Metin Karabaşoğlu
Kur’ân’da, Benî İsrail’e gelen emirlere de atıfla, haksız yere bir insanı öldürmenin Allah katında bütün insanları öldürmek derecesinde büyük bir cürüm olduğu bildirilir. Tersi de geçerlidir. Bir hayat kurtarmak, Allah indinde, bütün insanların hayatını kurtarmak kadar kıymetlidir (bkz. Mâide, 5:32).
Bu âyet, hak ve adaletin sayılarla, aritmetikle, oranlarla ilgili bir mesele olmadığının; varolan bir hakkın azlık-çokluk, azınlık-çoğunluk hesapları üzerinden değerlendirmeye tâbi tutulamayacağının apaçık bir ifadesidir. Hak, haktır; azı çoğu, büyüğü küçüğü olmaz. Ortada bir hak varsa, korunmalıdır. Birin üstündeki sayılar üzerinden o hakkın iptali mümkün değildir.
Risale-i Nur müellifi Bediüzzaman Said Nursî, bu âyeti, ontolojik bir çerçevede açıklar. Bu, böyledir; çünkü kudret-i ilâhî nazarında eşit olan, adalet-i ilâhî nazarında da eşittir. Kudreti sonsuz olan Yaratıcı için bir insanı yaratmak ile bütün insanları yaratmak eşit kolaylıkta olduğu gibi, bir insanın hukuku da O’nun katında bütün insanlığın hukuku kadar değerlidir.
Kur’ân’daki bu emir, yine Said Nursî’nin dikkat çektiği üzere, insandaki zulüm potansiyeline fırsat tanımama amacını da içerir. Bir masumun hakkına veya hayatına kasdetmeye şu veya bu sebeple bir yol açıldığında, bu yoldan giderek adım adım bütün insanlığın hakkına veya canına kasdetmeye kadar uzanacak bir zulüm potansiyeli insanda vardır ve Kur’ân’ın haber verdiği Nemrut ve Firavun başta olmak üzere, çağlar boyu zorba ve zalim muktedirler bu potansiyel harekete geçtiğinde zulmün nerelere varacağını bilfiil göstermişlerdir. İşte Kur’ân, daha en baştan bir insanı haksız yere öldürmeyi bütün insanları öldürmek derecesinde bir zulüm olarak tanımlayarak, bu potansiyelin harekete geçmesine asla izin ve müsamaha olmadığını bildirmektedir.
Masumların hukukunu korumanın veciz bir ifadesi olarak bu âyetin yanında başka birçok âyetiyle Kur’ân, adaleti hem bütün varoluşun, hem de insanlığın eksen değeri olarak resmeder. Adaleti olmazsa olmaz temel ilke olarak belirleyen bu âyetlerden biri ise, önemine binaen beş ayrı sûrede tekrar, te’kid ve teyid edilen “Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez” âyetidir. Bu âyet ise suçta ve cezada şahsîliği tesis etmekte; birinin hatasıyla başkasının mes’ul kılınmasına, yani kişinin işlemediği bir suçtan dolayı cezalandırılmasına asla izin vermemektedir.
Risale-i Nur müellifi Said Nursî, ‘adalet-i mahzâ,’ yani ‘tam adalet’ kavramlaştırmasını öncelikle bu âyeti merkeze alarak geliştirir ve gerek bütün insanlık gerek İslâm tarihi içerisindeki olayları bu temel ilke açısından değerlendirir. Buna göre, İslâm tarihinde Müslümanların kendi aralarında yaşanmış ilk savaş, yani Cemel Vak’ası bu tam adalet ilkesine dayalı bir içtihad savaşı niteliğindedir. Üçüncü halife Hz. Osman’ın katline kadar varan olaylar zinciri sonunda; bazı sahabiler bütün asilerin bu cinayet suçuyla cezalandırılmalarını isterken, seçilen yeni halife Hz. Ali başta olmak üzere başka birçok sahabi cinayetten kimler sorumlu ise sadece onların cinayet sebebiyle cezalandırılması gerektiğini söylemektedir. Bu ise soruşturmanın salimen neticelenmesi için zamana ihtiyaç gösterdiğinden, diğer görüşe sahip olanlar gecikmenin yeni cürümler için teşvik edici olacağı endişesiyle toplu cezalandırmanın isabetli olacağını ileri sürmektedir.
Said Nursî, ortaya çıkan bu iki ayrı yaklaşımın ilkini ‘adalet-i mahzâ’ ile, diğerini ‘adalet-i izafiye’ ile açıklar; haklı ve isabetli görüşün Hz. Ali’ye ait olduğunu da net biçimde belirtir. ‘Adalet-i izafiye’ için bir uygulama alanı mevcut da olsa, bu, ortada iki olumsuzluk arasından daha ehvenini seçmeye mecbur kalınan durumlar için geçerlidir. Ancak, işlemediği bir suçtan dolayı bir insanı cezalandırmak, meselâ bir kişiyi işlemediği bir cinayetin cezasına çarptırmak, tam olmayıp izafî de olsa ‘adaletin tatbiki’ olarak tanımlanamaz. Bu, zulümdür; asla adalet değildir. Velev ki başka bir suçtan dolayı cezalandırılmayı hak ediyor olsun, bir kişiyi işlemediği bir suçtan dolayı cezalandırmak adalet olamaz. Kamu düzeni, devletin bekası, toplumun güvenliği, umumî fayda, vatanın selameti… hangi gerekçe ile olursa olsun; bir insan işlemediği bir suçtan dolayı cezalandırılamaz, başkasının işlediği bir suçun cezası onun da üstüne yüklenemez.
Hz. Ali’nin içtihadıyla açıkça netleşen bu adalet ölçüsünü daha da açmak adına, Said Nursî şöyle bir örnek verir: İçinde yüz cani, bir masum bulunan bir gemiyi batırmak hak mıdır, adalet midir? Asla. Çünkü o tek masumun yaşama hakkı dokunulmazdır; bir cana kıymadığı, bozgunculuk yapmadığı halde bir insanı öldürmeye kimsenin hakkı yoktur. ‘Ama o canilerin cezayı zaten hak ettikleri, ayrıca gemi karaya çıkarsa yeni cinayetler de işleyebilecekleri’ gerekçesiyle gemi batırıldığında, masum bir kişi haksız yere öldürülmüş olacaktır; haksız yere bir insanı öldürmek ise, en baştaki Kur’ân hükmünü hatırlarsak, bütün insanlığı öldürmek gibidir. Cinayet işlememiş o kişinin yaşama hakkı, kesinlik kazanmış bir keyfiyettir. Diğerlerinin yeniden suç işlemesi ihtimaliyle, o mevcut ve muhakkak hak ortadan kaldırılamaz. Zaten olan, muhtemel olana feda edilemez; ihtimal, vâki ve kesin gerçekliğin yerini alamaz.
Velhasıl, ilgili âyet başta olmak üzere adaletle ilgili bütün hükümleriyle Kur’ân’ın, masumun hukukunu dokunulmaz kıldığı; işlenmemiş bir suçtan dolayı cezalandırmayı zulüm olarak tanımladığı açıktır.
Kur’ân tek bir masumun yaşama hakkını bütün insanlık kadar değerli gördüğüne ve masumun yaşama hakkını dokunulmaz kıldığına göre, meselâ Osmanlıdaki kardeş katli uygulamasına bir mü’minin nasıl bakması gerektiği açık ve tartışmasız demektir. İster Yıldırım Bayezid’in yaptığı gibi fiilen gerçekleştirilmiş, ister Fatih Sultan Mehmet tarafından ‘münasip bulunarak’ kanunlaştırılmış olsun; nizam-ı âlem, devletin bekası, vatanın selameti, kamu yararı, toplum güvenliği… hangi gerekçe üzerinden meşrulaştırılmaya çalışılırsa çalışılsın, bu uygulama İslâmiyete ve insaniyete aykırıdır, zulümdür. Dolayısıyla ilgili Kur’ân âyetlerini kendisi için bağlayıcı bilen hiçbir Müslüman tarafından meşru ve caiz görülmesi, haklı bulunması ve kabul edilmesi mümkün değildir. Zaten, dinen meşruiyeti gayr-ı kâbil olduğu için ihdas edilirken ‘caizdir’ denilememiş, ‘münasiptir’ gibi bir ifadeyle arka kapıdan dolanma yoluna gidilmiştir.
Mü’minlerin hem kendisinin ne yapacağını hem de fiiliyatta yaşananları Kitaba uygunluğuna göre değerlendirmesi gerektiğine göre, sözkonusu uygulamanın, Kitaba uymadığı için reddi bir zarurettir. Ancak bu topraklarda nice dindar insan, hak etmediği halde Osmanlı dönemini zihninde ‘ikinci Asr-ı Saadet’ olarak inşa ettiği için, bu zalim uygulamayı Kitaba uymadığı halde ‘kitabına uydurma’ gayretkeşliği içindedir. Bunun en hazin örneği ise, Kur’ânî ‘adalet-i mahzâ’ ilkesini en berrak biçimde açıklayan Said Nursî gibi bir ismin çizgisine mensubiyet iddiası taşıdığı halde bu zulme meşruiyet üretmek üzere kitap yazmış ‘tarihçi’ler bulunmaktadır.
Halbuki, bu ‘tarihçi’ler dahil nicelerinin güya Osmanlıyı koruma ve kurtarma adına savundukları bu uygulama İslâm’a da, insaniyete de sığmaz açık bir zulüm olduğu için bizzat Osmanlı tarafından eleştirilmiş ve terkedilmiştir. Bu zalim uygulamayı kaldırıp yerine ekber-erşed kuralını getiren I. Ahmed’in yakınındaki isimlerden Müneccimbaşı Ahmed Lütfi’nin Câmiü’d-Düvel’inde Osmanlı bahsinde bu zalim uygulama sebebiyle hem Yıldırım Bayezid, hem Fatih Sultan Mehmed için söylediği sözlerin sertliği ve ağırlığı çok dikkat çekicidir. Babası öldüğünde en büyük ağabeyi sultan olurken ‘fesat çıkmasın, nizam-ı âlem bozulmasın’ diye boğularak öldürülen şehzadeler arasında bebek veya çocuk yaşta olanlar dahi vardır; öyle ki boğulduğunda annesinden emdiği süt burnundan gelenler dahi bulunmaktadır. Ahmed Lütfi, olup bitenin kabul edilir cinsten birşey olmadığını kesin ve keskin bir şekilde anlatır eserinde.
Ama ‘hiç hata yapmamak’ üzerine kurulmuş bir mazi ve hal algısı üzerine kurulmuş bir kollektif benlik algısı elbette ‘ecdad’ın her yaptığında bir ‘hikmet’ bularak bu apaçık zulme dahi gerekçe üretecek; böylece, iş bugüne ve kendisine geldiğinde aynı ‘hikmet-i hükûmet’ söylemiyle ‘beka, selamet, nizam, emniyet’ kelimelerini devreye sokarak Kitabullah’ın açık hükmünü dahi bypass etmeye yeltenebilecektir!
Bir romancı olamayışıma hayıflandığım bir noktadır da burası… Denemenin geniş ve serbest zemininde yazmanın rahatlığıyla, kendimi hiç kurguya alıştıramadım ve dolayısıyla bir hikâyeci ve romancı olmadım ve sanırım hiçbir zaman olamayacağım. Ama bir romancı olsam, bu açık zulmün gayriinsanîliği apaçık anlaşılsın, dolayısıyla ‘beka, selamet, nizam, emniyet’ kelimeleri üzerinden apaçık bir zulme dahi nasıl adalet külahı giydirilebildiği görülsün ve vicdanlar bu duruma karşı uyanık olsun diye, bir şehzadenin romanını yazmak isterdim. Babası öldüğünde kendisi sultan yapılırken kardeşlerinin öldürüleceğini bilen bir şehzade… Babası ölünce ağabeyi sultan olurken kendisinin öldürüleceğini bildiği gibi, babası ölmeden ağabeyi ölürse sultanın kendisi olacağını da bilen bir diğer şehzade… Onların bu şartlarda oluşan karmaşık ruh ikliminde dolaşan bir roman… ‘Devlet’lerin tarihini yazanların ‘insan’ı nasıl paranteze alıp hakkı ve adaleti yok sayabildiğini de bu örgü içinde işleyen bir roman…
Böyle bir roman, tarafımdan yazılamayacağı açık olmakla birlikte, bir kalem erbabınca yazılır mı bilmiyorum. Ama böyle bir roman yazılmasa dahi, şuracıkta dile getirdiğim ölçüler ve olaylar dahi, ‘şanlı tarihimiz’deki ‘kardeş katli’ uygulamasının açık ve feci bir zulüm olduğunu, insaniyeten ve İslâmiyeten kabulüne imkân bulunmadığını herhalde gösteriyor.
Peki böyle bir zulme dahi meşruiyet aramaya çalışan bir zihin, sizce başka hangi zulme kapı aralamaz? Böyle bir zihniyet dünyasının, ‘hikmet-i hükûmet’le sevk edilemeyeceği herhangi bir yol ve yön var mıdır? Beka, nizam, selamet, emniyet söylemleriyle meşru görmeyip tavır koyacağı bir adaletsizlik mevcut mudur?
Tek kapı, tek yön, tek adaletsizlik vardır bu durumdakiler için: kendisine ve aidiyetine dokunan… Bir tek ona tepki gösterir; onun dışındaki bütün adaletsizlikler için muhakkak bir izahı vardır.
‘İslâm’cılık ile ‘Müslüman milliyetçiliği’ arasındaki geçen hafta dile getirdiğim ayrışmanın ve ilki görünen şeyin ikincisi çıkması olgusunun nirengi noktası da işte burasıdır.
Gerçekçi olmak ve bu devletçi damarı gözardı etmemek gerek.
Mazinin acıları ve ayıplarıyla hesaplaşmadan, bir şekilde mazeret ve meşruiyet üreterek insanî, adil ve İslâmî bir hal ve istikbal inşası mümkün değil oysa…
Öte yandan, ‘kardeş katli’ne meşruiyet bulmak için harcanan emekler, bugün bu ülkede ‘dindarlar’ın adalet diye girdikleri yoldan adım adım çıkarak irtikap ettikleri haksızlıkları da sanırım açıklıyor…
(Not: Geçen haftaki yazımda, Tezkire’nin Nisan-Mayıs 2001 sayısında bir tartışma bağlamında Mücahit Bilici’nin kaleme aldığı “İslâmcılığa Dair Bazı Sorular: İslâmcılığın ‘Müslüman Milliyetçiliği’nden Öteye Bakiyesi Nedir?” başlıklı yazıya atıfta bulunmam gerekirdi; bu sorumluluğu, gecikerek de olsa, şimdi yerine getiriyorum.)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.03.2025
26.12.2024
24.12.2024
12.12.2024
23.10.2024
26.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
29.06.2024
11.06.2024