim.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015