Mustafa Karaalioğlu
Bugün iştahla konuştuğumuz her şeyden daha önemli ve değişmez bir deprem gündemimiz var.
Değişmeyen sadece deprem değil, böylesine önemli ve can yakıcı bir olaya karşı tedbir almak, uyarıları görmek, telaşlanmak; yani, aklı başında bir ülkeye yakışanı yapmak bahsinde de alışkanlığımız değişmiyor. İhmalkâr, kayıtsız ve asla gerçekle yüzleşmez bir sessizlikle ayları, yılları geçiriyoruz.
Deprem İstanbul’a belki yakında, belki çok yakında geçek; bundan kimsenin şüphesi yok. Belki, 600 bin binanın dayanıksız 400 bini hasar alacak ve belki en az 75 bini içindekilerle birlikte yerle bir olacak. Kimileri, depremin şiddetine bağlı olarak binaların yüzde 70’ini risk altında görüyor. Kaç kişinin muhtemel bir deremde ölebileceğine dair tahminleri buraya yazmak ise ürkütücü… Sadece İstanbul’un değil, ülkenin nasıl bir ekonomik ve stratejik risk altına gireceğini de…
Uyanmamak, önlem almamak, gerekeni yapmamak genel karakterimiz oldu. 18 senede milyarlarca doları inşaata, betona gömüp yine de kentsel dönüşümü yapamayan, insanlarını dayanıklı evlerde oturtamayan bir ülke olur mu? Peki, bu yetmezmiş gibi yine şantiye kurup deprem gelecek şehre önce kanal açan bir ülke olur mu? Biz o ülkeyiz işte.
Zaman akıp geçti, fırsatlar eridi, para bitti hâlâ cılız seslerle kentsel dönüşümü mırıldanıyoruz. Bugün, büyük depremin 21’inci yıldönümünde yine o cılız ve artık inananı kalmayan vaatleri duyarız. İktidar bir suçlu, kendisinin ve ailesini küçük bir sarsıntıda yıkılacak evlerde oturtmaya devam eden, biraz rant için dönüşüme direnenler bir suçlu. Ama, iktidar, iktidarlar masaya yumruğunu vursaydı, elde para ve imkan varken planlamayı dönüşüm odaklı yapsaydı bugün depremi korkuyla bekliyor olmazdık. Kimse de “Hani bana rant?” diye çocuklarını korku altında bekletmezdi.
Bu bir jeoloji ikazı ya da deprem uzmanlığı yazısı değildir. O işin uzmanları söylemesi gerekin söyledi, üzerlerine düşeni yaptı. Daha nasıl açık söylenebilir?
Sözüm, “Biz nasıl bir milletiz?” sorusuna cevaptır. Büyük, asil, kudretli, ferasetli vs… Öyle mi acaba? Bu kadar yakın ve yıkıcı bir tehlike karşısında başını kuma gömen, yaklaşan belayı umursamayan, “Devlet yapmıyorsa ben yapayım, imkanım yoksa da devleti zorlayayım” demeyen bir millet kendisiyle övünürken biraz düşünmelidir. Geçelim büyük lafları, tumturaklı sıfatları da biraz silkinmelidir.
Şu sözler, senelerdir çırpınıp duran ama sözünü dinletemeyen deprem hocası Prof. Naci Görür’e ait:
“Minimum 7.2 şiddetinde deprem bekliyoruz. Ama 1766’daki gibi, 3 ay arayla Marmara’nın tamamı kırılabilir. İşte bu en kötü senaryo... Artı-eksi 10-15 sene veriyoruz. İşin son demlerindeyiz. Halkın ‘Biz depremde ölmek istemiyoruz’ demesi lazım. Talep olmazsa siyasetçi de depremi gündemine almıyor.”
Türkiye, ihmal ve kayıtsızlık yüzünden çok alanda değer kaybediyor, kalitesini düşürüyor. Dünya liginde bütün toplumsal normlar listesinde baş aşağı gidiyoruz. Toplam kalitemiz eriyor ve izliyoruz. Öngörüsüzlük yüzünden kaybettiklerimiz tamam ama hiç olmazsa öngörülebilen, neredeyse tarih verilen bir felakete karşı millet ve devlet olduğumuzu gösterelim. Hiç olmazsa insan hayatını önemseyelim ki millet de devlet de yaşasın.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025