Murat BELGE
Tayyip Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’na açtığı savaşta mermiyi kendine sıkmış olabilir mi? “Olabilir” diyorum. Bu eyleminin başlattığı tepkinin vardığı noktaları doğru hesaplayamadığını düşünüyorum. Herhalde meydanlarda toplanan olağanüstü kalabalıkları seyrederken çok mutlu olmuyordur. “Ne iyi! Demokrasiye bağlı bir halkımız var!” demiyordur.
Ama bu tepkiye büsbütün hazırlıksız olduğunu da sanmıyorum. Çünkü yaptığı şey kolay kolay yalayıp yutulacak bir şey değil. Diplomayı geçersiz ilan etmek, en duyarsız kişiyi bile yerinden zıplatacak bir davranış. Ama bununla da yetinmiyor. Ardından tutuklama... Bu saçma uygulamalara niçin başvurulduğu konusu ise alabildiğine saydam. Bunu yapmayı göze almışsan, son derece şiddetli bir tepki ile karşılaşacağını da hesaba katmış olmalısın. Ben de bunun için, bu gibi uygulamalara girişmiş kişinin iktidarını “seçimsiz” devam ettirmeye kararlı olduğunu düşünüyorum ve yazıyorum.
Gene de duruma itiraz edenlerin sayılarının buralara varacağını hesaplayamamış olabilir. Siyaset meydanlarında coşkulu bir muhalefet yaptığına sık sık rastlamadığımız toplumsal grupların (örneğin yaşlılar) tam da böyle yapacağını beklememiş olabilirler. Bana da asıl böylelerinin davranışları önemli görünüyor, umut veriyor. “Toplum, Tayyip Erdoğan’ı tanımaya başladı” diyorum.
Bu arada çıkan, sağda solda uçuşan haberler arasında, sakınılması gereken olumsuz gidişatlar konusunda hukuk yoksulu “yargı” sorununun skalada ikinci sıraya yükselmiş olması da bana çok önemli göründü. Çünkü bu “Bana kötülük ediyorlar” bilincinden, “Bize kötülük ediyorlar” bilincine geçişin erken ama garantili işareti olarak yorumlanabilir. Yani Alevileri, Kürtleri, Ermenileri, yani Erdoğan gibilerin gözünde “onlar” olan gruplarla oluşan bir “biz...” İmamoğlu’nun tutuklanmasını izleyen dönemde bu “biz” biçimlenmeye başladı sanıyorum. Umarım yanılmıyorumdur.
Bunları yapan iktidar, saltanatını uzatmak, “kaydı hayat şartıyla” haline getirmek için daha neler yapar, tahmin etmesi zor. Bir gelecek görünüşü çizebilmek için elimizde “tahmin”den daha güvenilir bir araç zaten yok. Ama şimdiye kadar yapılanlar “tahmin edilebilir” şeyler değildi. Bundan sonra yapabilecekleri de farklı olmayacaktır. Herhangi bir kurala uygun olmayacağını, her birinin hukuk dışı olacağını “tahmin” edebiliriz. Herhalde doğru çıkacağından emin olabileceğimiz tek “tahmin” de bu olacaktır.
Ancak, mahut “tutuklanma”yı izleyen birkaç günde olanlar, toplumda çoğunluğun bu tür politikaları benimsemediğini ve onaylamadığını ve bu duygularını dile getirmekte herhangi bir engellemeye rıza göstermeyeceğini bize haber verdi. Akla hayale gelmedik baskılar karşısında hukuka saygılı bir muhalefet yapmanın güçlükleri meydanda. Bu güçlüklerin yenilerini görmeye de hazır olmalıyız. Ama şimdiye kadar gördüğümüz muhalefet de bu baskıların sürekli olamayacağını gösterdi. Toplumun içinde Tayyip Erdoğan’ın vadettiği “Türkiye”yi benimsemeye istekli bir kesim var. Ama bu kesim toplumsal çoğunluk değil. Bu bakımdan içi rahat olabiliriz. Abraham Lincoln’u biraz eğip bükerek şunu söyleyebiliriz: Toplumun bir kesimi sonuna kadar o “Türkiye”den yana olabilir. Bunlar belirli bir süre çoğunluk olabilir; ama toplumun çoğunluğu, her zaman, Tayyip Erdoğan’ın vadettiği Türkiye’de yaşamaya razı olmayacaktır.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025