Mustafa Karaalioğlu
Bir ülkenin adı yasaklarla anılır hale gelmişse işin tadı kaçmış, kaçıyor demektir. Yasaklı olmak, yasaklamak, yasaklanabilir olmak sadece ülkeyi yahut devleti değil toplumu da ilzam eder. O yasakların mağduru bizatihi toplum olsa da…
Neticede insanlar bir araya gelmiş bir sistem kurmuş, devlet olmuş ve o devlet de yasaklarla anılır olmuş. Kimin bundan hoşnut olduğu, kimin olmadığı; kimin yasakçı olduğu kimin olmadığı talidir, hesabını ancak tarih tutar. Bugün ise yasakların ülkesi olmak, toplam kalite ve değer kaybına mahkumiyet vardır. Biliyoruz böyle olanları ve hiç iyi anmıyoruz.
Mesela sosyal medyaya kişilik hakları açısından düzenleme getirmemek bir eksikliktir ama buradan yola çıkarak kısıtlama planlamak, kelimenin tam anlamıyla yasak demektir. Yapacağınız şeyin adını kısıtlama ve yasaklama kelimeleriyle tarif ettiğinizde tamamen böyledir. Zaten, ülkede sadece iktidarı rahatsız eden sosyal medya mesajları senelerdir fiilen soruşturma, tutuklama ve mahkeme konusu haline gelmişken üzerine bu istikameti göstermenin maksadı bellidir.
Avukatların en temel mesleki hakları konusunda tamamen barışçıl yollarla kendilerini ifade edebilme haklarının engellenmesi, anayasal güvence altına alınmış gösteri ve protesto hakkının hukuk insanlarından esirgenmesi de yasaktır. Evvela önlerine barikat kurulması, ardından da bulundukları şehirde gösterilerin yasaklanmasının adı başka ne olabilir? Avukatlar 15 gün sokağı göremeyecek, o arada Meclis kanunu çıkaracak, iş bitecek, hesap kapanacak… Gösteri ve yürüyüş hakkı lazım olan günde, lazım olan anda kullanılamıyorsa sözde bir haktır. Tıpkı birkaç hafta önce sesini duyurmak için Edirne’den yürüyüşe niyetlenen HDP’nin gideceği her şehirde gösteri ve yürüyüşlerin yasaklanması gibi…
Üniversitenin sudan bahanelerle kapatılması bir başka yasakçılıktır. Yasaklama, kısıtlama, alan bırakmama, nefes aldırmama… Bir sene öncesine dönelim… Kazanılmış bir seçimi tanımayıp yeniden yaptırmak da öyleydi. Hak edeni hak sahibine vermemek, liyakatı layık olandan esirgemek, hakka hukuka karşı kanun yazmak yasakçılıktır.
Gelin görün ki yasaklayana keyif verse de iştah açsa da yasakçılık faydasızdır. Türkiye için bilhassa böyledir. Yasaklayarak, akla hayale gelmeyen yollarla farklı fikre, farklı düşünceye mani çıkararak gidilecek bir yer yoktur. Eğer mesele sadece güçlü ve korkulan iktidar olmak değilse… Aynı zamanda insanların huzuru, hürriyeti, refahı, geleceklerinin garantisi ve dünyada başları dik yürümeleri önemliyse yasağın faydası olmaz, zararı olur. Bırakalım bunları da biz bize yetelim, küçük olalım bizim olalım diyorsanız, karşıtlarınızı iyice boşverip yandaşlarınızın tahammül sınırına kadar bildiğinizi yapmakta mahsur yoktur.
Bugün olan da bundan başka bir şey değildir. Ülkenin bir kısmı bir başka kısmının gözü önünde ve sözümona onların menfaatleri icabı yasaklanıp, kısıtlanıp mahrum bırakılmaktadır. Ne bilindik ve işe yaramaz bir hikaye oysa…
Acaba 28 Şubat’ı yaşayanlar, rollerin değiştiği bu sahneyi tebessümle mi, acı tebessümle mi izliyor?
Bağırış, çağırış yahut protesto değil. Düşenin elinden tutmayı geçtim, o da değil. Sadece, yasağa, baskıya bakıp hayıflanabilen, iç geçiren acı bir tebessüm…
Ne hazin ki haktan, hukuktan, hele vicdandan bahis açıldığında bir acı tebessüme dahi muhtacız bugün…
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.09.2025
15.09.2025
14.09.2025
1.09.2025
18.08.2025
16.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025