Mustafa Karaalioğlu
Bugün artık neredeyse hiç kullanılmaz oldu ama 2000’li yılların başına kadar siyasi ve sosyal konularda anahtar kavramlardan birisi “asker-sivil bürokrasi”ydi. Demokrasiden hukuka, temel hak ve özgürlüklerden siyasete kadar hiçbir konu asker-sivil bürokrasi’ye değmeden konuşulamazdı. Zira, meselenin derinliği ve çerçevesi başka türlü anlaşılamazdı.
Kim ne kadar iyi niyetlerle demokrasiden bahsederse bahsetsin belirleyici olanın askerler ve askerlere bağlı bürokratik kadrolar olduğu gerçeği tepede değişmez bir kural olarak durmaktaydı. Siyasi partiler iyi şeyler düşünebilir ama asker-sivil bürokrasi buna müsaade etmezdi veya ettiği kadarı tatbik edilebilirdi. Ya da sivil toplumun sınırını da bu gizli güç belirlerdi.
***
Elbette yargının da… Hatta zamanla anlaşıldı ki askerin ve cümle bürokratik elitlerin gücü esasen yargıdan gelmekteydi ve bu yüzden jüristokrasi kavramı da bir dönem sefa sürmüştü. Ülkenin demokrasiyle değil yargı marifetiyle idare olunduğunu anlatan kavram buydu. Askerin kamuoyu önünde ve sistem üzerinde tesiri problemli hale gelmeye başladığında yargı gerçeği kendisini göstermişti. Bugünkü adı HSK olan kurulun, HSYK’nın (Hakimler ve savcılar Yüksek Kurulu) birdenbire varlığını hissettirmesi bu döneme rastlar. Vesayetin asker ve soğuk yüzüyle bürokrasi yönü bilinirdi ama asıl gücün HSYK olduğu yargıya ihtiyaç duyulduğunda anlaşılmıştı.
20 yılını geride bıraktığımız 28 Şubat (adını, 1997 yılının Şubat ayında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısından alır) darbesi içinde bu kavramların da bulunduğu Kemalist kavramlara dayanan son anti-demokratik girişimin adıdır. Sistemin, geleneksel iktidar odaklarının kontrolünden çıkmakta olduğu analizine dayalı olarak TSK liderliğinde devreye sokulmuştu. İktidardaki Refah Partisi-Doğruyol Partisi koalisyonuna karşı acımasız şiddette devlet gücü kullanılarak, toplumu laik standartlara doğru zorlamak ve dindar hayat alanını irtica ile yaftalayarak kriminalize etmek amacı taşıyordu.
Bu amaçla iktidar düşürüldü, Refah Partisi ve devamında Fazilet Partisi Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Lideri, merhum Necmettin Erbakan ve bazı arkadaşları siyasi yasaklı ilan edildi.
Binlerce genç kız başörtülerinden dolayı üniversitelere alınmadı veya evvelden alınmış olanlar atıldı. Binlerce memur mürteci suçlamasıyla işlerinden oldu veya kamu kurumlarında kariyer imkanları engellendi. Sermaye bile ayrımcılığa uğradı… Toplamda, toplumun dini eğilimlerini kamusal hayatta sergileme eğilimi taşıyan; bu istikamette siyasi ve sosyal görüşlere sahip kesimleri baskı altına alındı.
Asker-sivil bürokrasinin, iş dünyası, medya ve STK’larla işbirliği halinde tarihte “Kemalist” karakterle aldığı son sahnenin adı 28 Şubat’tı…
***
28 Şubat, kendisini millet iradesinin üzerinde konumlandıran, görev yetkilerini aşan ordu, yargı dahil bütün kurumların toplumu biçimlendirme; kılık kıyafetten eğitime, düşünce kalıplarından siyasal tercihlere kadar her alanda normlaştırma girişiminin gösterişli bir hamlesiydi. Bin yıl sürmesi umuluyordu… Ne var ki bu sert, acımasız ama umutsuz girişimin teğelleri birkaç yıl içinde atmaya başladı ve 2010’lara gelindiğinde ise dağıldı gitti.
28 Şubat geride büyük acılar bıraktı ama o acıdan bir büyük tecrübe de çıktı.
Kendisini milletin yerine koyanların, millet için en iyiyi kendisinin düşündüğünü zannedenlerin; en iyi siyasi fikrin, en iyi kıyafetin, en iyi hayat tarzının, en iyi dini görüşün ve en iyi ideolojinin ne olduğunu belirleme imtiyazını kendisinde görenlerin ve bu maksada hukuku, demokrasiyi alet edenlerin asla muvaffak olamayacağı apaçık görüldü.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025